YOĞURT ÇORBASI
VE
RAHMETLİ NENEM
Babaannem rahmetli,
Yoğurt çorbasını çok severdi.
Sebebini bilmem,
Adına,
Toyga aşı derdi.
Hatta o kadar ki,
‘Ben göçünce helvayı boş verin,
Bir kazan bundan kaynatın
Hayrıma dağıtın’ derdi.
İnsanoğlu garip mahluk,
Neye baksa geçmişi var.
Dokunduğu her şeyin,
Ve dahi yediğinin
Üzerinde hatırası var.
Al buyur işte;
Patlıcan tavası,
Kuru fasulye yerken,
Dedem.
Yoğurt çorbası içerken,
Nenem.
Aklıma geliyor hep,
Durup dururken.
Yatardım dizine küçücükken,
Bir taraftan saçlarımı okşarken,
Hem sever hem şöyle derdi;
‘Oğlum büyüyüp adam olacak,
Nenesinin cebine harçlık koyacak,
O bilmeden.’
Bize adam olmayı,
Dini bütün Müslümanlığı,
Öğretir, anlatırdı…
Bir taraftan severken.
Bir de abdestsiz yere,
Basmazdı hiç rahmetli.
Olur mu hiç oğul derdi,
Sonumuz nasıl olur, bilinmez ki.
Ele avuca düşmekten pek korkardı,
Beş vakit namazında hep şu duayı yapardı.
‘Allah’ım üç gün döşek, peşinden gidek,
Ele avuca düşmeyek,
Ne gücenek, ne de gücendirek’
Böyle niyaz ederdi,
Babaannem rahmetli.
Kabul etti ki Yüce Yaradan,
Döşekte bile yatırmadan,
Bir Cuma günü, Sela ile Ezan arası,
Abdestini alırken O Büyük insan,
Emanetini aldı ondan,
Çekip aldı aramızdan.
O’nu hep;
Bir iş yaparken
Ezberinden okurken.
Seccadesinde namazdayken,
Bembeyaz örtüsü
Ve nur yüzü.
Hakka açılmış elleri,
Rabbine duadayken,
İşte böyle hatırlıyorum.
Göçtüğünde henüz,
Cebine harçlık koyacak kadar,
Olamamıştık,
Üzülüyorum.
‘Kabrin Nur, Mekanın Cennet Olsun’
Sevgili Babaannem,
Seni çok özlüyorum.
M. Ayhan Günaydın.
13 Şubat 2006
Ankara
Kayıt Tarihi : 13.2.2006 14:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!