Sevgili Babacığım,
Canım bugün “baba” demek istediği için sana mektup yazmak gönlümden geçti. Çünkü geçen akşam seni düşümde gördüm. Senin yüzünü ne zaman unutur gibi olsam, "beni unutma" dercesine düşlerime giriyorsun. Yattığın yerden çok sağolasın babam..
Canım Babam,
Biliyor musun ben senden şimdi iki yaş büyüğüm. Nerden bileceksin? Sen sonsuz büyülü sükûnetin huzurundasın. Senin öldüğün yaşa gelince aynalara bakıp durdum. Belki çok anlamsız ama senin öldüğün yaşa gelince, beni yanına çağıracağın kuşkusuna kapılmıştım. Sen terk-i diyar eylediğinde on yaşındaydım.
Kendi yüzümü aynalarda inceleyip senin son halini hayalimde canlandırmaya çalışıyorum. Çünkü ben köye gidince komşumuz Hatice abla “babası simalım” diye göz yaşlarını tutamıyor. Çünkü Hatice ablanın babası eski yıllarda hapse düşünce hep sen bakmışın ona. Senin siyah beyaz resimlerin hep gençlik döneminde olanlar. Keşke son yıllarında fotoğraflar çektirmiş olsaydın babam.
'yok olmak üzere çıktığım koşuda
h e r - m o l a d a
bana su veren biridir sevgili
öpmeye / sevmeye
Çok duygulandım çok...Öncelikle Değerli Babanıza rahmet diliyorum...Anacığın aklıma geliyor ne zorluk çekmiştir tek başına çocuklarını yetiştirirken...Ben duyguların göçüp gidenlere ulaştığına inanıyorum. Babanız mutlaka duyuyordur sizi...
Babamın eline ibrikle su dökmek , ardından tertemiz peşkiri uzatmak...Off ne büyük ödül olurdu bana...
Yaşadığın olaylar benim çocukluğumu da kapsıyor. Radyolu günler, yeni doğan çocuğun adının , doğduğu tarihin yazıldığı *Musafın arasındaki notlar...
Bahçe göçümlü yıllar... Sabahları ,anamın yufka kokusuna , közlenen mısır kokusuna uyanmak...
Babamın sebzeleri çapalarken , sularken tutturduğu türküler, evin etrafına diklen fesleğenlerin her rüzgar estiğinde bir ödül gibi mis gibi kokması... Bahçe evinin etrafındaki toprağının suyla iyice sıvanması, betonmuşcasına kuruyunca sertleşmesi, hiç tozmaması....Ah o toprak kokusu...
Akçay 'ın taşması...Pamuk dolu ovalar!!!...Biraz büyüyünce Menderes Ovası'nda pamuk işçiliği için gelenlerin derme çatma çadırları, ben dolmuşta giderken sıcakta onların pamuk toplamaları, çocuk kalbimin ilk utancı , ilk yürek sızılarım... Neler neler anımsadım...
Kalemin daim olsun kardeşim. Yüreğine sağlık.Yazdıkların bu sıcak yaz günü içimi serinletti. Alıp gitti beni çocukluğuma...Ve bir kez daha dedim kendime ;
*
kah, Irazca 'nın yanında dikilirdik dirençle
Kah Kara Bayram'ın kolunda güç olurduk.
Bazen de Çukurova 'da su dağıtırdık
Sıcaktan kavrulmuş ırgatlara....
Ne güzel çocuklardık biz
Günebakan çiçekleri,yüzleri güneşe dönük...
Ne güzel çocuklardık biz,dünyayı kucakladım sanan.
Gökkuşağının altından bile, geçtiğine inanan....__________________(Ah !O Eski Şarkılar )
Yolun hep açık olsun. Selam ile.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta