Ay ile duvak tutuştukça
yanmasını bekler
Soba kalktıkça tedavülden
girer sobaya odun niyetine anne
Ki sabaha doğru yolculuk
Kısrak başlarını tutanların
kovuklara saklanmış hatıraların
beceriksizliklerin yanında duran
Beyaz ayna, neşterî sihir ve eter çiçeği kadar
anne bekçiliği ki anne öldü ve öldü anne
Kabuk bağlamaz ağrılarıyla
işkencesiz ebu garip yalnızlığıyla
kimsesiz soğuk sobada
rahmin cenin kokusunu duyuran
kendini kelebeklere belki de erenlere
belki de umuda açan anne
Öldü…
Yarım ayın kutsallığı karardıkça
sönmesini ister
Soyuldukça cesedin örtüsü kefen
ölür dünyaya insan yerine anne
Yüzyılların bedelini ödemeye gidiş
vebalin yüklenilişini mi sorgulasın
Anne soyulmuş anne üryan anne yok
dadılığın dibacesini yazarken tarih ki kahır
annenin yükü yok edilmiş ve anne soyulmuş
başkalaşımların sonu yokken
aşka bütün yağmurlar kapanmışken
aldanmış yüreklerin geçişi tutukluyken
anne bıraktı tarihini ve cenin kokularını
yüzü köklerin içinde gizlendi
ruh kayıplara anne erenlere belki de kelebeklere
belki de umuda giden anne
Öldü…
Şimdi ay ve rahim anneler gününde el öpüp
Ayak öptürüp soyuyor anneyi
Tarih annenin ayaklarını yıkar mı…
Kayıt Tarihi : 25.3.2007 19:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!