Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin
Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, kari
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı
Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrene görsün askı
Ağacı o vakit seyredin.
Kayıt Tarihi : 23.7.2000 17:38:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Melih Cevdet Anday](https://www.antoloji.com/i/siir/2000/07/23/rahati-kacan-agac.jpg)
Etlik bağları yakınlarında oturan bir tanıdığım var. Ot mu desem, odun mu? Kalas desem, daha doğru olur. Mutluluktan haberi yok. Ona teğet bile geçmemiş. Allah herkese nasip eder aslında ama nedense ona bir nebzesi nasip olmamış.
Görmüyor mu geceyi gündüzü! Hayat tek düze değil. Mevsim mevsim değişir. Her mevsimin ayrı bir tadı vardır. Onda her gün yirmi dört saat gece, her mevsim yağmur fırtına bora… Güneşi hiç görmemiş mübarek! Ondan nefret ediyor. Bütün gördüğü bildiği ışık kaynağı ay… Ay ışığına meftun ama karanlıkla da arası çok iyi. Uzun lafın kısası, bu adam kara cahilin biri! Eline bir kitap alıp okumamış. İyilikten, güzellikten, sevgiden aşktan zerre kadar anlamıyor. O zifiri karanlıktan çıkmayı hiç istemiyor.
Ona bir kitap vermek istiyorum. Hiç hoşlanmaz, hatta rahatsız olur ama zorlayacağım okuması için. Bir aşk romanı vereceğim mesela. Okusun da görsün bakalım aşk nasıl bir duyguymuş! Aşkı azıcık da olsa anlasın da ondan sonra bakalım eskisi gibi kalabilecek mi!
Aşkı öğrenen kuru bir ağaç bile hemen önüne gelen ilk baharda yeşermeye, ardından gelin gibi çiçeklenmeye başlar. Onda bir sevinç, bir neşe… Keyfine değme gitsin! Yirmi dört saati gündüz oluverir. Hayran hayran seyretmeye koyulur gün doğumlarını ve batımlarını. Hayattan zevk almaya başlar.
Ah aşk! Nelere kadirdir o!
Onur BİLGE
***
RAHATI KAÇAN AĞAÇ
Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin
Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, kari
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı
Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrene görsün askı
Ağacı o vakit seyredin.
Melih Cevdet Anday
Yüce Allah'ın ismi Allah'tır.
Allah Lafzındaki Mucize konusunda şöyle bir paylaşımım olmuştu. Onu burada bir kez daha paylaşmak istedim: (12 Aralık 2020 Cumartesi 23:39:16)
Allah lafzı, bir mucizedir. Arapça ifadesi ile ‘Allahü’ lafzı dört harften oluşur. Bu harfler sırasıyla ‘elif, lam, lam ve he’ harfleridir. Bu harfler ne kadar eksiltilirse eksiltilsin isim herhangi bir değişikliğe uğramaz.
Allahü lafzının ilk harfi olan ‘elif’ harfini kaldırırsak geriye ‘lillahi’ kalır. ‘Lillahi’ ile de yine Allah’a işaret edilmiş olur. Kuranı Kerim’de ‘ve lillahi-l esmau’l hüsna fed’uhu biha’ (En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin. A’raf Suresi, 180) ayeti bunun delilidir.
‘Elif’ harfinden sonra ‘lam’ harfini silersek geriye ‘lehu’ kalır. ‘Lehü’ ile de yine Allah’a işaret edilmiş olur. Kuranı Kerim’de ‘lehu ma fis-semavati vel-ard’ (Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Nisa Suresi, 132) ayeti bunun delilidir.
‘Elif’ ve ‘lam’ ile birlikte ikinci ‘lam’ı kaldırdığımızda damme harekeli olarak sadece ‘he’ harfi kalmış olur. Kuranı Kerim’de ‘hu-vellezi la ilahe illa hu’ (O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Haşr Suresi, 22) ayeti bunun delilidir.
Hatta Allah lafzındaki ilk ‘lam’ harfi kaldırılırsa diğer üç harf ‘ilah’ olarak okunur. Kuranı Kerim’de ‘Allahü la ilahe illa hu’ (Allah, kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Bakara Suresi, 255)’ ayetinde ‘ilah’ sözcüğünün O’na döndüğü açıkça görülmektedir.
Allah’ın diğer adlarının (Esma-i Hüsna’nın) ise bir harfi değiştirilecek olsa bile anlamı değişir.
Ancak burada asıl sorun Melih Cevdet Anday'ın şiirinin aslında yer alan 'Tanrının işine bakın' dizesinin birileri tarafından 'Allah’ın işine bakın' olarak değiştirilmesidir.
Biz 1974-1976 yıllarında asker iken, yemekhanede yemeğe başlamadan önce "Tanrımıza hamdolsun 'la başlayan" bir şeyler söyletirlerdi. O zaman bu hususta bilgisi olan ve dindar olan bazı çavuşlar o ifadeyi "Rabbimize ya da Allah'ımıza hamdolsun..." şeklinde söyleyip söyletirlerdi ki bu iş daha sonraki yıllarda tashih edilip kökten halledilmiş ve "Allah'ımıza hamdolsun şeklinde söylenir olmuştur ki bu tam da olması gereken idi. İşte bu şiirdeki isim tashihi olayı da aynen böyle olmuştur. Yapanları can-ı gönülden tebrik ederiz. Çünkü bir kimse kendisine hakaret edilmesinden hoşlanmazsa, Alemlerin Rabbi olan Allah-c.c- hiç hoşlanmaz Osman bey.
TÜM YORUMLAR (30)