Od’una odun olmak bile hoşnut eder insanı
Odun olmak O’nun adına ne gam
Odunu yaratan O’nun adına kurban
Öyle yaşa, öyle sevdalan ki;
Öyle bağlan, öyle adan ki;
Sonunda Od’una olma kurban....
NELER OLUYOR ANLAYAMIYORUM...
Nedendir bilmiyorum?
Ne zaman kendim için bir şeyler yazmayı düşünsem,
Ne zaman iki kelime karalamayı düşünsem,
Her seferinde başlarken derin bir iç çekerek başlıyorum.
Allah’ın cezası bir adam
Allah’ın cezası bir hayat yaşadı
Allah’ın cezası bir ölüm buldu onu, ama
Allah onu cezalandırmadı...
Çünkü; o hayata hep böyle bakmıştı...
Ona göre öyle idi... 09.02.2004
Bir Sabah Uyandığında (1)
Bir sabah uyandığında,
Hatırlayabilecek misin annenin koynunda
O’nun memesine geçirdiğin tırnaklarınla
Hayata sımsıkı tutunacağını bilmediğini.
YALNIZ SEN OLSAYDIN
Deniz kıyısındayım, ayaklarım çıplak
Paçalarım sıvanmış,
Göğsüme vuran meltem bedenimi sarıyor.
İliklerime kadar hissediyorum seni ve meltemi.
Bir Sabah Uyandığında…
Bir sabah uyandığında
Fark edebilecek misin?
Yamalı pantolonların artık giyilmediği zamanlarda yaşandığını...
Modada renklerin farklı consept diye adlandırıldığı,
Bir Sabah Uyandığında...
Bir sabah uyandığında,
Hatırlayabilecek misin, soğuk odada uyanıp;
Ancak akşamın erken saatlerine kadar yanabilecek odunu olan sobanın,
Gece sen uyurken sönünce üşüyüp,
Bir Sabah Uyandığında…
Bir sabah uyandığında
Hatırlayabilecek misin? Sokakta kış akşamları dolaşan,
Nedense akşam yemek saatlerine nasıl denk geldiğini bilemediğin,
Boooozzaaa, Booooozzaaa yada tahaaaaancııı, pekmeeezciiii feryatları ile
Ne kadar çok yerde gördüm Kırmızı Karanfilleri yaşadığım süre içinde.
Çocuktum buram buram kokardı bahçemizde, delinmiş çinko su kovalarından yaptığımız saksılardan, salkım salkım sarkan Kırmızı Karanfiller. Babaannem torunları kadar çok sever, onları okşar gibi okşardı her sabah sevgiyle şefkatle onları.
Daha sonralar düğün salonlarında kapılardan itibaren dizilmiş düğün çelenklerinde tebessüm ediyorlardı konuklara, düğün sahibi gibi hoş geldiniz diyerek. Düğün salonunun kapısına yanaşan gelin arabasının üzerine de Kırmızı Karanfillerden süsler yapmışlardı. Gelinin tertemiz bembeyaz gelinliğine anlam katıyorlar, onun mutluluğunu haykırıyorlardı bu fotoğraf karesinde.
Sonra bir çingenenin kah bukle bukle simsiyah saçları arasında, kah göğüslerinin arasında ya da kömür karası gözlerinin yanında onun içindeki ateşin dışarıya yansıması olarak gördüm.
Bazen de cenaze araçlarında, tabutların üzerinde,son yolculuğuna ister dualarla ister alkışlarla uğurladığımız sevdiklerimize yoldaş ettik Kırmızı Karanfilleri. Duygularımızı yüreğimizden Kırmızı Karanfillere yükleyip serpiştirdik gidenlerin üzerine. Son defa acılarımızı hüzünlerimizi paylaştık onlarla.
Nefretimizi de onlarla haykırdık insanlığa. Masum insanların kahpe tuzaklarla ya da hiç akıllarında yokken düşünmüyorken ölümü, yanı başlarındaki bir patlamayla yaşamlarını yitirdiklerinde, şerefsiz kurşunların masum çocukları bile ayırt etmeksizin masum insanlara yöneldiğinde, savaşan iğrenç dünyada, yıkıntılar arasındaki cansız bedenleri anımsadığımızda duygularımızı paylaşan nefreti varlığı ile ifade eden yine Kırmızı Karanfillerdi.
Bir sabah uyandığında hatırlayacak mısın?
Hani sizin evde bir düğme kutusu vardı…
Annen telden çamaşırları toplayıp,
Yeşil sabun kokusunu odanın dört köşesine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!