Radyodiağnostik Vuslatın Telindesin

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Radyodiağnostik Vuslatın Telindesin

Paslı bir yüreğin kalaycısıyım.Ab- ı aşkını içtiğim tasını kalaylıyorum çalkalanan
Tasalarımla. Bir gene gibi masal perine yapışıyorum… Yazına ve yazgına geldim aşkından ısırmalıyım, seni hasta etmeliyim ruh dünyama.

- Paranoyak bir kalışın,paran yoksa aşk da yoktur dünyasının tam orta doğusundayım.
- Yardım filolularım Gazze’ne doğru gelmektedir. Sen bensiz huzur içinde sanıyorsun.
Bensiz geçirdiğin her gün Gazze ile kardeşken beni İsraoğul sanma. Dedim ya yaryüzüne gönderilen “ İsa “ benim. Mahşerine gelecek günü bekliyorum. Mehdi’den ders alıyorum.
- Gidişin bana küçük bir mahşer yaşattı.
-Gezgin, bezgin, sezgin, aşkın bir dünyadayım. Mistik özleyişlerimi ütülüyorum yoluna.
- Yol ile sol yanım arasında gittikçe uzuyor hasretin yolu…
- Yolumda mısın, solumda mısın ,benimde misin bilmiyorum .
Son bakışını unutup sırra kademlere kadim kıldım. Kıyamadığım senli heceleri feda ediyorum şimdi cümle güzellerine. Seni harf harf yaşarken,şimdi kitap kitap güzellerin açılmış kapaklarında akıyor arzu okumalarım.

İçimde tutuşan vuslat berraklığının su kaynağı kurumak üzere. Ben Fırat’tım. Neslim ile aslım arasında akıp medeniyetler arasında döküldüm aşka. Sen Dicle’ydin benimken.
- Şimdi Basra küskün, Hint okyanusu küskün, Mezopotamya küskün.. Birlikte akamadığımız için her şey küskün.
Kalbimde kuruyan aşk pınarları da küskün. Yalnız senden akan birkaç damlayla koca ömür aşk susamışlığımıza yeter mi ?
- Bern ıssız sevda kuraklığında tozla yoz olan karmakarışıklığın diliyim.
Dilimde senli sözler, elimde gönül telin çalıyorum seni benden.

Kendi gururunun çölünde kayboluşlarını anlayacaksın kentli Leyla…
Suskun orkestramın yankısını duyacaksın sağır kaldığın günlerden. Bir şarkıydın kendinle savaşlarında. Sahte bir kalışla, sahte bir alışla, sahte bir varışla yaşanmaz uzak kalışlar.

Sensizliğimin kalemi yazacak mutluluk kağıdını aradı, senli beyaz tenler üstüne hayallin mürekkebini aradı; ancak soluğun her şeyi silip kayıplara karıştırdı .
Yüreğine akan sözcükler aç,susamış,sanal heveslerin mihengine yandaş. Candaş medyanın derin sülünleri beni sana kötü anlatmışlar. Ergenekon sülüklerinin emdiği gizil vatanın bilinmez kurdu değilim. Ulusal yaftalarım yok, inançsız domuzlarım yok gayrı ahlaki yaşamlarda. Doğmatik hayat felsefesiyle bir gram mantıkla hayata bakamıyorum.
- Yalnız elit, yalnız, bir fikre sahip olanların cüce dünyasında büyümüyor solucanlarım.
Sol yanım aşka, sağ yanım Mevlan’ın ,Yunus Emre’nin hümanist, aydın,eşit, insana insanice bakmaya meyilli.
- Çıkarların mayınlarını fikre zeminlere yerleştirip bir kurtarıcının gölgesine sığınıp kendinde olmayanları dışlayan,aşağılayan, onların papağanı olan derin sülünlerin yobaz ağzı değilim sevgilim.
- Büyümek,gelişmek,sevmek,ilerlemek kulvarında huzura kul oldum, aşkına kül oldum.
- Entelektüel olmayan, uluslar arası hiçbir başarısı olmayan üst düzey yargıçların fikri gıçlarını dayadığı gemilerde değilim.
- Fotokopi üstünden karar veren , kopyasız amaçların yar _gıçı olan zihniyetin zehrinde değil amaçlarım.
- Kendi çölümün sulak vahasındayım. Değerlerim, geçmişim, birlikte yaşama ülküm, her yanıma destan olacak kadar sonsuzdur,yeterdir. Sol yanımda senin şifrelerinle hayata bağlanıyorum.

Bu otistik susmaların büyüsünde beni anla sevgili.Kalem ile alem arasında çıkarlar çarkı varken, vatan ile vatan arasında bin vatan paftalanırken saf yüreğimle sana gelmemi bekleme.

_Azılı bir katilin son sözleri gibi gerginliğimin gergefine fesini serme.Bana sen gerek, nefesin gerek, senden izler, yıldızlar, bayraklar, hilaller gerek.

-Arsız bir hayat ile yarsız bir hayat aynı terazide. Adaletin terazisi çoktan candaşlarına daha ağır olmuşken benim yandaş dünyamı yargılama sevgilim.

Oysa arınmal herkes gibi bizde.Aynı toprağın ekmek kokusunda yeniden birlikte yaşamayı öğretmeli acılar, kanlar, bilinmezlik. Eskisi kadar saf değil benim aşk milletim.
-Çıplak bir gül yaprağı gibi soyunmalı kızıl dünyan. Sen Mevlana’ın kızısın, affetmeyi, bağışlamayı ezbere bilirsin.

- Tutsaklığımdan arındır beni, masum bir aşık olarak mizanına çağır beni.

Gönül ekmeğinin kokusunda taze taze olarak aşk soframa yeniden gelmeyi sun Mevlana’nın kızı Mevlişem.
- Radyodiağnostik huzurumun sesinde güzel sesinle neyini çalarak neyin varsa gel zelal bahçeme.
- Yalnızlığım hoş,loş,boş her yerine gül gibi açıl.Gül kokusu için bana ömürler sun. Gül kokusu,ten kokusu, aşk kokusu arasında asıl benistana taşı Mevlişem..

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 24.6.2010 17:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan