Kır bu evlerin putlarını İbrahim,
Gönüllerin mabutlarını, zincirlerini,
Ruhların esaretini parçalayan,
Sen ki put kıranların öncüsüsün,
Çağın karanlığına ışık tutansın...
Nedir bu ellerin bağlandığı zincirler?
Nedir bu kalplerin hapsedildiği duvarlar?
Taştan, tahtadan, altından yapılan,
Ama ruha hiçbir şey katmayan,
Boş putlar, sahte ilahlar,
Gözleri var görmez, kulakları var işitmez,
Dilleri var ama konuşamazlar...
Sen ki korkusuz çıkışların timsalisin,
Nemrut’un karşısında titremeyen,
Ateşe atılacağını bile bile,
Hakikatten vazgeçmeyensin.
Alevleri gül bahçesine çeviren,
Rabbinin yolunda yanmayı göze alan,
Çünkü bilirsin ki ateşi yakan da O,
Ateşi söndüren de yalnızca O...
İbrahim, seslen bu çağa,
Hâlâ putların ardında saklanan,
Hâlâ sahte mabutların önünde eğilen,
Hâlâ hakikati görmekten kaçan,
İnsanlığa seslen,
Kır bu devrin putlarını da,
Tahtadan, taştan değil artık,
Nefisten, egodan, makamdan,
Servetten, gösterişten,
Teknolojiden, şöhretten yapılan,
Gözleri ışıklara aldananları,
Gerçek nurdan uzaklaştıranları,
Uyandır uykudaki köleleri...
Hatırlat o sözü,
“Sizi ve taptıklarınızı reddediyorum,
Ben yalnızca Rabbime gidiyorum.”
Bu çağın putlarını da böyle yık,
Reddederek sahte olan ne varsa,
Dönerek sadece Hakikate...
Nemrutlar değişti İbrahim,
Artık tahtlarda oturmuyorlar,
Ekranlarda, sokaklarda,
Zihinlerde hüküm sürüyorlar.
Reklamlarla, fikirlerle,
Özgürlük adı altında,
Kölelik vaat ediyorlar.
Yalancı sevinçler sunuyorlar,
Ama ruhu aç bırakıyorlar...
Senin yüreğin,
Bağımsızlığın timsaliydi,
Hiçbir güce boyun eğmeyen,
Hiçbir yalana kanmayan,
Hiçbir sahte tanrıya kul olmayan.
O yüreği hatırlat bize,
Bağımsızlığı, hürriyeti,
Sadece Hakk’a bağlılığı,
Sadece O’na secde etmeyi...
İbrahim, Halilullah’sın,
Allah’ın dostusun sen,
Çünkü O’na güvenensin,
O’na dayanansın,
O’ndan başkasını dost bilmeyensin.
Hatırlat bu çağın dost bildiklerine,
Sırtlarını yasladıkları putların,
Onları yarı yolda bırakacağını.
Göster o ateşe atılan yüreği,
Rızası sadece Rabbin olanı,
Hiçbir karşılık beklemeyeni...
Ey put kıranların öncüsü,
Bize de ver o cesareti,
O pervasızlığı,
O mütmainliği,
Zirveye çıkaran teslimiyeti.
Sorgulayan, şüpheye düşmeyen,
Hakikati yaşayan o yüreği...
Duyur o sesi yeniden,
Bu asrın sağır kulaklarına,
Taptıklarıyla büyüyen kör gözlere,
Duyur ki uyansın uyuyanlar,
Dirilsin ölü kalpler,
Özgürlüğü bulsun köleler.
Neyin peşindeyiz İbrahim?
Göz kamaştıran yalancı ışıkların,
Süslü kelimelerin, boş vaatlerin,
Sonu hüsran olan heveslerin,
Tutkuların, hırsların,
Doymayan nefislerin,
Kör eden hırslara kurban mıyız?
Sen ki dünyayı elinin tersiyle ittin,
Gösterişe, zenginliğe,
Makam ve mevkiye değer vermedin.
Dünya kucağına serilse bile,
Hakikatten taviz vermedin...
Ey ateşi güle çeviren İman,
Ey kalpleri özgürlüğe çağıran feryat,
Ey putları parçalayan hakikat,
Bu çağın kalplerine de ulaş,
Bize de öğret o bağımsızlığı,
O Halilullah yüreğini,
Sadece O’na adanmışlığı.
Ey İbrahim!
Put kırıcıların öncüsü,
Yeniden yükselsin sesin,
Çağları aşan davetinle,
Köleleri hürriyetle buluştur,
Hakikatin ışığını yak,
Gönüllerin putlarını kır...
Erol Kekeç/14.02.2025/Namazgah/İST
Erol KekeçKayıt Tarihi : 15.2.2025 01:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayırlı cihadlar olsun inşaallah.
TÜM YORUMLAR (1)