Pusula Şiiri - Adnan Şahin 2

Adnan Şahin 2
295

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Pusula

PUSULA

Nereye gideceğini bilmeyen bir yolcu, rüzgârla savrulan bir yapraktan farksızdır. Oysa uçurtma rüzgâra karşı durduğu için uçabilmektedir. Gerçi onunda kaderi bir çocuğun elindedir. Bazen rüzgar çok sert eser tutamaz, bazen de canı sıkılır, bırakıverir ipin ucunu çocuk. Rüzgârda savrulan yaprağa benzer o zaman uçurtma, ipin ucunu tutmayınca bir el, havada dans ede ede aşağıya iner. Ya bir tele takılı kalır, ya da bir ağacın dallarına dolanır.
Tutunacak dal nasıl güven verir insana. Ta ki dal kırılana dek ama. Hangi dala tutunacağımızı öğreniriz zamanla. Sizi taşıyacak kadar güçlü olmalıdır dal. Size katlanacak kadar dayanıklı. Ama her zaman taşıyamaz sizi bir dal, farkında olmadan zedelemiş olabilirsiniz. Ve o zedelenen yerden için için kurtlanabilir dal. Tutunmak yetmez bazen, tepesine basıp, üstüne oturmak istersiniz güvendiğiniz dalın. Tepesine basmak da yetmez, dalda tepinmek, hoplamak istersiniz bazen. Önceleri sesini çıkarmaz, susar katlanır buna dal. Sonra sonra dayanılmaz olunca hoyratlığınız, işte o zaman isyan eder güvendiğiniz dal, çat diye kırılıverir ve siz ‘’küt! ’’ diye düşersiniz toprağa. Belki bundan bir ders çıkarabildiyseniz eğer, bir başka dala aynısını yapmamaya çalışırsınız hayatta. Ama bir başka dal ve ya dallar o kırdığınız dalın yerini tutar mı, bunu da öğrenirsiniz zamanla.
Hayat müthiş bir yolculuktur, adımlayana. Yol ayrımları, yokuş aşağılar, yokuş yukarılar çıkar karşına. Yol ayrımlarında doğru yönü seçemezsen; bir labirent çıkmazı, çıkıverince karşına yeniden kaldığın yerden başlaman gerekir bazen. Yokuş aşağının rahatlığına kapılıp, bırakıverirsen kendini yer çekiminin rehavetine, tepe taklak tostoparlak düşebilirsin sonra. O yüzden temkinli inmek gerektiğini, ayaklarını sağlam basarak inmek gerektiğini öğrenirsin düşe kalka. Yokuş yukarı çıkarken de; sakin, kararlı ve inatla tırmanman gerektiğini bizzat ispatlar sana yol. Bıkkın, yorgun ve umutsuz olursan zirveye asla çıkamayacağını ya da zirveye beş kala rehavete kapılıp küstah zafer çığlıkları atmaya kalkınca, birden küçücük bir taşa takılıverip, paldır küldür aşağıya yuvarlanıvereceğini öğretir sana kibrin.
Mutlaka her yolun bir sonu olacaktır, nasıl bir yolculuk yaptığınla ilgilidir yolun sonunda ki ruh halin. Yol boyunca bıraktığın izlerdir seni hatırlatacak olan, deneyimlerini paylaştığın yolculardır seni anacak olan. Ayaklara takılacak taşları, engelleri alıp fırlatmadıysan yolun dışına, daha yürünesi bir yol olsun diye uğraş vermediysen; yürüsen ne olur, durduğun yerde saysan ne olur? Yol alırken sen de bir şeyler almalısın yoldan, yolculuktan. Peşin sıra gidip, peşin sıra varmak ne katar sana. Yolun sonunda sormazlar mı; - neyini bıraktın orda, ne kattın? diye.
Her şeyden önce yolu sevmelisin, yol boyunca karşına çıkan ağaçları, nehirleri, dereleri, ırmakları, dağları, tepeleri, ovaları bir parçanmış gibi kabullenmelisin. Adımlarken aldığın her nefesin ne kadar değerli olduğunu öğrenmelisin. Adımlamanı sağlayan bedeninin, sana sunulmuş en güzel hediye olduğunu unutmadan, onu bir emanet gibi koruyup sakınman gerektiğini öğretir sana yol. Hangi yolda olduğun değil, nereye gitmek istediğindir aslolan. Hani bir karınca hikâyesi vardır, yüreğine yaptığın yolculuklarda sana pusula olabilecek olan:
Kelebek sorar karıncaya;
- Nereye gidiyorsun? Diye,
Karınca;
- Sevdiğime. Der.
- Sevdiğin nerede?
Der kelebek,
- Dünyanın öbür ucunda.
Der karınca.
- Nasıl gideceksin oraya, orası çok uzak, varamazsın, gel vazgeç.
Der kelebek.
- Varamazsam da en azından; ‘’ onun yolunda ölürüm.’’
Der karınca.

adnan şahin

Adnan Şahin 2
Kayıt Tarihi : 17.10.2015 18:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!