Uzak bir limana demir atar gibiyim
İğneleyen, delirten düşüncelerim,
Kocaman, pespembe hayallerim var.
Kimim?
Kendimi arıyorum desem,
Güler misiniz?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bir an değil gençliğimi bu düşünce içerisinde heba ediyorum. Tebrik ederim Nermin hocam. Yazmak isteyip de kelimelere dökemediğim duyguları kaleme almışsınız. Bir an için öyle bir dünyanın varlığını hissetmek bile umut adına, gelecek adına insanın beşeriyetine neşe katıyor. Ama insancıklarla olmuyor sanırım hocam. Güzel şiirinizi tebrik ederim.
İçimizde seytan var ruhlar gidip geliyor
Kimi hülya denizinde kimi rüya görüyor
Rahatlık mı batıyor kimlere ne oluyor
Istemenin bir dahili bir sınırı olmalı.
M.Göden.
Ne de güzel olurdu, böyle bir dünyada yaşamak! Ama ne yazık ki bu hale getirende bizleriz!
Gündemimizi ifade eden şiirinizi kutlarım sayın Seyratlı. Yüreğinize sağlık, sevgiler...
Geleneksel şiirimizde temel done olan biçim özelliklerini ayrık tutarak şiire biraz ıraktan bakıyorum.Tam anlamıyla ayrık bir şekil özelliği.Bir görüntünün dizayn edilişinde özel uğraş.
Evet,bu perspektiften yola çıkılacak olursa böyle bir onatın kendiliğinden gözlerimize blok olarak düşmesi olanaksız.
Bu yönüyle deneysel şiir ,demek olası.
Ya içerik?
Orada birazcık soluklanmak gerekecek.Şairin ele aldığı,dizelerine yüklediği olgular o değin çok ki,sadece madde başlığı altında her birini sıraladığınızda çeşitliliğin çoklandığı bir insanlık bahçesinde olduğunuzun ayırdına varıyorsunuz.
Yaşam kalitemizin gün geçtikçe bozulduğu bir evrende kendi özel ve insanlığın genel tarihini yaza yaza yol alıyoruz.
Şair de bizlerden biri.
O değin titizlik içinde şekillendirdiği bir şiirine yaşamın da albeni içinde girmesi gerekmez miydi?
Elbette ! demek zorundasınız.
Ne ki,tanıklık ettiğimiz açmazlar yığını karşısında çıkışsızlık içinde kalıyor ve bunları yoksamanın ,çözüme kavuşturmanın umudunu korumaya zorluyorsunuz kendinizi.
Bu erekle dillendirilmiş bir şiirdeyim.
Yaşanılanların tanığı olduğum için 'karar-aşırılık' bileşkesini çok iyi oturtturmuş Değerli Şair.
Sorunların ortaya konuşuşu ve evrensel bir ortamın şekillenmesi için bu istemlerin aşırı olmadığını tam aksine hak ettiğimiz vargılar olduğunu savlayabilirim.
Evrenimizin /insanımızın başına bela olan bu açmazlardan kurtulabilir miyiz? Şiirin finaline getirilen iyimserlik dozlu sorunun yanıtı ne olmalıdır sahi?
Böyle bir öngürüyü yapmaya yetkili olmamıza karşın her kezinde yanılsamak da fena hırpalıyor bizleri.
Ama 'evet,bir şiirin yazılma sürecinde şair böyle inandırıcı bir dil kullanmalıydı,demezsem haksızlık ederdim Değerli Meslektaşım SEYRATLI'ya..
Kutluyorum Efendim.
Nicelerine.Erdemle.
Nermin Seyraltı,
Sizi ve şiirinizi beğeniyle okudum,sayfalarımda paylaştım.Tebriklerimle iyi geceler diliyorum.
Çok güxel olurdu efendim bütün olumduzluklari süpürse çöpçüler şehrin sokaklarından
Duygu yüklü şiirinizi
Beğeniyle okudum
"Bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsa, insanlar elele tutuşsa birlik olsa uzansak sonsuzluğa ...."
İnsanlığa dair hepimizin isteğini dile getiren bir şiirdi Öğretmenim, ilk satırda yazdığım şarkıyı şiirinizde duydum, dilerim ne şarkılar da, ne de şiirlerde kalır , umutla el sallamak hayata ve kocaman gülümseler...
Ruhunuzun inceliğini ve güzelliğini yansıttığınız şiirinizi ve sizi can-ı gönülden kutluyorum Öğretmenim sevgiler...
Adına layık bir şiir okudum.Okurken yüreğime bir huzur gelip oturdu. 'İşte bu cennet' dedim kendime.
Gel gör ki okuyan herkes haklı bulur şiiri de, iş uygulamaya gelince, "Aman Hoca Kurtar Fillerden ' fıkrasına dönüşüyor toplum, ne yazık ki..İnsanlık uzun zamandır kayıp yerden göğe haklısınız 'İnsanlığa davet' Kimler katılır bu davete derseniz, sadece yüreğinde insanlık kalanlar.
Diğerleri ne yazık ki görür ,görmezden ,bilir bilmezden gelirler. Bu dünyanın fani olduğunu, kul hakkını unuturlar, her türlü acıya destan yazarlar.
Ama bu böyle gitmez diyorum ben de... Bir şeylerin değişmesi gerek..Dilerim bir gün sizin de dediğiniz gibi ; 'İnsanoğlu kendine gelir' Umalım ve D İ L E Y E Lİ M...
Kutladım içtenlikle .Kaleminiz hep yazsın diyerek. Sevgimle.
Bir değişim.Aslında bir devrim demek gerek.Ahlak adı altında bu kadar kokuşmuşluğun bir değişime mutlak gereksinimi olmalı.Zaten bunları yapmak biz öğretmenlerin görevi idi.Sanırım bir şeyler yanlış seyretti.Kutlarım öğretmenim.Nicelerine.
Bu şiir ile ilgili 45 tane yorum bulunmakta