Postacıyım diyerek başladım söze
Başören Köyünü yoldum da gittim!
Muhtarı benzettim tüysüz bir kaza!
İki bin dört yüz lirayı aldım da gittim!
Yolda yakaladı beni buğanak
Vardım ki evine üst katlı konak
Yüzüne baktım ki tümden avanak!
Aradığım kazı buldum da gittim!
“Haftada iki gün köye geleceğim
Posta kutusuna mektup koyacağım
Resmi evrakları sana vereceğim”
Diyerek postacı oldum da gittim
Önüme düştü, yanında heyet
Demedi kötüdür bundaki niyet
Ne bir belge sordu, ne hüviyet
Şaşkınlık içinde kaldım da gittim!
Muhtar ile dizdim hemen arayı
“Aman şaşırma” dedim sırayı
Ev başına aldım yüzer lirayı
Bir saatte zengin oldum da gittim!
Yalnız Hacı Şahin beni terletti
“Çıkar kimliğini” diye zorlattı
“Nerde yazı emir” diye diretti
Kapı da patırdı verdim de gittim!
Şahin şaşa kaldık biz böyle işe
Suç bizdeki kuşu! getirdik başa
İyi söz öğütler hep gitti boşa
El âleme gülünç olduk da gittik!
Başören -1979
Kayıt Tarihi : 22.3.2013 09:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
70’li yılların sonu. Bir yaz günü.. Öğle üzeri.. Harmanda düven sürüyorum..Birde baktım köy muhtarı Hüseyin Sarıtaş, yanında birkaç heyet üyesi, birde postacı kıyafeti giymiş birisi..Olayın özüne girmeden birkaç açıklama yapmam gerekiyor.. O yıllarda köylünün büyük çoğunluğu gurbete göç etmiş. Yazları 25-30 hane ama kış-yaz oturan 5-6 ev kalmıştı. Muhtarlık yapacak kimseyi bulamıyorduk. Yalvar yakar Hüseyin Abiyi muhtar yapmıştık. Kendisini de çok severim.. Yalnız biraz saf bir insandı. Bu da iyi niyetinden olsa gerek..Neyse sözü fazla uzatmayalım. Hüseyin abi bana hitaben” İbrahim’cığım bu gördüğün postacı Divriği’den gelmiş, bundan sonra mektuplarımız doğrudan köye gelecek, kapımıza teslim edilecek, ancak bunun için ev başına 100 TL. para topluyoruz, seninde vermen gerekiyor” dedi. İşin içinde mektup olunca biraz heyecanlandım. Nedenine gelince bizim köyde 3 tane İbrahim Şahin var. Sevdiklerimizden mektup gelince önce yaşlı İbrahim Şahin’lere veriliyor, O’lar mektubu bir güzel okuyorlar..Bakıyorlar ki içeriği kendilerine göre değil! En son mektup bana geliyor. Mektubun köye gelmesi de başka bir âlem O’nu da ozanımız Ali Ertekin şöyle dile getirmiş:”Yare mektup yazdım bayram puluyla Çetinkaya –Divriği’nin yoluyla, Adresim Yusuf Konuk eliyle, Alırsan mektubum durma gelesin.”Anlayacağınız bizim köyün mektupları önce Güneş istasyonuna geliyor. Orada Yusuf Konuk’ a veriliyor.. Bizim köylülerin yolu Güneş İstasyonu'na düşerse mektuplar alınıp köye getiriliyor. Fakat benim mektubun çilesi henüz bitmiyor.. 2 İbrahim Şahin’in okuması ve denetlemesinden sonra açık vaziyette mektup bana ulaşıyor! ! ! ..Bu nedenle muhtarın artık mektupların kapımıza teslim edileceğini söylemesi üzerine hemen annemden 100 TL. aldım ve muhtara verdim..Onlar diğer evleri dolaşmışlar, herkes kuzu kuzu 100’er TL.ni muhtara teslim etmiş. Yalnız bir tek amcam Hacı Şahin zorluk çıkarmış..Amcam yıllarca muhtarlık yapmış, zeki, uyanık birisidir.Postacıya “kimliğini göster” demiş.Muhtar Hüseyin Abiye” postacı olduğu söylenen şahsın elinde para tahsil edeceğine dair yazılı bir belgesi, yazılı bir emir bulunup bulunmadığını sormuş. Postacı ibraz edemeyince bu işin sakat olduğunu, izlenen yolun yanlış olduğunu, söylemiş.. Hatta postacı kıyafeti giymiş olan şahıs kapıdan çıkarken Hacı amcaya” elbet sen Divriği’ye gelirsin” diye tehdit bile etmiş. Neyse uzatmayalım bu postacı bizim köyden 2.400 lira toplamış gitmiş. Aradan aylar geçti. Ne köye postacı geliyor, ne posta hizmeti..Sonradan kendisini postacı diye tanıtan şahsın dağ köylerine gidip bu kez orman memuru olduğunu söyleyerek para topladığı ve dolandırıcılıktan yakalandığını öğrendik.. Olan bizim paralara ve benim açık mektuplarıma olmuştu! İşte bu şiir bu olay üzerine kaleme alınmıştır. İncitici ifadelerden dolayı şimdiden Hüseyin abiden özür dilerim…
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!