Halid bin Velid tahminen 590 yılında dünyaya geldi. Annesi Lübabe ve babası ise Mahzum ailesinden Velid'dir. Daha ilk gençliğinde ustalık derecesinde mızrak, yay ve kılıç kullanmayı ve süvariliği öğrendi. Mensubu olduğu Mahzum kabilesi savaş sanatı ile ilgili olarak uzmanlaşmış bir Kureyş kabilesiydi.
Bedir savaşına katılmamış ama Uhut savaşında müşriklerin süvari birliği komutanlığını yapmıştı. Müslümanların Uhut Savaşı’nı kaybetmesini en önemli sebebi Halid bin Velid’dir. Başında bulunduğu Süvari birliği ile Müslümanları arkadan çevirip savaşı müşriklerin kazanmasına vesile olmuştur.
Bu savaşın kaybedilmesinde Müslüman okçuların yerlerini terk ederek ganimet için savaş alanına girmesinin de payı vardır ama asıl pay Halid bin Velid’e verilmelidir.
Halid bin Velid kardeşi Velid Bin Velid’in İslam’a davet eden teşvik edici mektuplarının ve efendimiz aleyhisselâmın kendisini öven sözlerinin de teşvik etmesiyle Hicret’in 8. yılında Müslüman olmuştur.
İslam’ın karşısındaki en yaman kılıç olan Halid Bin Velid, Müslüman olduktan sonra da İslam’ın yenilmez bir komutanı olmuştur. Komutanlığını üstlendiği yüzün üzerindeki hiçbir savaşta yenilmemiş büyük bir savaşçıdır.
Mute seferinde Roma ordusu karşısında kazanmış olduğu büyük zaferden sonra Hazreti Peygamberimiz efendimiz tarafından kendisine Seyfullah (Allah’ın kılıcı) ismini verir.
Hz Halid Bin Velid, Hz. Ömer’in halifeliği zamanında ordu komutanlığından alınıp idari görevlere verilir. Bir yıl sonra bu görevlerden istifa edip köşesine çekilmiş ve Miladi 642 yılında vefat etmiştir.
MUTE SEFERİ:
Hazreti Peygamber’in Medine’ye hicret edip yerleşmesinden sonra o günün büyük devletlerinin hükümdarlarına, onları İslam’a davet etmek için birer elçi göndermişti. Bu elçilerden biri olan Haris bin Umeyr Bizans İmparatorluğu'na bağlı Busra (Havran) valisine gönderilmişti. Ancak Busra valisi Şürahbil, elçiyi öldürttü.
Bunu haber alan efendimiz aleyhisselâm Şürahbil'in üzerine ordu gönderilmesine karar verdi ve 3000 kişiden oluşan bir ordu hazırladı. Bu ordunun başına da komutan olarak Zeyd bin Harise’yi tayin etti. “Zeyd bin Harise şehit olursa yerine Cafer bin Ebu Talib geçsin. Cafer bin Ebu Talib şehit olursa, Abdullah bin Revaha orduya komuta etsin. Eğer Abdullah bin Revaha da şehit olursa, Müslümanlar aralarından münasip birini seçip onu kendilerine komutan yapsın,” diye de talimat vererek dualarla yolcu etti.
İslam Ordusu'nun Medine'den hareket ettiğini duyan Şürahbil, Bizans İmparatoru Heraklius'a haber göndererek yardım isterken aynı zamanda kardeşi Sedus komutasındaki bir birliği de Müslümanları karşılamak üzere Vadi'l Kura’aya gönderdi.
İki ordunun burada karşılaşmasında Sedus öldürülüp ordusu da İslam Ordusu tarafından bozguna uğratılarak Şam’a doğru ilerlendi. Bu sırada Bizans İmparatoru Heraklius'un 100.000 kişilik bir orduyla üzerlerine geldiğini haber alan Müslümanlar, nasıl davranacakları konusunda değerlendirme yaptılar.
Bu değerlendirmeden, efendimiz aleyhisselâma haber gönderilmesi ve gelecek olan cevaba göre hareket edilmesi yönünde bir karar çıktı. Ancak bu savaşta şehid olacak olan Abdullah bin Revaha'nın "Arkadaşlar, çekindiğimiz şey, ele geçirmek için yola çıktığımız şeydir, yani şehid olmaktır. Dinimizi yüceltmek için savaşalım. Ya şehid, ya gazi olacağız. Bunun ikisi de güzel değil mi?" şeklinde orduyu teşvik edici konuşması üzerine herkes fikrini tam tersi yönde değiştirip savaş kararı verildi.
İki ordunun Mute Meydanı’nda karşılaşması bu savaşa Mute Savaşı adını vermiştir. Roma ordusunun sayısı İslam Ordusu’nun neredeyse otuz katıdır. İki ordu arasında çetin ve çok kanlı bir çatışma başladı. Rasulullah’ın ismini vermiş olduğu üç sahabi de şehit olunca ordunun komutasını Halid bin Velid aldı.
İlk günün sonunda her iki ordu da geri çekilerek dinlenmeye çekildi. Ertesi gün için yeniden hazırlık yapmaya başlayan İslam Ordusu’nda Halid bin Velid'in, zekice bir taktik değişiklik yapıldı.
Buna göre İslam Ordusu’nda bir gün önce ön saflarda savaşan askerlerle arka saflardaki askerler yer değiştirecekti. Romalılar karşılarında bir gün önce savaştıkları insanları göremeyince Müslümanların yeni birliklerle takviye edildiğini sanacaklardı.
Nitekim bu taktik başarılı oldu. Bir gün önce savaştıkları insanları karşılarında göremeyip onların yerine başkalarını gören Romalılar kısa bir panik yaşadılar. Bu panikten faydalanan Müslümanlar Roma Ordusu’nu kısmen de olsa bozmayı başardılar.
Ancak Roma Ordusu'nun 30 kata varan sayı üstünlüğünü göz önünde bulunduran Halid bin Velid, savaşın daha fazla devam ettirilmesinin Müslümanların aleyhine olacağını düşündüğünden Medine'ye dönme kararı aldı ve o gece geri çekildi.
Roma Ordusu da çok fazla kayıp vermişti. Dolayısıyla onlar da İslam Ordusu’na yönelik herhangi bir takip girişiminde bulunmaya cesaret edemedi.
3000 kişilik bir orduyla 100.000 kişilik bir orduya hezimet yaşatan Müslümanlar bu zaferin onuruyla Medine’ye döndüler. Efendimiz aleyhisselâm bu muzaffer orduyu şehrin dışında karşılayarak onları methedip övmek suretiyle şereflendirmiştir.
Mute Savaşı Müslümanlar için çok önemli bir savaştır. Çünkü Mute’den sonra Müslümanlar kuzeylerindeki bu bölgeyi kısa zamanda fethederek İslamlaştırmışlar Yeni fetihlere kapı açmışlardır. Derleme: Recep Akıl 17.10.2013
Kayıt Tarihi : 7.11.2020 01:23:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Recep Akıl](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/11/07/portreler-halid-bin-velid.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!