Portreler 36 - Uluğ Bey Şiiri - Recep Akıl

Recep Akıl
905

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Portreler 36 - Uluğ Bey

Batılı bilim adamlarınca ‘15. yüz yılın astronomu’ unvanıyla tanınan Türk matematikçi ve astronomi bilgini Uluğ Bey, aynı zamanda Timur İmparatorluğu’nun 4. sultanıdır. Asıl ismi Mirza Muhammed Ṭaragay bin Şâh Ruḫ olan ama dedesi Timur tarafından sevilmesi sebebiyle Timurlulardaki ‘emîr-i kebîr’in’ Türkçe karşılığı ‘Uluğ Bey’ unvanıyla bilinir.

Babası, Timur'un küçük oğlu Şâhruh, annesi Gevher Şâd'dır. 1394 yılında Azerbaycan’ın Sultaniye kentinde dünyaya geldi. Timur’un sarayında dinî ilimlerin yanı sıra mantık, matematik ve hey'et (astronomi) eğitimi aldı. 1404’te henüz on yaşındayken Timur tarafından Muhammed Sultan’ın kızı Öge Begüm ile evlendirildi.

Timur’un Çin üzerine gerçekleştireceği sefere katıldı. Ancak Timur’un 18 Şubat 1405 tarihinde Otrar’da ölmesi üzerine onun naaşıyla birlikte Semerkand’a geri dönmek üzere harekete geçti.

Timur ölmeden önce torunlarından Pir Muhammed’i varisi seçmesine rağmen Timur’un diğer torunlarından Halil Sultan, taht üzerinde hak iddia etmeye başlayınca Semerkand savunucuları Uluğ Bey ve beraberindeki emirleri şehre sokmadılar. Bunun üzerine Uluğ Bey Buhara’ya gitmek zorunda kaldı. Buhara'da da can güvenliği kalmayınca gizlice babası Şâhruh’un bulunduğu Herat’a geçti.

1406 yılında babası ve kuzeni Pir Muhammed’in ordularının başında Ceyhun dolaylarında Sultan Halil ile karşılaştı. Ancak meydana gelen savaşta Sultan Halil’in galip gelmesi üzerine bir kere daha Herat’a kaçmak zorunda kaldı.

1409 yılında Şahruh, Sultan Halil’i ele geçirerek Semerkant’a hâkim oldu. Uluğ Bey de emir Şah Melik’in gözetiminde buranın hükümdarı oldu. Sonrasında Emir Nureddin isyanının bastırılması, Emir Şah Melik’in Herat valisi olmasıyla da Semerkand merkezli Mâverâünnehir bölgesinde tek başına hüküm sürmeye başladı.

1414 baharında amcası Şeyh Ömer’in oğlu Ahmet denetimindeki Fergana’ya sefer düzenledi. Semerkand'da hüküm sürerken genel olarak avcılık, eğlence ve âlimlerle sohbetlerle geçiren Uluğ Bey, şeyh, molla ve dervişlerle iyi ilişkiler sağlayamamıştı. Bu dönemde saray kuşçularından Alaaddin Ali bin Muhammed (Ali Kuşçu) ile dostluk kurdu.

1425 yılında Moğollar üzerine sefer düzenleyerek Issık Gölü dolaylarına kadar geldi. Moğolları dağıtarak önemli miktarda ganimetle Semerkand'a döndü. Sonrasında babasından aldığı destek kuvvetlerle Özbekler üzerine sefer düzenlese de yenilerek Semerkand'a çekilmek zorunda kaldı.

Şeyhler, mollalar ve dervişler tarafından şehre sokulmak istenmese de kendisine sadık adamlarının desteğiyle Semerkand’a girip düzeni yeniden sağladı. Uluğ Bey, ava ve eğlence hayatına düşkün bir hükümdardı. Fakat bu alışkanlıklarından vaz geçerek bu dönemde ilim çalışmalarıyla uğraşmaya başladı.

İlmî sohbetler, matematik ve astronomi konularında kendini eğiterek geliştirdi. Önemli âlimler Kadızade, Rumî, Gıyaseddin, Cemşid, ve Ali Kuşçu ile ilmi çalışmalar yaptı. Semerkant yakınlarında rasathane kurulması çalışmaları başlattı. 1429 Ekimi'nde rasathaneyi tamamladı.

Babası Şâhruh’un 1447 yılında ölümüyle yeniden Timurlu tahtı için yaşanan mücadeleye katıldı. Herat'a sefere çıktı ve karşısına çıkan Ebubekir Mirza'yı ele geçirerek onun kuvvetlerini de ordusuna kattı. Herat'ta hâkim olan annesi Gevher Şâd ve kardeşi Baysungur'un oğlu Alaüddevle ile anlaşarak eski sınırları kabul etti.

Ancak oğlu Abdüllatif, valisi olduğu Belh şehrinde Alaüddevle tarafından kuşatılınca yeniden sefere çıktı. 1448 yılı baharında Alaüddevle'nin kuvvetlerini yenerek Herat'a girdi ve tahtta egemenliğini sağladı. Herat'a oğlu Abdüllatif'i vali yaparak batıya doğru harekete geçti.

1449 yılında Belh'te bulunan oğlu Abdüllatif'in kendisine sefer düzenleyeceği haberini alınca onun üzerine harekete geçti. Ceyhun kıyılarında karşılaşan kuvvetler küçük çaplı çarpışmalarda bulundu.

Bu esnada Semerkand'da yeni bir isyan başlamıştı. Bu isyanı bastırmak için Semerkand’a döndü. İsyanı bastırıp yeniden oğlu Abdüllatif’in üzerine giden Uluğ Bey, Semerkand yakınlarındaki Dımaşk köyü yakınlarında oğluna yenildi. Bir süre kaçtıktan sonra Semerkand'a dönerek oğluna teslim oldu.

Teslim olduktan sonra Hacca gitmek için oğlunun iznini alan Uluğ Bey, yolda oğlunun adamları tarafından öldürüldü. 1449. Allah rahmet eylesin.

Uluğ Bey, Semerkand'ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır. Rasathane için yörede bulunan tüm mühendis, âlim ve ustaları Semerkand'a çağırmıştır. Kendisi için de bu rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmiştir.

Rasathanenin yapımı ve rasat aletleri için hiçbir harcamadan kaçınmamış yönetimini de Bursalı Kadızade Rumi ve Cemşid el-Kâşi’ye vermiştir. Fakat Cemşid ve Kadızade rasathane bitmeden vefat etmişlerdir. Bunun üzerine rasathanenin tüm işleri o zaman genç olan Ali Kuşçu'ya kalmıştır.

Uluğ Bey’in ölümüne kadar otuz yıl faaliyetini sürdüren rasathane ve burada oluşturulan astronomi tabloları teleskopun icadına kadar ilim dünyasında etkili olmuştur. Uluğ Bey, kullandığı Zîc-i İlhânî’de* gördüğü bazı ölçüm hatalarını ve eksiklikleri gidermek için hem İslâm dünyasında ve hem de Avrupa’da alanında kaynak eser kabul edilen Zîc-i Uluğ Bey’i meydana getirmiştir.

Ali Kuşçu’nun yönetimindeki rasathanedeki gözlemlerden elde edilen bilgiler ışığında Uluğ Bey, ünlü eseri "Zeyç’i’ düzenlemiş ve bitirmiştir. Zeyç Kürkani veya Zeyç Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda faydalanılacak bir eser olmuştur.
Ayrıca onun geometri alanında ve özellikle üçgenler konusunda araştırmalar yaparak tanjant ve sinüs cetvelleri oluşturduğu da bilinmektedir

Zeyç Kürkani, bazı kimseler tarafından açıklanmış ve Zeyç'in iki makalesi 1650 yılında Londra'da ilk olarak basılmıştır. Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir. 1839 yılında cetvelleri Fransızca tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846 yılında aynen basılmıştır.

Zeyç Kürkani'nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonra Türkiye'ye getirilmiş ve hâlen Ayasofya kütüphanesindedir. Uluğ Bey'in yönetimi zamanında fetihlerden çok babası zamanında olduğu gibi yönetim güçlendirilmiş ve önemli bilimsel gelişmeler yaşanmıştır.

Matematik ve astronomi alanındaki üstün başarılarının yanında Uluğ Bey’in mimaride bıraktığı eşsiz eserlerin bir kısmı zamanımıza ulaşmıştır. 1417-1420 yılları arasında biri Buhara’da, diğeri Semerkand’da iki medrese yaptırmış ve geniş vakıflarla bunları desteklemiştir.

Uluğ Bey Kur’ân-ı Kerîm’i yedi kıraat üzere okuyacak kadar kıraat ilmine de vâkıf bir hükümdar ve ilim adamıydı. Döneminin her alanda başarılı din, ilim, sanat ve edebiyat âlimlerini davet ederek bol ihsanlarda bulunmuş, kendisi de onlardan çok istifade etmiştir. Kadızâde-i Rûmî, Cemşîd el-Kâşî ve Ali Kuşçu bunların en meşhurlarıdır. Uluğ Bey’in saray şairleri arasında İsmet-i Buhârî ile Çağatay şiirinin ilk önemli şairi Sekkâkî’nin özel bir yeri vardır.

Seçkin bir devlet adamı, hükümdar, matematikçi ve astronom olan Uluğ Bey’in ismi Milletlerarası Astronomi Derneği tarafından Ay’ın görünen yüzeyinde bir bölgeye “Uluğ Bey Krateri” şeklinde verilerek isminin yaşatılması sağlanmıştır. 13.02.2018 Derleme: recep akıl

ZİC-İ İLHÂNİ*:Gezegen hareketlerinin astronomik tabloları olan bir kitaptır. Müslüman gökbilimci Nasır el Din el Tusi tarafından Maragha gözlemevindeki astronomi araştırma ekibi ile işbirliği içinde derlenmiştir. Kitap, Farsça yazılmış ve daha sonra Arapçaya çevrilmiştir.
_______________/
NOT: Bu kısa yazı ‘Uluğ Bey’ kimliğiyle ilgili bir tanıtma ve bilgilendirme yazısı olarak derlenmiştir. Yeterli olmadığını düşünenler olabilir. Daha geniş bilgiye ulaşmak isteyen dostlar için İnternet’te ayrıntılı bilgi mevcuttur.

Recep Akıl
Kayıt Tarihi : 2.5.2021 08:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Recep Akıl