PORTRELER 18 -> NALINCI BABA* HAZRETLERİ
Sultan III. Murad Han bir gece garip bir rüya görür. Görmüş olduğu bu rüyanın tesiriyle mahzunlaşır içine kapanır. Neden sonra kalkıp tebdili kıyafet giyinerek Veziriazam Siyavuş Paşa’yı da yanına alarak saraydan ayrılır ve düşer yola. Yürüyüşündeki kararlılıktan da anlaşılacağı gibi nereye gittiğini bilerek yol almaktadır.
Bir süre sonra Beyazıt’a gelirler. Oradan da Vefa tarafına dönerek Unkapanı’ndan Zeyrek’e ulaşırlar. Zeyrek civarlarına geldiklerinde Sultan lll Murat Han adımlarını yavaşlatır ve çevresini dikkatlice inceleyerek yürümesini sürdür. Derken küçük bir meydana çıkarlar. Meydanda bir kalabalık vardır. Aradığı bir şeyi bulmuş gibi kalabalığa doğru yönelen Sultan yerde kalabalığın çevrelediği bir cesedin yattığını görür.
Kalabalıkta bulunanlardan birine dönerek “Kimdir bu?” Diye sorar. Sorduğu kişi “Aslında iyi zanaatkârdı. Azaplar Çarşısı’nda çalışır, nalının hasını yapardı. Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcardı. Hem testi, testi evine şarap taşır ve hem de nerede namlı mimli kadın varsa takardı peşine.” Diye cevap verdi sorulan soruya.
Bellidir ki padişahın aradığı şey bu cesettir. Kalabalığı da teşvik ederek cenazeyi alıp yakındaki bir camiye getirirler. Siyavuş paşa oraya buraya koşturup kefen tabut bulur. Murat han da eşraf yardımıyla kazanlarda su ısıtıp usulü erkânınca cenazeyi bir güzel yıkayıp kefenleyerek tabuta koyarlar. Naaş yıkandıktan sonra akça pakça olur, sanki bir nurla aydınlanır yüzü. Bir tebessüm, bir anlamlı gülümseme vardır dudaklarında. Hiç de gayri meşru işlerle iştigal eden birisine benzememektedir.
Vezir sorar soruşturur ve nalıncı ustasının evini bulur ve kapıyı çalar. Kapıyı açan yaşlı bir kadındır. Belli ki nalıncının hanımıdır bu hatun. Eşinin öldüğünü söyler kadına. Yaşlı kadın boynunu büker kadere teslim olur. Siyavuş Paşa daha işin başından beri büyük bir merak içincedir ya, artık bu merakını gidermenin zamanı gelmiştir. Kadına kocasını sorar. Kadıncağız da “A evladım ,” diyerek başlar dertli dertli anlatmaya.
“Bizim bey garip bir adamdı vesselâm. Sabahın erken saatlerinde başlar akşamın karanlığına kadar nalın yapardı. Kazandığıyla da kimin elinde bir şarap ibriği görse kazancını verip o şarabı satın alır, getirir eve, tuvalete dökerdi ki Müslümanlar içip de sapıtarak günaha girmesinler. Bir başka garip davranışı da kötü yola düşmüş kadınların ücretlerini öder onları da eve getirip “Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım. Öyleyse bu zaman içerisinde burada oturacaksınız ve benim hanımımı dinleyeceksiniz,” der, onları bana teslim eder, çekip giderdi. Ben de onlara İslam diniyle ilgili olarak bildiklerimi anlatırdım.”
“ Bizim efendi namazlarını da hep uzak camilerde eda ederdi. Sorduğumda da derdi ki ‘insan öyle hocaların arkasında namaza durmalı ki tekbir alırken Kâbe’yi görsün.’ “Bir gün dedim ki rahmetliye; iyi ama efendi, senin bu hallerin komşular tarafından yanlış anlaşılacak ve seni kötü belleyecekler. Ölüp gittiğinde de cenazeni kaldıracak insan bulunmayacak. Bu sözlerim karşısında önce uzun uzun güldü sonra dönüp, ‘Allah büyüktür hatun’ dedi. Kimseye zahmet olmasın diye de mezarını bahçeye kazıp hazır etti. Merak edip sormuştum bir gün; biraz da şakayla, cenazeni kim kıldırsın? Diye ‘Padişahın işi ne gelip o kıldırır nasılsa’ diyerek o da benim şakama şakayla karşılık vermişti, gülerek. Ey evladım bizim adam böyle garip bir adamdı işte senin anlayacağın.”
Yaşlı kadının bu anlattıkları karşısında hayret ve şaşkınlığa düşen veziriazam kendisini tanıtır ve sultanın şu anda nalıncının cenazesini yıkayıp kefenlemekte olduğunu söyleyerek oradan ayrılır. Duydukları karşısında şaşırma sırası şimdi de nalıncının hanımındadır.
Sadrazam yaşlı kadının anlattıkları karşısında şaşkınlığını üzerinden atamadan. Evden ayrılıp camiye gelir ve kadıncağızdan dinlediklerini sultana anlatır. lll. Murat Han duydukları karşısında hiç de şaşkınlığa düşmez. Sanki böyle bir şeyi bekler gibi bir hali vardır. Susar hiçbir şey söylemez.
Nalıncının cenazesi camiden alınıp evinin bahçesinde kazdığı mezara bizzat lll. Murat Han tarafından defnedilir. Zamanla yine lll. Murat Han tarafında Unkapanı’nında Haraçzade Camii karşısında bulunan bu mezarın üzerine bir türbe yaptırılır, önüne de bir çeşme koyulur. Türbe hâlâ ziyaretçilere açıktır. Derleme: Recep Akıl 08.12. 2010
___________/
* ‘Nalıncı Baba’ olarak bilinen adsız, sansız bu Allah dostu zat-ı muhteremin asıl adı, Muhammed Mimi Efendidir. Bergamalı olduğu bilinmektedir ve 1592 yılında vefat etmiştir.
Kayıt Tarihi : 29.3.2021 01:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Recep Akıl](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/03/29/portreler-18-nalinci-baba-hazretleri.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!