I
Yorgundu / Halsizdi.
Berceste gecelerde ağlardı.
Evet şimdi şuraya gitmeliydi.
Umudunu hiç yitirmedi./Yitiremedi.
“Bulmalıyım! ” diye mırıldandı,
“Özlemlerim artık şehbâl açmalı”
Günlerinin hodgâm bir rengi vardı.
Bugün bulmalıydı.
Meyletmeden dolaşıyordu can.
Azâde olmak istiyordu kendinden,
Süzüyordu...
Çiftçi rahmet süzüyordu
Esnaf müşteri,
Cânım kâmet süzüyordu..
Cânım, aramak aşkın cilvesidir,
Bulmaksa hediyesi.
Umutsuzluk çukuruna düşme sakın...
II
Bir gönül/ bir canân bulabilir miydi?
Simalarda bir aydınlık,
Gül olacak bir tomurcuk var mıydı?
Bireyselleşmenin gürültüsü içinde...
Bakındı.
Arandı.
Mabetler boşaldı doldu,
Mâ’kes bulamayan ayinleri bitirdiler,
Çoktan unutmuşlardı bile,
İbrahim’in duasını unutmuşlardı,
İsmail’in teslimiyetini unutmuşlardı.
Yanlış yerde arıyorsun cânım,
Hazineler harabelerde olmaz mıydı?
Sevdaların başına mı vurdu?
III
Tepegöz çoktan atmıştı ağlarını
Tomurcuk tarlaları, gülzarlar, bostanlar kaplanmıştı,
Dimağlar ekranlara kitlenmişti,
Sabitlenmişti.
Ekranlardan kumanda edilen varlıklar türemişti…
B-C-D planları da vardı sinsi tepegözün,
Duruş ve endamına göre.
Beygir gücü, turbo, arabesk ve töre…
Sessizce yerinden doğruldu cânım,
Hüzünlendi.
Neden buralarda hep yabancıydı?
Bilinmezdi…
Hüzünlenme cânım,
Arılar çiçeklere gönül koyarlar mı hiç?
Bazen bilhuş koksalar da vazgeçerler mi?
IV
Cânım değişik bakardı.
Nedense kaynaşamazdı
Miskindi, beceriksizdi, heybetsizdi can…
Bugün yine bulamamıştı,
Derdini anlatmak için bir canân.
Bir anlatabilseydi keşke,
İnleyebilseydi,
Diyebilseydi: “Fe eyna tezhebun? ”
-Nereye bu gidiş? / Nereye ey insan? -
Kolu taşlarla kırılan Ammar‘ları,
Nem nem şuha’larla ölüme sığınan Zeynep‘leri
Bir anlatabilseydi keşke…
Tepegözleri,
Ve bizim illere de dadandıklarını,
Anlatabilseydi.
V
Bir “Ah! ” daha yazdırdı,
Elem defterinin sayfalarına,
“Okyanuslarım kurudu! “. dedi,
“Forsaları azat edin...! “
Aklına kızılcık şerbetleri geldi...
Yılma be cânım, bırakma,
Başlat ümitlerini tam da biterken.
Aynaları kırmak ne kazandırdı ki...
Sevgiliye vefa adamıştı,
Modern buzağıları devirecekti,
Dostunu unutmamıştı.
Bedir’i, Uhud’u, Hayber’i,
Hayalinde yaşamıştı…
Bilal ile inlemiş,
Ammar ile ağlamış,
Sümeyye’nin yasını tutmuştu.
Hele o kartal bakışlısını,
Hamza’sını,
Düşlerinde görür olmuştu.
„Devam! “, dedi cânım,
Başını nâmütenahi ümitlere yaslayarak
„Devam! “, dedi
„Gün doğmadan neler doğar! “
Kendisini teselli etmeyi yeğledi…
VI
Yürüdü,
Yolun nereye varacağını düşünmeden yürüdü
“Bir katreyim! “, dedi
„Ummanın nüvesini taşıyan bir katreyim…! “
Hüzünlü cânım,
Durma, davran,
Sana adıyorum öfkemi ve hüznümü…
Bahardan yana ümidini hiç yitirme…
Hani büyük dedemiz vardı ya: Nuh,
Hani bizimkiler vardı ya; İbrahim, İsmail,
İshak, Eyyup, Yusuf, Şuayb, Salih ve Hûd,
Ve Âd ve Semûd…
Düşün hele bi,
Bütün bunları niye anlatır o Sevgili.
Yitirme umudunu,
Bırakma tomurcukları,
Susuz çöllerin insafına...
Bırakma inadına...
Belki bir tomurcuk açar,
Kokusu bütün hüzünlerini alıverir,
Devam et o bir tomurcuk için feryadına.
Aralık 2009
Mustafa AteşKayıt Tarihi : 7.5.2016 09:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mustafa Ateş’in kendini tasvir ettiği şiiridir. (Ok ve Yayın Hikayesi – Sayfa 55)

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!