Porno Yıldızını Boksör Neden Döver (Cuma ...

İbrahim Durmuş
169

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Porno Yıldızını Boksör Neden Döver (Cuma Yazıları)

Kadının oldukça güzel bir bedeni var, ünlü bir artist, porno film yıldızı. Hem de en ünlülerinden.
Adam dövüşçü. Hem de ünlü dövüşçü. Genç, güçlü ve yakışıklı.
Beraber yaşıyorlar. İki sevgili.
İnsanlar ünlü. Ülke Amerika. Hayata bakış, değer yargıları, görenekler yadırgatmıyor ve yargılamıyor.
Öyle ya, herkesin kendi hayatı kendine. İnsan olduktan, başkalarına zarar vermedikten, hak yemeyip hukuk çiğnemedikten sonra herkes işini yapsın, herkes dünya sahnesindeki rolünü gönlüne göre oynasın.

Biz ne insanlar biliriz; kösnüllük anımsatan sözcükleri bile aforoz ettikleri halde, deveyi hamutuyla yutarlar.
İnim inim inleyen mazlumların hakkıyla, kırkı çıkmamış yetim lokmalarıyla safahat içinde yaşarlar.
Biz ne namuslu, inançlı, şerefli, izzetli insanlar biliriz, biliriz de, başkalarının namusunu çerez olarak kullanmak istediklerini de biliriz.

Neyse…
Gazetede oldukça iri puntolu bir haberde;
“Boksör, porno yıldızı sevgilisini fena halde dövdü” diyor.
Kadın kaşınmış:
“-Sen yatakta çok iyi değilsin” demiş adama.
Adam da basmış sopayı. Bozmuş kadının façasını.
Bilmem rahatladı mı.
Asıl muamma; bu dayaktan sonra, adamın yatakta daha iyi olup olmadığı.
Attığı dayakla yataktaki zaafını giderip gideremediği.

Adam sporcu, öyle ya, beyin ve yatak için gerekli güç, kaslara gitmiş olamaz mı.
Şaka yollu da olsa böyle dedikodular dolaşır zaman zaman.

Kadın porno yıldızı. Çok ünlü olduğuna göre, erkek ve dişinin yataktaki kösnül eylemlerinin ustası demektir, rol gereği olsa bile. Ama bir zaafı var; beynine gitmesi gereken gücün büyük kısmı işine ve de bacak arasına gitmiş olmalı ki, sevgilisine o lafı etmiş.
Sevgilin, en iyi olmak zorunda mı be kadın.
“Gönül dediğin ak’a da konar bok’a da”. Sevgilin senin iş arkadaşın değil ki, özelindir.

Burada bir parantez açmak iyi olacak:
Bazı gelişmiş toplumlarda insanlar düşüncelerini içtenlikle aktarıyorlar. Aklındaki neyse onu söylüyor.
Bize uymaz bu. Ortadoğu ikiyüzlülüğü ile, düşündüğümüzü değil, işimize geleni söyleriz karşımızdakine. Yani yalan.
Çünkü “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”. Buyurun atalarımızdan kalma söz işte. Bizi en gerçekçi anlatan; deyimlerimiz, atasözlerimiz değil midir.

Cinsellik açlığına dayanmayan, insanın özdeğeri olan tutkuyu, sevgiyi, aşkı kutsamalı, önünde eğilmeli; her nerede, her kimde ortaya çıkabilmişse...

Avlu duvarları kale gibi yüksek evler vardır. İçlerinde neler neler vardır.
Erkek okulları, kız oluları vardır.
Sap girilen yerler vardır. Maile gidilen yerler vardır. Erkek sineğin dahi uçmasına izin verilmeyen yerler vardır.
Giysiler vardır, elleri, bilekleri, yüzü örten alımsız giysiler. İçindekini gizleyen, içindekini öcü gösteren giysiler.

Dövmek ne kelime, adam bir başkasına bakan, hasbelkader bir araya gelen kadınının kemiklerini kırar, dilim dilim doğrar.
Adam kadınına yan gözle bakan adamı da halleder.
Onur meselesi olur, namus meselesi olur, hayat-memat meselesi olur.
Neden…?

Amerikalı boksör, beynine giden güç yetersiz olduğu için, sebebini bilemiyor.
Kadınlarını yüksek duvarla çevrili avlularda saklayan beyinler de bilemiyor.
Kadınlarını başka erkeklerden fellik fellik kaçıran beyinler de bilemiyor.
Elini-yüzünü örten giysilerle kadınlarını öcüleştiren beyinler de bilemiyor.

Acaba?
Sahiden bilemiyorlar mı?
Ben de bunu bilemiyorum.
Yine de iki olasılıktan söz edesim geliyor.

Birincisi:
Porno yıldızı, boksörü aslında sevmiyor. Boksör de porno yıldızını aslında sevmiyor. Aralarında sosyal veya kösnül beraberlik var sadece.
Seviyor olsalardı; kadın sevgilisinin yatakta en iyi olmamasını önemsemezdi. Adam da sevgilisinin, kendinden iyi sevişen insanlar olduğunu söylemesine kahrolmazdı. Öyle ya mesleklerini bilerek beraber oluyorlar.
İkincisi:
Kadını kafes içine koyanlar, gerçek sevgiyle tanışmamış olanlardır. Dişiye sadece dişi olarak bakıyorlardır. Ona malları olarak sahiplenmişlerdir.
At gibi, araba gibi, ceket gibi, pantolon gibi.
Ve
Kadını kafes içine koyanların özgüvenleri belki yetersizdir.
'Ya o kadın kendisinden daha iyi erkekle karşılaşırsa' korkusu vardır.
Gerçek sevgi de olmadığına göre…
Adam malını elden kaçırma tehlikesiyle baş başa kalacaktır.

Anaerkil, ataerkil toplumlar olmuştur elbette.
Bizim tarih öğretimizde veya bize pompalanan tarih kültüründe, -nerden kaynaklandığını burada konu etmemeliyim- insan deyince; adam akla gelir.
Kadın insan sınıfından ayrı bir yerdedir. Zoolojik tasnifte nereye yerleştirildiğini bilemiyorum.
Her ne kadar yapay bir planetaryum içine doldurulmuş olsak da, aydınlanmanın kaçınılmaz yükselişi ve bilgiye ulaşmanın önündeki engellerin kırılıyor olması:
İnsan tanımlamamızı değiştirmeye, geliştirmeye başladı.
İNSAN = KADIN ERKEK.
Bu formülü pekiştirmek için erkeklere yüklenirken dişileri de ittirmek gerek. Sorumluluk ve yükün iki tarafta eşit paylaşıldığını görmek gerek.
Bunun için ortam oluşmuştur. Çünkü, kaba kuvvet çağı yerini bilgi çağına bıraktı. Kafalar büyüdü, bedenler çelimsizleşti.
Çünkü; boksörün hayatı kayacaktır. Porno yıldızı (halkımızın ağzıyla orospu) kadına verdiği zararın katbekat fazlasıyla karşılaşacaktır.

Cinsler silkinmeli. Cinselliği saygın yerine koyup, insan olarak vücut bulmalı.
Erkek, zaaflarından, egosundan kurtulmalı.
Dişi, güvensizliğini yenmeli, eksikliğini, geri bırakılmışlığını gidermeli.

İNSAN =DİŞİ ERKEK. İnsanlığın kutlu formülü budur bence.
Eşitliğin sağlanması, kefelerin dengede durabilmesi için EKSİKLER giderilmelidir. İnsan haddini bilecek kadar aydınlanmalıdır.

Bu yüzden olsa gerek, mitolojik veya inanç söylemleriyle insanları oyalayanlar; İNSANLIK SUÇU İŞLEMEKTEDİRLER, YANLIŞ YOLDADIRLAR
diyen bilinçli büyük bir potansiyel oluşuyor. günden güne çığ gibi büyüyor.
İnsanlık sürüleşse bile; bu sürü erkekler ve dişilerden oluşacaktır artık.
Eskisi gibi sadece erkeklerden değil.
Ve
Erkekler daha mutlu olacaktır; kölelerinin, hayvanlarının kadınlarının yükü sırtlarında olmadığı için.

Saygılar
İ.Durmuş

İbrahim Durmuş
Kayıt Tarihi : 2.5.2010 16:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Durmuş