Amigdala!
Amigdala!
Madem gidemiyorum başka diyarlara
Gönlüme göre
Madem yok gönlüme göresi
Bu diyarlığın
O halde kendime görenin
Temellerini atma zamanı bugün
Madem huzur vermiyor
Bu gök ve yer bana
O halde kendi gök yerimi
Var etme zamanı bugün.
O gün bugün... madem..
Haydi hayırlar ola...
Gazamız da mübarek!.
PopoLongReads: Popo'dan zor zor!
Uzun okumalar
"Challenging long reads from Popo"
"Popo'dan zorlu uzun okumalar."
Yaa
Evet.
Aklımızın o çocukluk cangılına
Düşen her bir tohum bir gün
Tarla olup sürüleceği günlerde ya da
Çiçekler tarhına dönüştürülmek istendiğinde
İyisiyle kötüsüyle yine bize gösterecektir
Yansımalarla kendilerini
Nedenselliklerini
Erekliliklerini.
Çocuksu düşlerden
Düşsüz çocuklara.
Son damlasına kadar
Belli bir doygunluğa erinceye
O noktaya ulaşana
Ben yazıyorum.
Benim binbir mislim yazanlar var
Ben düşünüyorum
Benim binbir mislim düşünenler var
Ben arzu ediyorum
Benim binbir mislim
Arzu edenler var
Bin olsun binbir olsun onbinbir olsun isterlerse
Ne kadar çoğalırsak çoğalayım ben benim..
Benim benim başkasına -başkalarına-
Her zaman fırsat vermiştir
Hiç kimsenin önüne geçmeye çalışmamış
Kimsenin sırrını sırasını çalmamıştır
Kimsenin hakkı olana el uzatmamış
Hak ettiğine göz koymamıştır
Benim benim hep kendince
Kendi döngüsünde kendi titrek
Tiskesiyle yoluna devam eder
Sağına soluna çağına keyifle bakar
Önünü ardını dibini saygıyla kollar
Büyük büyük laflar eder belki bazı
Olsun, herkesin bir kusuru var
Büyük laf etmek küçük laf etmekten yeğdir
Varsın kusurum bu olsun benim de
Büyük laflar büyük yanlışlıklardan iyidir
Büyük laf etmek ne demek ya!?
Meselâ? Ne olabilir?
Hangi lafımdan çıkarıyorsunuz bunu!?
Ne diyorum ben?
Ne demişim ki?
Ne demiş olabilirim ki
Büyük olsun?
Hayır yani bunu okuyan da şimdi
İnkâr da var diyecek!
İnkâr etmiyorum hayır
Hem inkâr, hem isyan!
Hayır, isyan da etmiyorum.
Varsa o büyük laf içeriğimde
Bulup çıkarsınlar
Ben de ikna olayım
İtirafçı olayım
Boyun kırıp oturayım.
Yani yadsımayı yadsıyarak
Gelişmek istiyorum elbet
Bunun için mantıksız şeylere lüzum yok
Gelişmek için niçin böyle bir delilik yapılsın,
Bence saçma olur.
Akıl dışılık bir kere gelişmemin önündeki
En büyük engel oluyor evet gelişmek
En çok mantık gerektiriyor bence ve doğru
Mıntıkada değilsen mantıkta da, yalan yok
Gelişemezsin, gelişemem, gelişemeyiz
Bundan taviz de yok.
Yalakalık hiç yok.
Beklentim ne?
Elbette saygı ve sevgi duyulmak
Böylesi bir insan herhalde daha çok
Sevgi ve saygıyı hak eder,
Öyle değil mi?
Evet bir şansım var
Düzenli bir gelirim var
Ne âlâka belki ama
Şükürler olsun ki var
Çok büyük bir kazanç
Demek değil tabii bu
Ekonomik davranmasam
Borç içinde zar zor yaşardım
Benim de ayağını yorganına göre
Uzatabilenlerden olduğum söylenebilir
Sıkı tutuyorum yani biraz da elimi, o kadar!
Bu sayede geçinip gidiyoruz işte
Kimseye muhtaç olmadan
Yani şansımı fazla zorlamıyorum
Kötüye de kullanmıyorum tabii
Şahsımın bu rahatlığı irâdesine bağlı
Evet, gayet irâdeliyim.
Ustalaşmak, elbet önemli bir unsur
Muhakkak ki öyle. Ama bildiğim
Dediğim hani şu dönmediğim yol
Zaten kimse engel değil ki bana
Gidebildiğim kadar giderim
Kimsenin dur gitme dediği yok
Eğer gittiğim yol birçoklarının da
Kullandığı yol, varmak düşüncesinde
Olduğum hedef, birçoklarının da hedefiyse
Bir rekabet ortamı oluştuysa ister istemez
O zaman başka, değil mi?
O tepe var ya, o tepe
Hepimizi taşır mı?
Telâşı temaşası var hepimizde
Mesele bu!
Hepimize yer varsa ne ala
Sorun ne, niye rekabet olsun o zaman
Ha, demek ki kısıtlı diye hayal ediyoruz,
Öyle değil mi?
Ancak bir kişilik yer var o tepede
O da bir tepecik zaten
Metrekaresi kaç bilmem!
Bir kişi ancak o zirvede yer alabilecektir
Diye düşünüyoruz, rekabetimiz bu
Düşünceyle başlıyor.
Ama bence bu gereksiz bir varsayım.
Neden dersek, hepimiz hayattayız, demek ki
Hepimize yer var ki, bu hayattayız.
Çürütülebilir mi bu varsayım kolay kolay!
Hepimiz gelişiyoruz hep birlikte gelişiyoruz
Kimse kimsenin üstüne basmadan pekâlâ
Yaşayabiliriz ama hayatı yarış standına
Çevirmek için can atan bir kesim de yok değil
Onlar belli ki eğleniyorlar bizle ama yetmiyor ki
Demek, daha da çok eğlenmek istiyorlar
Bizim koşuşturup paniklememizden keyif
Alıyorlar belli ki, biz de zaten çanakçılarız
Canıgönülden, keyiflerini çoğaltmak için
Aramızda bir ittifak kurup yarışırmış gibi de
Yapabilirdik, hani yani pek de zor olmasa
Gerekti birimiz kazan-mış birimiz kaybet-miş
Görünüp büyütüp işi silip süpürüp, toplamak
Parsayı ve yalayıp yutmak tüm sermayeyi
Ne kadar zor olabilirdi ki allahaşkına!?
Hem bugün sen kazanırdın yarın ben
Olur olur giderdik; rekabet eğlencesinden
Keyf almak isteyenlerin ittifakımızdan
Haberdar olmaları gerekmezdi, varsın
Savaştığımızı sana dursunlardı!
Sanki kan gövdeyi götürüyor-muş gibi
Canhıraş! Ha ha! Ne zavallılık aslında,
Değil mi, perde arkasından bakılınca
Bunca keyif almaları ve alanların şu durumu;
Ya, hastalar ya, başka açıklaması olamaz.
Bu durumda, kazanmak da kaybetmek de
Yoktur benim için, kazanmanın kaybetmenin
Zorluğu acısı diye bir şey de yoktur
Feda da yoktur taviz de yoktur
Yalan riya delilik saçmalık da yoktur
Peki ne vardır, bu sınavlar yoksa?
Hayır, bu geldiğim son nokta!
Bu noktadan itibaren böyle bakıyorum
Bu meseleye bu hayata.
Bu noktaya gelene dek hâlâ öbür
Açıdan, hep bir sınav hep bir stres!
Diye görüyordu çünkü öyle bakınca
Böyle kurgulatıyordu amigdalam.
Şimdi bir acı değişimi hayır yani
Açı değişimi içindeyim.
Bir sır aralanır gibi sis dağıldı diyelim:
Gelişmek: Gelişmek istemek
Gelişmekten korkmak, çelişkimiz bu.
İnsan geliştikçe, kendine yabancılaşıyor mu ne?
Ondan mı korkumuz, yabancı olmaktan mı?
Ay, bilmiyorum, belki de.
Okuyucu kitlesi diyorum, acaba nedir bu?
Bir fırıncı olsam kolaydı
Her gün ekmek tüketilen
Bir toplumsallık var karşımızda
Yani ihtiyaçlarımız dolayısıyla
Her meslekte her üretimde
Belli bir kitleye yöneliğiz
Ama iş yazmak olduğunda
Sanki büyük bir farklılık geliyor
Bu kitlenin şeyine. !? Poposuna mı?
Niye niye? Çünkü insanlar işini gücünü bırakıp
Seni okuyamıyor, vakitleri yok zaten
Ayrıca ihtiyaçlarını karşılayacakları cümleleri
Kurabiliyor muyum ki onlara, okusunlar!?
Haa, hani o başta söyleyenin söylediği
O büyük büyük laflar, nerdelermiş bakalım?
Besbelli etmemişim.
İnsanların hangi bilgiye ihtiyaçları var ki
O mutlak bilgiyi de sen kaleme almış olasın,
Yani!
Değil mi?
Hepimiz de çalışmadan yaşamak
Keyfe keder yaşamaktan başka
Neye ihtiyaç duyarız ki?!
En temel ihtiyacımız ekmek dışında
Bir de bu değil mi artık: Tatil!
İşte, erken rezervasyon reklamları
Aldı başını gitti! Şimdi o kesimdekiler
Kazanan kazanana!
Biliyoruz ki, kuşkusuz, para makinesi
Devletlerimizin ellerinde
Devletler de zenginlerimizin elinde
Hani bizi koşuşturmaktan yarıştırmaktan
Birbirimizi boğazlamamızdan, keyif çıkarmak
İsteyenlerin hani, ellerinde devletler.
E, ya ne yapacaklar!
Para mı dağıtacaklardı devletin eliyle
Bizlere sus payı da, sonra hepimiz tatile çıkınca
Onların da keyfleri mi kaçacaktı?
Tabii ki öyle yapmayacaklar
Tabii ki bizi dar boğazlardan dar boğazlara
Sokup çıkarıp canımızı çıkaracaklar
Budur yani, onların keyfi de buradadır.
O halde, o kitleyi, sen de oyalamak, kandırmak
Umutlandırıp umutlandırıp yere çalmak
Gibi bir vazife edinmek durumunda
Değil misin yani şimdi yazan olarak.
E, demek ki sende de var o olmadığını
İddia ettiğin hani, yalan riya sahtekarlık
Ivır zıvırı sende de mevcuttur çokça
Bu bu durumda, yani kitleye, eğer,
Devlete sızmanın tiyosunu sunamıyorsan,
Ki, sunamazsın yok öyle bir bilgin çünkü,
Devletin ele geçirilmesi fikriyle kitleleri
Azdırıp başı boş bırakmak, aman,
Ne de yararlı iş ki zaten! Kitleler...
Başlarına buyruk bırakılabilir mi
Olacak şey mi bu?
Birlikte yaşamamızın
Yani mutlu mesut yaşamımızın
Bazı kriterleri yok mu?
Var tabii ki, yani oyuna
Devam etmek zorundayım.
Bundan bu anlaşılıyor -aynen- oyuna devam.
Ama bak, O kitleyi yakaladı, demek ki
Onun gibi yapmalı. Da. Nasıl?
Ondaki amigdala da bende yok!
Kitle gelişmemiz için gerekli bir unsurdur
Olmayan bir kitleye varamayız da
Ama olmayan bir kitle oluşabilir de.
Yani o kitleyi oluşturmalıyım dır, yani..
Nasıl oluşturabilirim, kendimi
Oluşturduğum gibi mi?
Kitleyi beslemek, doyurmak,
Giyindirip kuşandırmak
Gezdirip tozdurmak,
Zor mudur bilgiyle?
"Felsefe, onunla beslenmesini bilenler için
Gerçek bir besin kaynağı oluşturur" diyor
Galileo, teee kaç yüzyıl önceden!
Mesele kitlemi oluşturmak meselesi yani
Öyle mi? Hıh!
Kitle nasıl oluşur ki?
Emel Sayın gibi bir güzellikle
Türkan Şoray gibi bir yeteneklilikle
Nasıl olduydularsa, öyle mi?
Kitlelere ne katkıları oldu acaba bunların?
Kitleler neden onları izledi dinledi?
Kimler bizi bizden uzaklaştırmak
Akıldan düşünceden felsefeden vesaire
Iraklaştırmak isteyip bunları çıkardıysa
Karşımıza, baya işe yaramış...
İyi iş çıkarmışlar vallahi
Öyle görüyorum.
O şarkılar türküler oyun havaları
O filmler gazozlar birşeyler
Bizi nereye getirdi, kitlenin bugünkü
Haline bakılınca apaçık.
Peki ben de bu kitlenin bir bireyeyim.
Ayrıştığım noktalar nelermiş ki?
Oyuna devam etmek istemiyor muyum ben de?
Amma soru ha! Habire istiyorum belli değil mi?
Gelişmeyi, ben de istiyorum.
Ben de korkuyorum gelişmekten.
Kitlemle birlikte gelişmek istiyorum elbet.
Ve benim kitlem
Benim de arzuladığım şeyleri
Arzulayan bir kitle elbet.
Olguların gerçek durumları:
Değişirken değişme süreci
Gelişirken gelişme...ler...
Doğayı değiştirirken doğamız değişiyor.
Tarihimiz bununla başlamışmış:
Üretebilmemizle.
Doğayı değiştiriyoruz ki aslına bakarsan
Kullanmak için.
Doğa bizi kullanamıyor ama
Biz doğayı bigüzel kullanıyoruz.
Doğayı kullanırken sadece yüzeyinde
Bir takım değişimler gerçekleştirmek
Bir değişim sayılır mı?
Bence sayılamaz.
Derininde doğa yine
Kendi bildiğini okuyor
Okuyor okuyor Puff!
Üflüyor.
İşte seller
İşte kasırgalar
İşte yıldırımlar
İşte depremler
İşte kanserler
İşte ölümler
Biz ise ancak bunlara
Bilimle ilimle felsefeyle ile dayanıklı
Korunaklı barınaklar hastaneler binalar
Yerleşkeler inşa edebildik, edebildiğimizce
Düzce depreminde anlamıştık bunu da
Daha neler inşaa edebilecek gibiydik
Belki... ama, doğa yine bildiğini
Okumaya püfflemeye devam etti
Altımızdan üstümüzden
Aslında biz kendimizi de pek değiştiremiyoruz
Her ne kadar bilim ilim felsefeye dayansak da
Ha, evet, estetik bilimi gerip çekip inceltip
Oramızı buramızı kesip yeniden biçimlendiriyor
Ama hâlâ iki kol, iki bacak, iki göz, iki kulak
Bir popo, Allah muhafaza öp de başına koy
Bir beyin ve iç organlarımız yerli yerindeler
Üç kollu yerden bitme mum bacaklı
Vesaire falan olmadık hâlâ.
Ama Serebral Palsimiz var artık, gelişmeden
Çok gerileme sıfatını hak eder tabii o da.
Böyle daha çok gerileme var tabii
Şeker tansiyon böbrek kalp
Saymakla biter mi, bitmez.
Belki tarihimizin başlangıcından beri
Var bunlar kim bilir, tıp bilimi ilerlemiştir
Evet gelişmiştir, bu hastalıklarda
Beraberinde, böylelikle daha görünür
Hale gelmişlerdir diyebiliriz ancak.
Değişim dediğimiz düşüncelerimizde belki
Dün düşündüğümüz gibi düşünmüyoruz
Belki bugün, o kadar.
Yarın da bugün düşündüğümüz şeyleri
Bugün düşündüğümüz gibi
Düşünmüyor olacağız, o kadar
Yani değişen çok da büyük bir şey
Yok gibi aslında çünkü hâlâ birbirimizi
Katletmekten kurtulmuş değiliz.!.
Asıl değişim diye ben buna derim
Hadi buyursunlar bakalım
Dünya barışı yapılsın da görelim
Gerçek değişmeyi
Ben değişmek diye asıl buna derim.
Yani değişim meğişim
Yok kardeşim!!
Kendimizi kandırdık yeter
Buraya kadardı, oyun bitti, perde kapandı
The And
Gelişim melişimse işte
Aletler edavatlar ortada
Biyomekanik oyunculuğumuz da burda
Yapay zekamızla çoğaldık çoğalacağımızca
O da o kadar
Buna da değişim denebilirse!!
Ee, tamam. Hadi bakalım
Sirk dağılsın!
Hayvanlıktan İnşallah Maşallah Alimallah
İnsanlığa geçmişiz, öyle diyormuş tarih!
Oysa hayvanlık dediğiniz şimdi bile
Sürüyor süründürüyor, buna ne buyurulur!?
İsrail mesela hayvanlık etmiyor mu şimdilerde
Amerika sittin sene hayvanlık etti de
Şimdi insanlaştı mı? Hayır! Rusyası, İngilteresi,
Fransası, Alamanyası keza, ya Osmanlımız
Hayvanlık etmediler mi?
Etmedik mi?
Etmiyor muyuz?
Hâlâ et yemiyor muyuz?
Birbirimizin eti de dahil!
Neyse. Doğanın gelişmesi diye de bir şey
Söz konusu değil bence, değişmesi değişmemiz
Diye de bir şeyler söz konusu olamaz.
İnsan varlığı hiç de bu kudrette
Bir güce sahip değil varlık olarak.
Savaşa son ver ya da geber
Ey insan! diyebilir misin kendine?
Ey zeki, amigdalalı, sonsuz ömürlü varlık!
Hadi, buyur!
Son insan kalana dek sürsün
Danasına yandığımın hayvansallık!!
Kalmayana dek sürünün ya da..
Ki'min umurunda.
Güneş gibi olmak lazımdı da ama
O da tam anlamıyla güvenli gelmiyor
Daimi Güneş yakar kavurur
Şu bulutlar da olmasa
Dönmese Dünya,
Ne bitki ne insan kalır
Ne gibi olmak lazım?
Dengeli olmak lazım elbet öncelikle.
İnsanın atom sayısı: bilmem kaç?!
İnzimâm: Katışmaç.
Benzer olmayan maddelerden
Oluşmuş bütünüm: Amacını olguların gerçek
Durumuna yönlendir. Olay bilim, bu tür
Bir yönelmiş bilincin bilimidir kezâ.
Bir bulut gördüğüm zaman -göründüğünde-
Uzaklaşma kaçarcasına... Nedendir o
Biliyor musun oluşmuşluğumuza...
Kendinden kaçınamazsın.
Topal bir güvercin -var- mesela
Pençesi yaralı... Dadanmıştır arsız
Kovarsın kovarsın uçar gelir yine
Tünemek ister ocağıma
Ocak dediğimse de
Aspiratörün tepesi ha
Ne sanıyorsa orayı
Tutmak istersin izin vermez tabii
Pirpir tirtir kaçar.
Amigdala!
Amigdala!
Madem gidemiyorsun başka diyarlara
Gönlüne göre
Madem yok gönlüne göresi
Şu diyarlığın
O halde kendine binbir misli görevin...
Kayıt Tarihi : 11.6.2025 19:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!