Politik Şiiri - Dılovan Çakmak

Dılovan Çakmak
56

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Politik

Kürt aydınının temel sorumluluğu, yalnızca modern ulus-devletin baskı mekanizmalarını teşhir etmekten ibaret değildir; bu sorumluluk aynı zamanda sömürgeci Türk ulus-devletinin Kürdistan’da yüzyıla yaklaşan bir süre boyunca sistematik olarak yürüttüğü asimilasyon, inkâr ve kültürel soykırım pratiklerini tarihsel bağlamıyla birlikte açığa çıkarmayı gerektirir. Bu çerçevede Kürt aydını, devletin kurucu ideolojisiyle bütünleşmiş olan bu politikaların sürekliliğine işaret ederek, Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesinin modernleşme ve ulus-inşa adı altında meşrulaştırıldığı gerçeğini görünür kılmakla yükümlüdür.

Bu bağlamda asimilasyon zeminini ortadan kaldırmak, kültürel hakların korunması düzeyinde bir talep değil; sömürgeci yönetim mantığını ayakta tutan epistemik, toplumsal ve kurumsal yapıları çözme hedefidir. Bu çözme süreci, Kürt bireyin yalnızca kültürel değil, ontolojik olarak da hedef alınmasını mümkün kılan tarihsel-milliyetçi paradigmanın sorgulanmasını zorunlu kılar.

Kolektif benlik aydınlanması, Kürt toplumunda uzun süre bastırılmış olan tarihsel hafızanın yeniden inşasını ifade eder. Bu hafızanın diriltilmesi, kültürel bir restorasyonun ötesinde, Lozan sonrası statüsüzleştirme süreçleriyle parçalanmış Kürdistan’ın siyasal bütünlüğünü hedef alan politikaların teşhiri açısından kurucu bir rol oynar. Türk ulus-devletinin cumhuriyetin kuruluşundan itibaren geliştirdiği “iç tehdit”, “uygarlaştırma”, “terbiye etme” gibi söylemler, bu hafızanın sistematik biçimde yok edilmesinde merkezi işlev görmüş; dil yasakları, sürgünler, zorunlu iskan, isim değiştirme politikaları ve kültürel alanın tahribi, kültürel soykırım literatürünün temel kriterleriyle büyük ölçüde uyum göstermiştir.

Bu gerçeklik içinde zorunlu askerlik, devletin sıradan bir vatandaşlık yükümlülüğü değil; Kürdistan üzerindeki sömürgeci egemenliğin militarize edilmiş bir devam biçimidir. Kürt birey, bu mekanizma aracılığıyla kendi halkına, kendi coğrafyasına ve kendi tarihsel varlığına karşı konumlandırılmakta; devletin ideolojik üretim aygıtının yeniden üreticisi hâline getirilmektedir. Bu nedenle vicdani ret, yalnızca bireysel bir hak kategorisi olarak değil, aynı zamanda Kürdistan’ın militarize edilmiş sömürge coğrafyasında uygulanan zorunlu askerlik pratiğinin politik niteliğini ifşa eden etik bir direnç formu olarak değerlendirilmelidir.

Devletin resmî söyleminin “terörle mücadele”, “ulusal birlik”, “güvenlik” gibi kavramlarla örtmeye çalıştığı militarist çerçeve, tarihsel olarak Kürt toplumuna yöneltilmiş imha, bastırma ve kültürel tasfiye pratiklerinin sürekliliğini temsil eder. Askerî operasyonların yoğunlaştığı bölgelerin istisnasız biçimde Kürt yerleşimleri olması, bu politikanın tesadüften uzak olduğunu; Kürdistan’ın bir güvenlik laboratuvarı olarak konumlandırıldığını açıkça göstermektedir.

Bu nedenle söz konusu düzenek karşısında düşünsel reddiye geliştirmek, sömürgeci paradigmayı sorgulamak ve epistemik çatışmayı sürdürmek, yalnızca bir hak değil; Kürdistan toplumunun tarihsel varlığını koruması açısından zorunlu bir entelektüel müdahaledir. Etik, hukuki ve siyasal çarpıklığın kurumsal nitelik kazandığı bu yapı içinde yürütülen mücadele, herhangi bir merkezî iktidarın çıkarına değil, Kürt bireyin ve Kürdistan toplumunun kendi varlık ve özneleşme hakkına dayanmalıdır.

Varoluşun politik bedeli, düşünsel, etik ve epistemik direncin sürekliliği ile ödenir; bu direnç ise kültürel soykırıma karşı tarihsel hakikatin yeniden kurulmasıyla mümkündür.

Dılovan Çakmak
Kayıt Tarihi : 28.11.2019 02:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!