doğuştan hırsızım,
doğuştan katilimsin...
bu kökteşlikte
yaşam uğruna arzularımı aşıyorum...
arzumda kalma!
çık böyle ara sıra
bazı bazı
karşıma
düş'üme
düş'le
üşüyor yalnızlığımın uçları,
mürekkep emici yarasa ayraç sayfalar
kirletiyor ellerimi
seviyorum lekelerini mürekkep
ve ki sen de biliyorsun
zamansızlıkların mucididir şair!
zamansızlıların atası! ..
ve zamanın katli mecazsa
ey haklı bilici
zaman olmayı da düşünmüşsündür
zamanın ta kendisi!
o iki satır ve zift keyiflerinde
on beş on yedi adımda
kaldırım kenarı bi yağmurda
hüzme dolu kristal tebessümlerde
zamanı alt etmelerde ahengin ilahi enerjisi,
seri filmler çekme artık
bi sokağın ortasında cebinden düşür zamanı ve
ve benim bulmamı fılan da dert etme
benim bulup buluşturacağım ve burnunun ucuna koyacağım zamansızlık olur
olsa olsa
zamansızlık!
ne müthiş bir'şey'
tıpkı senin gibi
yer çekimiyle halvet - düşen burnundan göğün
sensiz misali...
senden hep çalacağım çalabileceğim
çalıp çırpıp
yine sana vereceğim
bir 'şey'ler var gibi geliyor hatrıma...
kanı mürekkebe çeviren
düş'ten varlığına sevgilemeler...
yine geç buralardan olur mu!
yine geçsin parmakların boşluklardan...
eylül'06
Deniz KoçKayıt Tarihi : 29.1.2008 20:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ey okur: ne var ne yok ... aydınız işte, yaşamın rahmine yaşamını daldıran bir tümce denli güçlüsünüz! zihninizde neşter oyuncaklarıyla sınırları sıyıran diliniz, kulaklarınızı tıkasanız; şimdiki zamanı yöneltebilir miydiniz gözlerinize... ey okur: sana çevirdiğim bir kamera; şimdi kendine oyna...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!