Pişmiş Balığın Fotoğrafının Telif Hakkı ...

Balıkların sahibi avukat olursa olur. Pişmişti şuydu buydu deseniz de para etmez. İsterseniz lafı çok uzatmayayım da olayın iç yüzünü size bir güzel anlatayım sevgili dostlar.

Sevgili dostum Selman Arslan ile her buluştuğumuzda gittiğimiz alabalık ziyafetimizi bu sefer de yerine getirdik çok şükür.

Antalya’nın güzel çağlayanı Manavgat’ın yanındaki güzel bir alabalıkçı vardır, bilenler bilir. Orada sadece balık pişirilir. Balığın yanında yiyeceklerinizi sizin götürmeniz lazım. Bir nevi piknik yani. Sadece balığınız pişiyor o kadar.

Bizde piknik sepetimizi doldurduk. Selman’ın marifetli eşinin yaptığı salatalar iştahımızı iyice kabarttı.

Sonra gittik mekana, ızgaranın başına bir masaya çöreklendik.

Gece, ızgaranın ateşleri ve balıklar güzel bir ambiyans oluşturunca ben hemen ızgara başındaki ustamızdan fotoğraf çekmek için izin istedim. Kendisi hay hay deyince de başladım deklanşöre basmaya.

Tam bu arada ızgaranın başına yaklaşan bir arabanın içindeki beyefendi ‘Balıklar benim balıklar, resmini çekmek talif hakkını gerektirir’ demez mi. Tabi benim cevabım belli: ‘Beyefendi ben ızgara başındaki ustadan izin adım. Artık telif olayını siz kendi aranızda çözün’

Ustamız da izin aldığımızı onaylayınca kendi aralarında pazarlığa başladılar: Bir balığın parasını almasam olur mu?

Neyseki ben aradan sıyrıldım.

Efendim sevgili avukat İbrahim Tan ile böyle tanışmış olduk. Kartını uzattı ve ‘Balıkların fotoğraflarını gönderirsem telif hakkı meselesinin çözüleceğini söyledi. Ben de blogumda yazıp ona göndereceğime söz verdim. Anlaştık, helalleştik.

Şimdi ‘nereden çıktı bu pişmiş balığın fotoğrafının telif hakkı derseniz’, olayın iç yüzü budur sevgili dostlar.

Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun demedik onları da sizlerle paylaştık. Ben bu güzel gecenin organizatörü Selman Aslan dostuma tekrar teşekkür ediyorum. Sevgilerimi sunuyorum.