Bir rüzgâr, esti.
Kopardı darmadağın etti bizi.
Ne yaprak bıraktı ne bir dal gövdemizde.
Hiç bilmediğimiz bir tarafa savurdu, savurdu durdu hepimizi.
Bizlere, sormadan…
Ne ana ne baba ne bir kardeş bıraktı.
Silkeledi, gövdemizden bizi.
Bir rüzgâr, esti.
Dağ, taş tepe demedi dolaştırdı durdu bizleri
Her birimizi bir tarafa savurdu.
Kanadımızı kolumuzu kırdı.
Yorgun düştük sonunda.
Konuk etti bilmediğimiz diyarlar ayrı, ayrı her birimizi.
Ve!
Yerlerimizi beğendik, kök saldık, konuk olduğumuz yerlerde
Kimimiz kök saldı, çoğaldı durdu,
Kimimiz azaldı.
Unuttu toprağımız bizi.
Bir rüzgâr, esti.
Kopardı bizleri, yerimizden.
Hayal oldu dağımız, taşımız barkımız toprağımız.
Sonunda bizler!
Unutmaya mecbur kaldık, burnumuzda tüterken kendi öz yerlerimizi.
Konum komşu arkadaşları kimler kaldıysa yaşayan hayatta bir, bir unutuldu.
Şimdi el olduk, kendi yerlerimizde
Değiştik.
Tanınmaz insanlar olduk.
Rüzgâr savurdu attı’ da her birimizi.
Üzülüyorum.
Üzülüyorum, çünkü rüyalarım anılarım rahatsız ediyor beni.
Tanıdık yüzler tanıdık yerler giriyor’ da, rüyalarıma.
Her gün her gece
Ve!
Pişmanlıklarım bırakmıyor beni.
Her geçmişi anışımda, çocukluğum gençliğim çıkıyor karşıma.
İşte bu yüzden!
Yıllardır pişmanlıklarım, güldürmedi güldürmüyor beni.
30 Ocak 2016
Antalya
Kayıt Tarihi : 30.1.2016 01:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!