................................................... 12 Eylül Akşamının Düşündürdükleri...
Eylül gölge oyunlarında
Gördüm o’nu
Bir atmacaydı
Kol diplerinden geriliydi kanatları
Ve upuzundu.
Bütün masal kahramanlarını
Tek kalmak için öldürdü.
Yenginin ne menem bir şey olduğunu
Karanlığa koyulaştıran
Üç boyutlu ellerini uzatarak anlatır gibiydi.
Güneşin çoktan söndüğü saatlerde
Acı çekmenin öteki adını aradım
Anladım hiç gelmeyecek sabahları boşa beklemenin
Gereksizliğini.
Ateşin çağrısına kapıldım
Yıkılmış piramitlerin üstünden
Okyanus ötelerine doğru uçuyorken mağrurdu.
Oy,dedim
Hadi oy,dedim
Gözlerimi.
Kayıt Tarihi : 13.9.2010 10:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şairi kutluyorum saygımla.....
Galiba bu nedenlerden bir yada birkaçı, belki de tamamı, hatta dahası da var!
'Kara eylül' şiirin elbette 'ana teması..' Şair 'eylül gölge oyunları' diye nitelemiş... Gölge var, 'gölgenin kaynağı' az uzaklarda... Zaten tarihin 'utanç sayfalarında yer alanlar', hep 'gölgede' kalmayı, asılın önünü perdelemeyi 'iş edinen' işbirlikçilerdir!
Atmaca figürünü perde gibi kullanan 'sözde kahramanımız', masal kahramanlarını 'tek tek öldürüp', piramidin 'en ucunu' hedeflemiş besbelli...
Zafer kazanmış ve bunu koruyacaksa, 'karanlığın eli olmak, üç boyutlu bir ele sahip olmak” kaçınılmaz bir durum… Başka türlü rolünü oynatmazlar adama! Başka türlü “masal kahramanları” öldürülemez! O kahramanlar “bir sağdan, bir soldan” diye “ayrıştırıp karşı karşıya getirildikleri kamplardan” alınarak, giyotinlerin önüne atılamaz!
O kahramanların “yol arkadaşları” sindirilip, toplumun bilinçsiz kesimine “işte bunlardır kan ve gözyaşının sebebi” diye hedefe konunca, “Güneşin söndüğü saatlerde tutuksuz acılar yaşandı adı konmayan…” İşte o günlerden çizildi bu günlerin kaderi… “Sabahın gelmeyeceği izlenimli geceler” ondan yaşanıyor hala!
Ateşle sınananlar, hala “ateşin çağrısına gönüllü” olanlar, yıkılmış piramitlerin üstünden okyanus ötelerine “mağrur bir eda ile” icazet-emir almaya gidenleri, ibretle izlemeye devam ediyorlar… İzlemekle kalmıyor, “görüyorlar!” Gördüklerini göremeyen “kör-sağır-dilsiz ve duyarsız” olanlara anlatmaya çalışıyorlar!
Öyleyse “oyun hadi o gözleri!” Oydunuz geçmişte, yine oyun!
Piramit 2. , geçmişin “acı deneyimlerinden” günümüze kadar ulaşabilmiş “sorumlu/aydın kimliklerin şiiri…” Konuşmaktan, yazmaktan korkmayanların şiiri… Acılardan beslenip, geleceği kurma iddiasından vazgeçmeyenlerin şiiri…
Bir dönemin “izdüşümünü” önümüze seren şiir için Dostum Arslan’ı içtenlikle tebrik ediyorum… En tepeden değerlendirmeyle antolojimdedir şiir…
Saygı, sevgi ve muhabbetle…
şiiri sanki yazmıyorsunuz, çizip boyuyorsunuz...
çok imreniyorum usta kaleminize...
TÜM YORUMLAR (35)