O mücellâ geldi bize
Yağmalandık nur aşkına
Sürme çekmiş elâ göze
Hu der, dönen yar aşkına
Dediler ki sür sefanı
Nuh’a veren o tufanı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
BİÇİM VE İÇERİK BAKIMINDAN ÇOK GÜZEL BİR ÇALIŞMA OKUDUM......KUTLARIM KALEMİNİZİ...TAM PUAN...SAYGILARIMLA...İBRAHİM YILMAZ.
tebrikler çok güzel bir anlatım.
Çok güzel bir şiir okudum yüreğinize sağlık.Tebrikler...
Çok güzel bir şiir okudum yüreğinize sağlık.Tebrikler...
CUMA GÜNÜNE UYGUN,
H
A
R
İ
K
U
L
A
D
E
B
İ
R
Ş
İ
İ
R OKUDUM.
TEBRİKLER AĞACAN.
SELAM VE DUA İLE.
O mücellâ geldi bize
Yağmalandık nur aşkına
Sürme çekmiş elâ göze
Hu der, dönen yar aşkına
Dediler ki sür sefanı
Nuh’a veren o tufanı
Varlığında olduk fani
Küllü ihtiyar aşkına
Hüzeyfeyim, geldi sıram
Hamza’yım, vahşîdir yaram
Yerde yer kalmadı, duram
Caferî Tayyar aşkına
Halilem, nemrutu geçtim
Hızıram, bir sudan içtim
İdris oldum hülle biçtim
Muhammet muhtar aşkına
Elestüde oldu hitap
Ol ruhlara açıldı bab
Dörttür mezhep, dörttür kitap
Sevdim cariyer aşkına
Hazreti hünkâra yettim
Hozan tarlasında bittim
Kimden geldim kime gittim
İkiz gülde bar aşkına
Mehtiyem, gözüm sılada
Oniki imam belâda
Hüseyin’im Kerbelâda
Âliyi haydar aşkına
Musa’yım, asamı çaldım
İlyas’ım, deryaya daldım
Ahmediyem cevher aldım
Hacı Bektaş pir aşkına
TEBRİKLER DOST,,ALLAH RAZI OLSUN,,ÇOK GÜZEL ANLATIMLI,,
Güzel şiirinizi kutlarım. Ama mezhep dört değil 5. Mezhepler arasında da sıralama yoktur. Hepsi birinci mezheptir. İmam Caferi Sadık'ın adı geçmiş şiir de ama Mezhep sayısı eksik bildirilimiş. Bir şeyi yok saymakla o şey yok olmaz.Tebrikler
Geceleriniz nurdan
Bineğiniz saburdan
Duaların buhurdan
Kapınız bab'ı Yezdan.....olsun değerli şair
Selamlarımla______________________Hamit Körken
Gürkaniyem ettim niyaz
Bu niyazdan geçemem vaz
Yaz yaz kardeşim yine yaz
Muhacir Ensar aşkına
Hazreti hünkâra yettim
Hozan tarlasında bittim
Kimden geldim kime gittim
İkiz gülde bar aşkına
Mehtiyem, gözüm sılada
Oniki imam belâda
Hüseyin’im Kerbelâda
Âliyi haydar aşkına
Musa’yım, asamı çaldım
İlyas’ım, deryaya daldım
Ahmediyem cevher aldım
Hacı Bektaş pir aşkına,,,,,,,,,,
YÜREKTEN KUTLUYORUM,FAZLA UZATMADAN PUAN VERİYORUM SELAMLAR,
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta