Hayellerimdeki Şahenşah'ı zincire vuran sen misin İstanbul
Ne zaman bıraktın gökdelenlerinin ayaklarına surlarının yalnızlığını
Ben de isterdim kim bilir kaç karanlığımı gökyüzünde bulmayı İstanbul
Nasıl kabullendin insanların sadece günlük telaşlarında varolmayı
Kül boyalı pencerenden bakan bir çocuk gördüm İstanbul
“ ayrılık “
bir bakarsın
hayat kadar kısa sürmüş ayrılık
beklerken;
zamanın ruhuna doymaya niyetli
bir kadehti başıboş duran
sonradan öğrendi ki
yok zamanın ruhu ne de onun gibi bir eli
tutmaya niyetli…
BATMAYAN GÜN
bulmak istediğim
batmayacak bir gündü benim beklediğim
seninde ışıklarını
gözbebeğin kadar seveceğin
Pandora…
hayat, zaman ve gizli öyküler…
gün doğumundan sonra bizi neler bekler…
bana yaşam ipliğimi geri ver…
düğüm attın, farkında mısın…
çaresizliğimden de beter…
kimsin sen?
kime tutundu ellerim bir boşlukta..
kolum kanadım kırıktı oysa..
sen bulutlardan aşağı beni yalnız bırakırken..
içimde bunca kıvranan
yine şiirler..
eksik noktalar, cümleler..
kayboldu gecenin koyu kuşağında..
sordum nereye
ses vermediler..
istanbul'da rüzgâr olmak istiyorum
istanbul'da mahsun bir yel olmak...
hani o özgür dalgalarla savaşıp,
üsküdar'ın kıyılarında vurulmak...
çok mu şey istiyorum ey Yaradan!
ben rüyalarında gördüğün çekigen çocuklar
-dan biriydim, kulağımda küçük düşlerinizden yankılar
bana masallar anlatırdınız sizler,
annemin hiçbir zaman anlatmadığı masallar…
kahramandınız kimsenin olmadığı kadar…
Sen geldiğinde…
sen geldiğinde
yakuttan açılacak çiçekler
tohumları zümrütten
bütün hüzünler çekilecek göklerden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!