Gönlümdeki ateşin sönmeden, gel!
Tarttığın kaderimi satmadan, gel!
Kanayan gözlerimi kapatmadan
Ördüğün patiği sökmeden, tez gel!
Yalnızlık evreninde geçerken çocukluğum,
Hülyalarda yoğrulurdu, cılızca soluğum.
Korkulu bir heyecandı tüten tüm umudum,
Tortusunu rüzgârda savrulurken bulduğum.
Bir dünya düşlüyorum kendime
Bir dünya ki tomurcuk tomurcuk
Bir dünya ki gonca gonca
Bir ayna düşlüyorum kendime
Bir ayna ki mevsim mevsim
Yorulan bir benlik,
ardı arkası kesilmeyen dertlerin sığınağı olacaktır zamanla.
Kendini yine kendiyle avutacak,
kaybolduğu anda aramaya yine kendinden başlayacaktır.
Giden mi yoksa bırakılan mı şanslıdır ?
Hayat hep Eros gibi acı oklarla mı vurur bizleri?
Hayat ,
"Şeytan aldı götürdü satamadan getirdi." oyununda mı rol aldırıyor
bizlere ?
Kendi şeytanımızı kendimiz yaratıyor ve hep gidiyor muyuz kendimizden bir
yerlere?
"Sıkışmış bir çekmece" gibi hayata bir türlü açılamıyoruz belki de.
Yaşanmaz,
O dumansız gözlerde
O nasır tutmamış ellerde
Yaşanmaz!
Ne bir umut yeşerir
Ne bir mutluluk bulaşır
Biri var,
Gülüşlerinden ölümler yeşerttiğim
Bir şey var,
Süt kesiği olmuş umutlarım
Yüzüne kapanan kapılarım
Umudun hazinesi de garibesi de
bitmezmiş
Aslolan gönüldeki
hakkaniyetmiş.
Bulanık, yorgun zamanların meyvesi
içimizde çürümüş gitmiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!