Üstüne kavuşmuş bir biçimde
kafeste allı pullu, göğü izliyordu.
Silkinerek ürkekliği
demir parmaklıklara bir tos vurdu.
Kilitlenmemiş kapı dikkatsizce
oldu onun garip özgürlüğü.
Kapıya vuran tası şans eseri,
durdu düşünmeye sonra.
Beceriksiz baykuş Pıcıka
kargalığa mı özendi;
ama önceden düşünseydi,
görecekti korkuluklar cansız
ve bilerek açık bırakılmıştı
kapısı kafesin sessiz..
açık bıraktığı gibi teko pencereyi;
davetli girsin diye kuşun, şatonun.
Kefen zaten yular mıdır ki,
‘bayanlar baylar’ sormayan erkleşmişlikte.
Sorumluluk nedir, nedir empati
sorarlar ona:
'sergilemeyerek, diye diye cürüm;
ya saf ya yorgun, düşünmez...'
Kuzu, “me! ! ” mi? E neye peki …
İçtekiler boş değildir, dolu.
Kuytudaki kara kutudaki engerek,
akrebin kuyruğu değil vücudu gerek;
kör gözsüzlüğü ahtapotun,
av aramayan sekiz bacakları …
“Paytak kuş, koştur!
Canın cansa içine bak! ! ”
Bay kukumav mı bayankuş mu;
bunun için mi
kayalarda kayıyor, oynuyor ayı
oynak -kafesler arkasında…
Dürümün içinde zamanın ütüsü,
değil hayatın silgisi!
“Ama dağ çileği az beklesin,
künefe tatlı ü ürü”
Kırmızı gül de kırmızı halbuki. Neyse …
Çaba ülküsü ütüleyen zamanı,
eldeki gereç çekiç ve çivi.
Gereksiz baykuş;
yar dağ dumanı! Gözle! !
Özlemse özle …
gerçekler, her halikarda …
Ve gözle, gerekir biçimde!
Kuşku’suz, az da kendin …
Tası tarağı topladı Genelkurmay’a,
çıktı çatıya oturdu baykukuma;
meclis bahçesine toplaşmış
habercilere bakıyor
- çatılararası mart kedisi, bağdaş,
donan havada, miyavvv, baykurmay-
avuçları mikrofonlu:
hangisi tanışığı bayankuş
önceki hayatındaki.
Örs süsü kuğunun boynunda
makyaja bulandı.
Okları oklu kirpinin beklemede,
örümcek maymunu düz duvarların.
Ağızdaki kilit dipli bir korku.
Cik, cik, cik cik;
Kuğulu Pak’ta göl, gölde havuz;
küvezin dışı için zor, ama gerçek;
havuzda Candy, gölde su
-derin mi bu?
2007-05-16
Akın AkçaKayıt Tarihi : 16.5.2007 10:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)