Hüzünlüdür baba evi. Kalır bırakıldığı gibi
Kendini son terk edenin zevkine uygun,
Yeniden kazanmaz istercesine o gideni.
Oysa, sevindirecek kimsesi yokken, solgun,
Bir türlü unutamaz yitirdiklerini.
sıçarlar insanın ağzına anasıyla babası
belki istemeden; ama sıçarlar yine de
aktarırlar ona tüm kusurlarını
ve salt onun için eklerler bir iki tane de
ama onların da ağzına sıçılmıştır vaktiyle
Uluslar için, ayrık otları denli cılız,
Göçebe kavimler için, kayaların arasında,
Kısa boylu, asık yüzlü kabilelere
Ve parke taşları gibi kenetli ailelere
Fabrika kentlerinde karanlık sabahlarda
Ağır ağır ölmektir yaşam.
Artık ayrılmak gerek, sevdiğim; ne yıkıcı,
Ne de acı gelsin bu bize. Eskiden
Pek çok ay ışığı vardı, pek çok kendimize acıma;
Bitirelim bunu burda; çünkü gün
Hiç böyle yiğitçe dolaşmadı gökyüzünde,
Yürekler hiç böyle susamadı özgürlüğe,
Orda yaklaşmakta bir akşam
Kırların üstünde, kimsenin daha önce görmediği,
Hiçbir lambada ışık yok.
Uzaktan ipekten gibi görünür, ancak
Dizlerin ve göğsün üstüne örtüldüğünde
Ağzımı yanaştırarak
Dedim akan suya:
Kuzeye ak, güneye ak,
Ne fark eder sonunda?
Sevgi olmayacak bulduğun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!