Pfızer: Kâr Sağlıktan Önce Gelir

Şair Berzan
72

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Pfızer: Kâr Sağlıktan Önce Gelir

1942’de Charles Pfizer & Co olarak kurulan şirket, 1989 yılı itibariyle 140’tan fazla ülkede faaliyet gösteriyordu. Pfizer geliştirdiği iktidarsızlık hapı Viagra ile 1990’ların sonunda asıl patlamasını gerçekleştirdi. Viagra (başka bir Pfizer markası onu geçene kadar) dünyanın en hızlı satılan ilacı oldu. Şirket 2000 yılında 29,6 milyar dolar gelir elde etti.

Pfızer’ın gerçek yüzü: Pfızer sizin sağlığınızı düşünür, tabii bu işten bir çıkarı varsa!

İlaç fiyatları:

Financial Times’a göre, dünyanın en fazla kâr elde eden 10 şirketinden 5’i ilaç şirketleridir (27.4.2000) . İlaç endüstrisinin tutumlarını mazur göstermeye çalışanlara göre, ilaç endüstrisindeki yüksek kârlar endüstrinin istisnai doğası göz önünde bulundurulduğunda temize çıkmaktadır: “yeni ilaçların araştırma ve geliştirme maliyetleri devasa yatırımlar gerektirir ve yatırımın kendini karşılaması risklidir.” Bu bahanelerin gerçeklerle tabii ki alakası yok. Fiyatlar başlangıçtaki yatırım kendini karşıladıktan sonra bile aşırı yüksek tutuluyor. Yatırım konusu araştırma geliştirme faaliyetlerine gelince: Ar-Ge faaliyetlerinin yürütülmesinde ana belirleyen insanların sağlıkları değil, şirketlerin bulunan ya da geliştirilen ilaçtan sağlayabilecekleri kazançlar. Aldığımız son habere göre insanlığı düşünmekten geceleri gözlerine uyku girmeyen hayırsever şirket yöneticileri, şu anda kendileri için bir uyku hapı geliştirtiyorlar.

Pazarlama:

Pazarlamanın ilaç satışlarındaki önemi büyük ve bu önem giderek artıyor. Adı sanı duyulmamış ilaçlar kullanıcılarda güvensizlik yaratırken, adını sanını duyurma konusunda her zaman yüzlerce adım önde olan dev şirketler bu güvensizlik ortamının kaymağını afiyetle yiyorlar. Pfizer, piyasaya çıkardığı Viagra’nın tanıtımını bazı ülkelerde doğrudan tüketiciye yaparken, bunun yasak olduğu ülkelerde tanıtım için medyadan istifade etti. Viagra daha piyasaya çıkmadan önemli bir gündem maddesi haline geldi; hakkında sayfalarca yazı yazıldı, dakikalar süren televizyon yayınları yapıldı. Önemli değerlerimizden biri olan kuvvet macunuyla karşılaştırıldı; sonuçta karşısındaki koca karı ilacından daha “tıbbi” bulundu. Viagra kullanımı ölümlere yol açtı; fakat bu medyada Viagra’nın imajını zedelememesi için kısa haberlerle geçiştirildi; kısa süre içinde de unutuldu. Erkeklerin cinsel “başarısızlığının” tahammül edilemez olduğu görüşü ilacın satışlarını arttırmak için amansızca pompalandı. Cinsel yaşamları şirketin kârlarına göre yönlendirilen insanlar dertleriyle uğraşa dursunlar, tüm tanıtım kampanyaları ve medya yardımları sonucunda Pfizer’ın Viagra’sı dünyada en hızlı satılan ilaç olma ünvanını elde etti.
Pfizer, şu anda Viagra gibi tüm dünya pazarlarını belirleyebilecek markalar yaratmak için uğraşıyor. İlaç tanıtımının doğrudan tüketiciye yapılmasının yasak olduğu ülkelerde bu markaların tanıtımını medya ve internet aracılığıyla gerçekleştiriyor.

Pfizer ve AIDS:

Pfizer ABD Ulusal AIDS Fonu’na 1989’dan beri büyük bağışlar yaptığını gururla söylemektedir. Yönetim Kurulu Başkanı McKinnell’e göre, “tüm bunlara rağmen HIV/AIDS krizi üzücü boyutlara ulaşmıştır; özellikle de hastalara hizmet etmeye söz vermiş olanlar için.”

Pfizer fluconazole (Diflucan) denen bir AIDS ilacı üretiyor. Bu ilaç Cryptococcal menenjit adında, çok acı veren bir beyin enfeksiyonunu tedavi ediyor. Tedavi olmazsa, enfeksiyon AIDS’li insanları 2 ay içinde öldürüyor. Dünya üzerinde HIV pozitif olan 34 milyon insanın yaklaşık %10'u yani 3,4 milyon insan bu beyin enfeksiyonuna yakalanıyor. Pfizer’ın fluconazole ilacı, her yıl satışlarıyla 1 milyar dolardan fazla gelir sağlıyor. Dünyanın her yerinde AIDS’li fakir insanlar bu ilaç olmadan acı çekiyor ve ölüyorlar; çünkü Pfizer’ın yüksek fiyatları, ilaca ihtiyacı olan sayısız insanın ilaca ulaşmasını engelliyor. 4,5 milyon insanın HIV pozitif olduğu Güney Afrika’da hiç kimse Pfizer’ın ölümcül fiyatlarını karşılayamıyor. Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki AIDS aktivistleri, Pfizer’ın ilaç fiyatlarını düşürmesini ya da ilacın markasız üretimine izin vermesini talep ediyorlar. Pfizer, yabancı firmaların ilacı daha ucuza üretme ve satma çabalarına karşı çıkıyor. Pfizer’ın patenti, Güney Afrika’da devletin bile hap başına 4,15 dolar ödemesi anlamına gelirken, Pfizer’ın fluconazole üzerinde patent sahibi olmadığı Tayland’da ilaç, hap başına sadece 0,29 dolar! Pfizer’ın özel haklara sahip olduğu başka bir ülke olan Kenya’da ise ilacın fiyatı 18 dolar, ki bu fiyat Amerika’dakinden bile fazla. Pfizer, daha ucuz, markasız fluconazolenin erişimini engellerken, çok sayıda AIDS’li insan önlenebilir ölümler yüzünden hayatını kaybediyor.

Birleşmiş Milletler bile buna karşı çıkarken, Pfizer, sıkı patent kurallarının yeni buluşları tetiklemek için gerekli olduğunda ısrar ediyor. “Patentin korunması ilaç buluşlarını mümkün ve kârlı hale getiriyor. Milyarlarca doların ve onlarca yılın yeni bir tedaviye yatırılmasını sağlayan özendirici bir ödül bu. Patent korumasını kaldırırsanız, temel araştırmanın özendirici ödülünü de ortadan kaldırmış olursunuz. Araştırma-temelli ilaç şirketleri markasız ilaç üreticileri haline gelirlerse, yeni ilaçların keşfi tamamen yavaşlayacaktır.” Patent yasaları bu konuşmada da belirtildiği gibi sadece Pfizer’ın ve benzeri ilaç devlerinin çıkarlarını gözetiyor. Bir ilacın patentinin olmaması, insanların o ilacı daha ucuza temin etmeleri hatta o ilacı kendileri üretmeleri olasılıklarının önünü açtığından, ilaç devlerinin çıkarlarına ters düşüyor(1) .

Durban’daki AIDS2000 Konferansı’ndan hemen önce, Pfizer, şirketin AIDS’li insanlara ücretsiz fluconazole (Diflucan) bağışı yapacağını duyurdu. Fakat bu bağış şirketin kârlarını korumak için düzenlenmiş bir sahtekarlıktan başka bir şey değildi. Pfizer bağışını iki buçuk yıllık bir süreyle sınırlamakta ısrar etti - fluconazole patentlerinin ya da özel satış lisanslarının sona ereceği süre. Pfizer, Güney Afrika dışında hiçbir ülkeye yardım teklifinde bulunmayı kabul etmedi. Son olarak, Pfizer ilaç fiyatlarını tüm diğer kullanımlar için, kapsul başına 4 dolardan aşağıya çekmeye yanaşmadı. Pfizer’ın tutumları, çok sayıda insanın, Pfizer’ın ilaç fiyatlarını karşılayamadığı için acı çekmesine ve ölmesine yol açtı.

Pfizer ve Pfizer Vakfı,

Afrika’daki ilk büyük ölçekli HIV/AIDS tıbbi eğitim merkezinin inşasını ve kaynak fonunu sağladı. Yaptıklarına ses çıkarılmasını engellemek için bir vicdan maskesi takan Pfizer vicdansız uygulamalarından (örneğin ilaçlara aşırı fiyatlar koyma, sıkı patent yasalarını dayatma) tabii ki vazgeçmedi ve geniş ölçekli sefaletin birinci dereceden sorumlusu oldu.

Daha yakın bir zamanda, Pfizer Diflucan’ı AIDS’in yaygın olduğu elli fakir ülkede HIV/AIDS hastalarına ücretsiz vereceğini duyurdu. Duyuru, Pfizer’ı uygulamaları nedeniyle sıkıştıran Birleşmiş Milletler’in Haziran 2001’deki özel oturumundan sadece birkaç hafta önce yapıldı. Pfizer gibi ilaç şirketleri ilaçlara aşırı fiyatlar koydukları ve sıkı patent yasalarını dayattıkları sürece, bağışların hiçbir anlamı yok. Pfizer’ın şirketin bağış programlarını “daha az gelişmiş ülkelerde hastalar ilaç fiyatlarını karşılayamadıları” için desteklediğini belirtmesi tamamen bir aldatmaca. Bu skandal duruma yol açan zaten Pfizer gibi ilaç şirketlerinin uygulamaları.

Pfizer çocuklar üzerinde ilaç denedi!

İngiliz The Guardian gazetesi, Pfizer’ın Nijerya’daki bir klinik davasında, büyük bir menenjit salgını sırasında çocuklar üzerinde izinsiz deneyler yapmakla suçlandığını duyurdu. Pfizer tarafından işe alınan Nijeryalı bir doktor, hastanenin etik komitesinin onay mektubunun büyük olasılıkla deney gerçekleştirildikten bir sene sonra yazıldığını söyledi. Hastane müdürü Sadiq S. Wali, Washington Post’la yaptığı görüşmede bunu doğruladı. Belgenin tamamen sahte olduğunu, Pfizer’ın deneyleri esnasında hastanede bir etik komitesi olmadığını söyledi. Ortaya çıkan şeyler Pfizer açısından çok can sıkıcıydı. Şirket mahkemeye ısrarla hala davranışlarında yardımsever bir yan bulunduğunu söylüyor. Pfizer sözcüsü Kate Robins, “Sınır Tanımayan Doktorlar (STD) , Nijerya’da bulunan tek ilacı kullanıyordu; ki bu ilaç yan etkileri yüzünden elli yıldır Batı’da kullanılmıyor. Pfizer ise sadece deneysel ilaçlarını değil, Batı’da kullanılan ‘altın standart’ ilacı da hastalara sundu” şeklinde bir açıklama yaptı. Altın standart ilaçlar deneydeki kontrol grubu üzerinde, diğer ilacın etkilerinin karşılaştırılmasında kullanıldığı için bunun yardımseverlikle de bir alakası yoktu. Kendisine Pfizer’ın, salgın 15 bin çocuğu öldürmüşken neden sadece 200 çocuğu tedavi ettiği sorulduğunda, şunları ekledi: “Kararlarımıza bilim hükmediyor.” (!) O deneylerde kullanılan ilaç Trovan, o zamandan bu zamana lisans aldı; ama çocuklar için değil! Pfizer, Trovan’ın antibiyotiklere bağışıklık kazanmış böceklerin öldürülmesini sağlayan bir ilaç olduğunu ilan etti. Fakat vaadi, güvenlik meselelerinin gölgesinde kaldı ve ABD ilacın çocuklar üzerinde kullanımını onaylamadı.

Batı’da kullanımına izin verilmeyen ilaçlar Pfizer başta olmak üzere ilaç devleri tarafından gelişmekte olan ülkelere yollanıyor. Şirketler, Batı’da bir ihtimal tüketicilerin sağlığını korumak için, ama büyük ihtimalle gelecekte ortaya çıkabilecek kötü imajdan ve yüksek maaliyetli davalardan korunmak için yasaklanmış ürünleri (örneğin böcek öldürücüler, genetik müdahaleye uğramış yiyecekler, ilaçlar) ziyan olmasınlar diye (!) Güney’e yolluyorlar. Bunun yanı sıra, çoktan satın alınmış kamu görevlilerinin, düzenleyicilerin ya da politikacıların tüm bunlara göz yummalarını garanti altına alıyorlar.

Acı çeken hayvanlar:

Pfizer ürünlerini hayvanların üzerinde deniyor. Fakat hayvan sağlığına çok önem veren bu şirket, tabii ki “evcil hayvanınızın en yakın dostu.” Pfizer, tüketicilerine “en yakın arkadaşınız (evcil hayvanınız) rahatsızlandığında ne yapmaları gerektiği” konusunda önerilerde bulunuyor. Örneğin kemik iltihabı belirtileri gördüğünüzde, veterinere gidip, kemik iltihabından muzdarip bir köpeğe yardım eden Rimadyl tedavisi istemek konusunda sizi cesaretlendiriyor. Rimadyl’in acıyı ortadan kaldırması ve “köpeğinize artan bir aktivite ve hareket özgürlüğü sağlayarak, yaşam kalitesini arttırması” bekleniyordu. Fakat birçok köpek sahibi, köpeklerinin yaşam standartlarının iyileşmek yerine hepten bozulduğunu gördü. Jean Townsend, 12 Ekim 1999’da kendi adına ve köpekleri Rimadyl aldıktan sonra acı çeken ya da ölen diğer köpek sahipleri adına bir dava açtı. Jean Townsend’in köpeğinin durumu Rimadyl aldıktan sonra hızla kötüye gitti ve sonunda köpeği uyutmak zorunda kaldılar. Başka köpeklerin de Rimadyl’in belirtilmemiş yan etkileri yüzünden acı çektiği ortaya çıktı.

Yardımsever Pfizer

Şirket 2000 yılında 300 milyon dolarlık ürün ve nakit bağışında bulundu. Dünyadaki en cömert şirketlerden biri olduğunu da üstüne basa basa söyledi. Bu bağışları basit bir halkla ilişkiler numarasından başka bir şey değildi. Doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne yol açtığı, acı çekmelerine göz yumduğu insanların, tahrip ettiği doğanın, yaptığı ve örtbas edemediği pisliklerin bedeli Pfizer’a göre bu kadardı.

Yani:

Pfizer ilaç endüstrisinin en zengin ve büyük temsilcisi olduğu için bize ilaç sektöründeki devlerin uygulamaları hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bu yazıda bahsi geçen örnekler, şirketin yaptıklarının su yüzüne çıkartılabilen kısmına dair örneklerdir. Adı ne olursa olsun Pfizer kadar büyük bir şirketin büyüklüğünü korumak ve kârına kâr katmak için bundan daha azını yapması beklenemez. Bu örnek olaylar, sağlığımızı düşündüğünü iddia eden Pfizer’in aslında kendi çıkarlarından başka bir şeyi düşünmediğinin, çıkarları için her türlü ahlaksızlığı yapmaktan kaçınmadığının kanıtıdır. Şu an Türkiye’nin gündeminde olan ilaç krizinin de baş mimarı da Pfizer ve ardılı olan çokuluslu ilaç şirketlerinin insanları hiçe sayan uygulamalarıdır. İlaçlar sağlık için değil, dev ilaç şirketlerinin kâr etmeleri için üretilmektedir. Bu yazıyı okuduktan sonra, hazır da bu kadar ilaçtan bahsetmişken midenizde hafif bir yanma, kasılma, ağrı baş göstermiş olabilir. Ortaya çıkan gerçekler göz ardı edilip her yapılan sessizce yutuldukça mide ağrınızın geçmesi mümkün değil. Çünkü bu ahlaksızlıkların hazmını sağlayabilecek bir ilaç yok!

Dipnot

1.Güney Afrika’ya ucuz ilaç girmesini engellemeye çalışan 39 şirketten bazıları: Bayer AG, Bristol-Myers Squibb, Eli Lilly Ltd, Glaxo Wellcome Ltd, Hoechst Ltd, Novartis Ltd, Novo Nordisk Ltd, Pharmacia & Upjohn Ltd, Rhone-Poulenc Ltd, Roche Ltd, Schering Ltd, Smithkline Beecham Ltd, Universal pharmaceutical, Zeneca Ltd, Merck & Co, Rhone-Poulenc Rorer SA, Warner-Lambert.

Şair Berzan
Kayıt Tarihi : 16.6.2008 14:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Oğul Gençay
    Oğul Gençay

    *
    Önemli Not :

    İşbu yazının kaynağı ''www.hayvanozgurlugu.com'' isimli sitenin forum sayfalarındadır.
    Söz konusu yazının altında yazarlarını ve kaynaklarını belirtmiş olmama rağmen ya sistem, ya da sayfa editörleri tarafından belirttiğim kaynaklar silinmiştir... / Suçlunun(!) hangisi olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok.../ Bu boktan durumun neden olduğundan ve de nereden kaynaklandığından da...
    Velhasıl-ı kelâm, durup dururken adımızı hırsıza çıkaracak olması ihtimalinden dahi korktuğum bu durumu ''Yetkili Şair'' olmadığım için düzeltme şansımın da olmamasından dolayı (maalesef) bu yorum kutusu altından yapıyorum...
    Yapıyorum; çünki yanlış anlaşılmalara mahal vermemesi adına bu uyarıyı yapmak durumundaydım... //

    İzanınıza...
    Dostlukla...


    Dip Not : Söz konusu yazılara ve tüm kaynaklara yukarıda verdiğim linkten ulaşılabilir.../



    B E R Z A N




    *

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Şair Berzan