Peynirden Bir Şehir Yaptım Farelere

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Peynirden Bir Şehir Yaptım Farelere

Bundan böyle iyilik etmicem insanlara
Türküde söylemicem çiçeklere
Güvercinlere küstüm
Et vermicem kedilere

Hiç sevmedim besteyi
Tavşan dişli emineyi
Arap kadriyeyide sevmedim hiç
RE ‘ leri söylemeyen meleği

Hiç sevmedim emeli
Japon tipli haceri
Elma yanaklı çiğdemi
Mızıkçılık yapan özlemi

Bundan böyle iyilik etmicem insanlara
Kanatlarını kıracağım şu ukala kelebeğin
Ve ağzına biber süreceğim
Şu vıraklayan kurbağanın

Hiç sevmedim elifi
Çıt kırıldım ayferi
Sümüklü ferideyide sevmedim hiç
Ve şu asık suratlı müjdeyi

Bundan böyle iyilik etmicem insanlara
Bir Pazar yeri kuracağım bitlere,pirelere
PEYNİRDEN BİR ŞEHİR YAPTIM FARELERE
Kasap dükkanları açacağım kedilere, köpeklere
Apartman yaptırıp bütün gorillere
Aynı apartmanda misafir edip filleri
Uçaklara bindireceğim geyikleri
Asfalttan bir yol yaptırıp zürafalara
Maymunlara ayıracağım üstgeçitleri
Modern metrolara köstebekleri yerleştirip
Boğaz köprüsü yaptıracağım, tavuklara
Galata kulesini horozlara verip
Mercedeslere bindireceğim tüm ördekleri
Bundan böyle yılanlar binecek vapurlara
Banliyölere ayılar
Sınıfta kalsın artık bütün çocuklar
Adını söylemeyi unutsun karanlıkta uyuyan bir baykuş
Kuduz aşısı yapılsın çakallara
Çöplüklerden bir yer açtım kara sineklere
Aç kalmasın artık
PEYNİRDEN BİR ŞEHİR YAPTIM FARELERE
Yüzümü işgal etmesin diye asık suratlı kızlar
Tüm dünyayı da onlara bıraktım artık ben
Ve ben çıkmaya hazırım muhteşem yolculuğa

Ey suratsız insanlar!
Güneşi ayı yıldızları da size bıraktım
Mavi bir gül taktım saçlarıma
Kimsenin olmadığı bir diyara gidiyorum
Eşsiz ve de dostsuz gidiyorum
Biletsiz ve de pasaportsuz gidiyorum
İnsanın insana dost olmadığı her diyarda
Saklasın başını etek altında hıyarlar
Domatesler daha da kızarsın utancından
Farkınız mı kaldı kapkara patlıcandan
Fasulyeden, pirinçten, mercimekten

Ben ki düştüm karanlığa
Eylül dolusu takvimlerden
İşte bu yüzden hiç sevmedim insanları
Çocukları sevmedim
Öğretilmemiş gayesi yaşamanın
Bir karganın peşinden koşturulan
Amaçların,
Körlere bir hayat çizerken,
Fotel şapkalı uşaklar
Güneşli günler yasak edilirken bize
Bırak saçlarını dağıtsın
Küçük bir kız salıngaçlara
Biz bedir akşamlarına yolcuyuz sevdiğim
Dağ aralarında dinlensin
Muzdarip yolculuğu sevgililerin
Taşımazsa taşımasın yükümüzü gün
Ey rüzgar uğulda kulaklarına sağırların
Tenimin rengine tekrar siyahlar düşmeden
Her mevsimi dağlarda erit ey firari aşkım
Şifresi bozulsun oyuncak bebeklerin
Güneşe merhaba desin saçlarına ay ışığı ören bir genç kız
Ve hubeybi aşklara
Yasak çizmeden güz çizmeleri
Sağır kaldırımlar çatırdamalı
Ayak seslerimizle,
Sadece hırsızların yeri olmamalı karakollar
Bir dişimiz kırılmalı
Yahut burnu kanamalı birimizin
Sürgüne gitmeli bir memur
En ücra köşesine yurdumun
Dört duvar arasında karnı yarılmalı düşlerin
Ve darağaçları kurulmalı bizim için
Elini kırmalı marangoz
Çivi çakarken tahtasına tabutumuzun
Yumruklar sıkılmalı
Oyun oynamayı bırakmalı parklarda çocuklar
Leş kargaları ürkmeli
Sesimizin madeninden
Sıcacık kanım ıslatmalı her sayfasını neşriyatların
Güneşi fotoğraflamalı namlular her kuytu karanlığa

Çekilsin yolumdan mercimek başlı insanlar
Ben yıldızların saçlarını örmeye gidiyorum
Aynaları kırdım, çıktım ağır esneyen ölülerden
Sehpaların ilk durağı HUBEYB’E gidiyorum.

Parke taşlarından sıyrılsın artık akıl
Emrolunduğun gibi yaşa ey Müslüman
Artık avutmuyor bizi Sakarya türkülerini dinlemek
Dedemin kahramanlık türküleride avutmuyor bizi
Alfabelerde beni bulamıyor
Kara önlükler giydirilen bir çocuk
Rüyaları üşütüyor İtalyan yakalı bir zat
İsviçre’den sipariş edilen,
Elbiselerde ben yokum
Avrupa’nın zaferi
Podyumlarda gerdan kıran bir Türk güzeli
Atımızın nalını öpen krallar
Şimdi utansın
Bizde de krallar çıktı öp demeden
Ayak öpen
Ah ey firari aşkım,
Ne günlere kaldık
Karanfillerin kokusu da değişti
Görücüye çıkarılmaktan her gün
Fesleğen açmaz oldu belki dağlarda
İnlerine döndü ayılar
Yaşasın ortalık yerde yok
En azından gün ışığında yarasalar
Hutbelerden güneş düşmeyeli yıllar oldu
Tavus kuşu, sincap bir ev tuttu
Üsküdar’da kiralık
Birileri sofrasında fazladan olsun diye bir şeyler
Bilmediği şeyleri pazarladı
Sahi hangi pazardı bellisiz oldu
İşte bu yüzden hiç sevmedim insanları
Ne kadarda deve kuşları
Ah bir bilebilseniz.
9 mart kirazlı-İstanbul
pencerenin önündeyim
dışarıda kar yağıyor
kar topu oynuyor çocuklar
Vesselam böyle işte

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 3.5.2006 21:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    Baya uzun, benim yol şiirleri gibi.. Ama güzeldi. Taşlamalar, kovalamacalar, semboller harikaydı.. Konu ise çok güzel..

    Evet, geçmişin güzel anları artık avutmamalı inandık diyenleri.. İnanıyorlarsa inançları ile eylemlerini birleştirmeleri gerekir..

    Tebrikler..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Lütfi Kireçci