Sen teşrif etmeden, her taraf koyu karanlık
Dalalete sapmış ve çok azmıştı insanlık
Şems gibi tulu ettin, her yer oldu aydınlık
Kışı yemyeşil bahar eyledin Peygamberim
Yerler kupkuru idi, esen rüzgâr zehirli
Gözler hasetle dolmuş, insanlar çok kibirli
Kalpler tefessüh etmiş, ruhlar büsbütün kirli
Kömürleri elmasa çevirdin Peygamberim
Sensin yaratılan en kâmil, en üstün mahlûk
Senin nefesin ile insanlık aldı soluk
Her tarafta her gün, kan akardı oluk oluk
Tüm vahşi adetleri yok ettin Peygamberim
Çok azimdir Allah’ın sana verdiği değer
Ey Resul-i Kibriya! Sen olmasaydın eğer
Ne melek ne cin ne de insan olmazmış meğer
Tüm âlemlere çekirdek oldun Peygamberim
İnsanlar zalim, gaddar, cahil, inat çok vahşi
O cehalet devrinin yoktur, benzeri, eşi
Sensin kâinatın sönmez manevi güneşi
Sonsuz nuru her yere götürdün Peygamberim
Müjdelemişti seni birçok Kâhin ve Rahip
Sana daima kol, kanat germişti Ebu Talip
Her zaman küfre, şirke ve zulme geldin galip
Huzuru, adaleti getirdin Peygamberim
Rabbin hazırlıyordu seni, ulvi davaya
Çoğu zaman giderdin nurlu Gar-ı Hira’ya
Hep tefekküre dalar, sığınırdın Mevla’ya
Tek başına orada kalırdın Peygamberim
Ümmi idin Hak idi senin mürebbin, hocan
Sen gelmeden âlemi sardı, büyük heyecan
Yoluna feda edildi evlat, servet ve can
Kalpleri bir bir teshir eyledin Peygamberim
Görenleri cezbetti, o nurani timsalin
Hiçbir güzel haslette yoktur tek bir emsalin
İstikamet üzredir, her fiilin, her halin
Rabbine en mükemmel bir kuldun
Peygamberim
Varlıkların en üstünü ve en ekmelisin
Kur’an-ı Kerim’in mücessem timsalisin
Yüce Hakk’ı hakkıyla tanıyan, seven sensin
Çok engin marifetin, şefkatin peygamberim
Tebliğ ettiğin İslam, en kâmil, en son dindi
Ezeli, ebedi ve son kitap sana indi
Sava nehri kurudu, bin yıllık ateş söndü
Her tarafı kapladı rahmetin Peygamberim
İnsanlık aradığı huzuru sende buldu
Mazlumun yaşı dindi, yetimin yüzü güldü
Kat kat buzlar eridi, yemyeşil bahar geldi
Kupkuru toprakları yeşerttin Peygamberim
Sanki Bedr-i Münir’dir, senin mübarek yüzün
Hazret-i Yusuf’ta da yoktur sendeki hüsün
Miraç’ta nice gaybi sırları gördü gözün
Mukaddes âlemleri seyrettin Peygamberim
Kalplerin mahbubusun, başlarımızın tacı
Sensin müzmin dertlerin en tesirli ilacı
Hep kolladın yetimi, kimsesizi, muhtacı
Güzel hasletleri sen öğrettin Peygamberim
Düşmanların pek çoktu, lakin rahat uyurdun
‘Benim Rabbim koruyor beni‘ diye buyurdun
Hakk’ın emirlerini dört bir yana duyurdun
Mekke’yi kan dökmeden fethettin Peygamberim
Tüm dünyaya üstat oldu yıldız sahabeler
Sayende hayat buldu yıkılmış viraneler
Nurlu, şifalı, tatlı ve emsalsiz meyveler
Çok kısa bir zamanda bitirdin Peygamberim
Müslümanlar etrafında oldu hep pervane
Huzurla, saadetle doldu her belde, hane
Mihrabın Mekke oldu, minberin de Medine
Bütün yeryüzü senin mescidin peygamberim
Çok düşkünsün, harissin titrersin ümmetine
Günahkârız, aciziz, muhtacız himmetine
Şefkati sonsuz Rabbim affetsin hürmetine
Senin en büyük derdin ümmetin Peygamberim
Kutlu tebliğin devam etti yirmi üç sene
Tüm insanlığı davet ettin mukaddes dine
Meyve verdi kalplere ektiğin her bir dane
İslam’ı herkese tebliğ ettin Peygamberim
Altmış üç yaşında göç ettin sonsuz âleme
Bütün ashabını gark ettin derin mateme
Mazluma kucak açtın, kefil oldun yetime
İsteyenlere hiç yok demedin peygamberim
Tanırdı seni, âşık idi sana her mevcut
Her zaman sana gölge eder idi bir bulut
Bu çok günahkâr, zelil Yüksel’in elinden tut
Bizlerden esirgeme himmetin Peygamberim
Yüksel Uca
Kayıt Tarihi : 10.6.2014 19:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!