O,dünyada ağız dolusu bir lokma yemedi,
Dünyaya gözünün ucuyla bile bakmadı.
Dünya ehlinin en zayıfıydı bedence;
Karnı en açıydı yemek bakımından.
Dünya ona arzedildi,
O kabûl etmedi bile.
Allah"ın buğzettiği şeyi bildi, ona buğzetti;
Horladığı şeyi bildi, horladı;
Küçük gördüğü şeyi küçük gördü, küçülttü.
Bizde hiç bir ayıp olmasa da yalnız
Allah"ın Rasûlünün buğzettiğini sevsek,
Allah"ın ve Râsûlünün küçülttüğünü büyültsek,
Allah"a karşı durmak,
Allah"ın emrinden çıkmak için bu yeter bize.
Yeryüzünde yemek yerdi; kul gibi otururdu;
Ayakka-bısını kendi tâmir ederdi;
Elbisesini kendi yamardı;
Eğersiz merkebe binerdi;
Biri daha varsa ardına bindirirdi.
Evinin kapısına, üstünde resimler bulunan bir perde asılmıştı; Zevcelerinden birine, şunu kaldır buyurmuştu;
Baktıkça dünya ziynetlerini hatırlıyorum.
Dünyayı gönlünden çıkarmıştı;
Onu anmayı hatırından geçirmezdi;
Ziynetini gönlünden yitirmişti;
Dünyayı o kadar gözden çıkarmıştı ki
Ne gönül bağlayacağı güzel bir elbisesi vardı,
Ne üstünde oturacağı beğenilecek bir yaygısı.
Dünyayı gönlünden sürüp atmış,
Gözünden yitirip gitmişti.
Bir şeyi sevmeyen kişi böyledir;
Ne onu görmek ister, ne adının anılmasını diler.
Allah"ın salâtı ona ve soyuna olsun,
Allah katında bu kadar yüce mertebesi varken,
Dünya ve dünyadakiler, onun yüzü suyu hürmetine yaratılmışken; Rasûlullah, dostlarıyla beraber dünyada aç yaşardı;
Bu da dünyanın kötülüklerine, ayıplarına delâlet eder sence.
Bakıp görenin, aklıyla düşünmesi, can gözüyle görmesi gerek: Allah Muhammede (s.a.a) bu çekinmeyi vermekle
Kadrini mi yüceltti, yoksa onu alçalttı mı? Alçalttı diyen,
Andolsun ulular ulusu Allah"a; iftira eder, yalan söyler.
Kadrini yüceltti denirse bilinmesi gerektir ki dünyayı
Onun için yayıp döşediği halde Ona ve Ona en yakın olanlara, Dünyayı hor hakir göstermiştir.
Peygamberin yolunu tutan kişinin de Onun izini izlemesi,
Kıyâmete bir delil, cennete müjdeci,
Azaptan korkutucu olarak gönderdi;
Oysa dünyadan karnı boş olarak çıkıp gitti;
Ahirete ayıplardan, suçlardan esen olarak vardı;
Bir taşı bir taş üstüne koymadan yolunu tuttu,
Rabbinin dâvetine icâbet etti.
Allah bize ne büyük bir lütufta bulunmuştur ki
Onu bize muktedâ olarak gönder-miştir;
Onun izini izlemekteyiz; yolunda gitmekteyiz.
Andolsun Allaha ki yünden dokunmuş elbisemi kendim yamadım; Yamattığım kişiden utandım artık;
Çünkü bana bu kadar yamadan sonra hâlâ mı giyeceksin, Atmayacak mısın artık bunu dedi.
Ben de, uzaklaş benden dedim ona;
Sabah olup gün ışıyınca halk, gece yol alanları över.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta