Peygamber Şiiri - Önder Gül

Önder Gül
15

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Peygamber

EFENDİM
Ey Âlemlerin Efendisi, salât-ü selam olsun yüzlerce binlerce, tüm dünya mazlumlarının ahu adetlerince, selam olsun.
Efendim, siz gelmezden evvel ufuklar kap karanlıktı, süflî arzular ulvi duyguları esareti altına almış, belden aşağıya kilitlenmiş akıllar insanı şehvet çukuruna sürüklemiş, insanlık güneşleri dürülmüş, ayın önüne azap bulutları serilmiş, yıldızlar kararıp dökülmüş, sanki dünyaya kâbus çökmüştü. Herkes bu kâbus dolu dünyada kendi yolunu bulmak için ateşini kendi yakıyor ve tıpkı pervaneler gibi o ateşin içine koşuyorlardı.
Efendim, yine tüm bunlar sizi, çocuğunu kaybeden anne gibi, Hacer validemizin İsmail’e su aradığı gibi koşturup sizi arıyorlardı. Sizleri herkes bekliyor ve arıyordu ama bazıları sizleri efendim daha çok bekliyorlardı.
Siz gelmeseydiniz Efendim, hür doğmasına rağmen ve yine hür doğan diğer insanlarca köleleştirilen insanlar nasıl özgürlüklerine kavuşup aynı safları paylaşacaklardı.
Siz gelmeseydiniz Efendim, pazarda gelip geçici dünya metaı olarak satılan, doğurduğu çocuğa annelik vazifesi verilmeyen ve çoğu zaman gözleri önünde çocuğu diri olarak toprağa gömülen, birlikte yaşam için değil de sadece hayvani güdüleri tatmin için birlikte olunan kadınlara, nasıl evlilikle erkelere eş olmayı öğretecek, çocuğun doğumunu tüm mutluluğu ile müjdeleyecek ve onu çocuğunu iyi yetiştirmesi karşılığı cennete koyacak ve cenneti onun ayakları altına serecek ve eşlerin birbirlerine vazifelerini öğretecekti.
Siz gelmeseydiniz Efendim, zalimlerin zulmü altında inleyen mazlumların hakkını savunacak “Hılfulfudul” u kuracak ve haklarını almak için haykıracaktı. Siz gelmeseydiniz Efendim, Bilal’i kim tanıyacak, Suheyb’e, Selman’a kim itibar edecekti. Siyahî olan Usame, içlerinde Ebu Bekir’in de bulunduğu bir İslam ordusuna nasıl komutan olacaktı.
Siz gelmeseydiniz Efendim, Hz. İbrahim’in kutlu elleriyle inşa edilmiş olan Kâbe amacından saptırılmış, işlevini yitirmiş, ticarî meta haline getirilmiş olarak kalacaktı. Siz, temizlenmek için putlardan, fal oklarından, anlamsız merasimlerden nasıl o kuruluş amacına hizmet edecekti. Aslında o duvarlarda asılı cisimler dile gelebilseler yine Siz’in gelip kendilerini buradan çıkarmalarını talep edeceklerdi.
Siz gelmeseydiniz Efendim, gençliğinde yük taşımış ve şimdi yaşlandığı için ölüme terkedilmiş develer, merkepler nasıl hayatta kalırlardı. Hep taşlanmaya mahkûm olarak yaralar içerisinde dünyaya veda ederlerdi.
Siz gelmeseydiniz Efendim, din adına ne kafalar kesilir, nice ümitvar insanlar umutsuzluk batağına atılırdı. Dinden gafil insanlar kendi heva ve hevesleri doğrultusunda uydurdukları dini Allah adına İnsanlara enjekte etmekten geri durmazlardı.
Siz gelmeseydiniz Efendim, biz bizi yaratanı nasıl tanır ve O’na kulluğu nasıl yapardık. Bilmediğimiz için kulluk yapıyoruz diye O’na şirk koşardık. Allah’ın Rahmetini, Mağfiretini, Lütuf ve İnayetini nasıl kavrardık.
Siz gelmeseydiniz Efendim, biz günahlarımızın içerisinde ümidimizi de kaybedip yeise düşer ve her iki yaşamımızı kendimize zehir ederdik.
Siz gidince Efendim, modernist dünyada insanlar yine insanlığını kaybetti, saygınlığını kaybetti, özerklik adına özgürlüğünü kaybetti. Siz, Hakk’a kullukla, kullara kulluktan özgürlüğü getirmiştiniz. Sizin getirdiğiniz mesajı unutan insanlık, Hakkın güdümünden kurtulmaya bedel olarak kimlerin ve hatta nelerin güdümünde olduklarını kendileri bile bilemez hale düştüler.
Siz gidince Efendim, bu insanlar yine ne hallere düştüler bir bilseniz. Ayaklara kapandılar. Kadın, şan, şöhret, makam ve paraya tapmaya başladılar. Korku ve beklentileri onları cahiliye döneminden daha aşağı itti ve şimdi bunlar gönüllü köle oluverdiler.
Efendim, biz sizi Taif’liler gibi taşlasak ta, siz yine onlara ettiğiniz dua gibi dua ederek “Rabbin bunlar bilselerdi yapmazlardı...” diyeceksiniz. Bizlerin arasına yine Veda tepesinden Yesrib’e doğduğun gibi doğ. Gündüz sönmeyen güneşimiz, gece karanlığımızda batıp kaybolmayan kamerimiz ol. Üzerimize gök kuşağının bütün renkleri gibi rengini indir ki; orada herkes kendisini bulsun. İnsan olmamız hasebiyle özümüze Âlemlerin Rabbi tarafından yerleştirilmiş olan insanlığı tekrar diriltmek için gönlümüze misafir ol. Şuurlu bir kul ve bir naip (halife) olarak ne ye yapmamız gerektiğini yine bize Suffa’ daki o nadide insanlara anlattığınız gibi tekrar anlatın.
Selam sana ey Muktedayı Ekmel, Ne olur bekletme artık, ufkumuza yeniden bir güneş gibi doğ.

Önder Gül
Kayıt Tarihi : 29.4.2008 22:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Şehri Karakaya
    Şehri Karakaya

    Selam sana ey Muktedayı Ekmel, Ne olur bekletme artık, ufkumuza yeniden bir güneş gibi doğ.Taşlayanlara Allah hidayet nasip etsin.Gerçeği idrak edebilseler yaparlar mı hiç.Muhabbetin daim olsun Kardeşim...Tam P.

    Cevap Yaz
  • Yusuf Aygun
    Yusuf Aygun

    Üsveyi hasene olan efendimize yakışır bir betimleme

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Önder Gül