Kahraman şövalyeler yarattık kendimize
Birbirine değen sıcak dost eller düşledik
Yüreğimizi ısıtan bir gülüşü özledik
Sonra;
Kara yeller kopardı sığınağımızdan
Düş kulemizin penceresinden düşerken
Farkındayım, çırpınışlarım boşuna
Asılı kaldım ne zamandır
Sensizliğin boşluğunda,
Öyle bir zaptoluş ki bu sana
Kafesimin kapıları açık
Gidemiyorum başkalarına...
Tam yakaladım sanmışken
Cilveli şey kaçıverdi elimden,
Uyku! ! !
Güzelim uyku hadi dön
Bekletme yeniden...
Sen gidince evden
Cinayet delilleri gibi
Taş bağlayıp denize attıklarımız
Çözülüp iplerinden
Su yüzüne çıktılar birer birer...
Kapatmak için yaşananları
Kaçışlarımız başladı
Gecenin güne uyandığı saatlerde
Yine darmadağın yatmışım
Fırsatçı eylül ayazı
Dolanmış bedenime...
Ürpetti;
Koynumdaki sensizlik gibi...
Aklım görmüş yüreğim reddetmişti
Anlayışlı hallerin ardındaki sahiplenmeyi.
Nasıl olduğunu anlamadan
Yarış atı olup, koşuldum kulvarlarına,
Sınırsızlığı kokladığım
Özgür kırlardan geldiğimden
Son günlerde yorgun, yılgın ve huzursuzum
Hep hiçbir yere gitmeyen yollarda yürüdüm
Hani öyle pırıltılı başlangıçları da yoktu ki
Kandırıldım diyeyim
Hepsi dikenli hepsi taşlı
Hem de yokuştular...
Oyun odasının oyuncaklarından biriyim ben;
Çocukları sevindirmek isteyen,
Onlar uyurken kollarında karanlığı bekleyen
Bir oyuncak ayıyım ben.
Aşkı şefkati özlerken,
Sevgilisi kurşun askerin dönüşünü bekleyen
Sabahın alacası vurdu pencereme,
Işıklarında kendimi seyrettiğim sokak
Birazdan güne uyanacak,
Tam sırası, mühürledim dudaklarımı
Çığlıklarımı kimse duymayacak,
Fırıncı bilmeyecek
Hani çocukken
Kurarsın ya bir oyun
Çerden çöpten
Hani yollar evler yaparsın
Kumdan kiremitten
Hani bir yaşam kurarsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!