Pervari’de öğretmen olmak,
Her gün hayata doğmaktır.
Gaz lambasına fitil,
Bahçelere çitil,
Kuruyan çeşmelere su olmaktır.
Güneşten önce doğmaktır,
Çiğ düşmüş yaprakların üstüne,
Umutları ışıtmaktır.
Bulutlardan çok yağmur,
Ağaçlardan çok meyve,
Ekin olmaktır bire bin veren,
Katık etmektir yavan ekmeğe,
Karasuyu Murat’a
Fırat’ı Dicle’ye sarmaktır.
Fışkırmış ışkın deli gönül,
Çiçeklenmiş baharla,
Rayihalı dumanlar yükselir,
Hazno’nun buğulu gözlerinden,
Süt aşımı,göz yaşımı
Ne kaynar?
Kınası gibi kızarmış teni
Gamzesi derin,gölgesi serin olur,
Lalenin; Yanakları alevlenir,
Bakınca goncasına …
Keklikleri kaçırmış eşkıya
Küfreder,diş sıkarken yumrukları,
Yüreği yaralı..
Aslında;
Koyun kadar uysaldır Hasso dayı,
Doğrusuna keçi kadar inatçı,
Meşe kadar sağlam,
Mavzeri hazır tutar,
Fidanlar devrilmiş Botan suyuna,
Eşkıya kaç can almış aşiretten,.
Herekol dağları sisli dumanlı,
Doruklarda kurtlanmış kar saklar,
Uzaktan ulur çakallar,
Ne Hasso dayının namı,
Nede Hazno’nun aşının tadı kalmış,
Eşkıya rüzgarları esmiş,
Yaylada kıl çadırlar sessiz,
Kuzular kimsesiz kalmış.
Pervari de öğretmen olmak,
Her gün diri doğmaktır,
Parmaklara kalem,
Minareye alem,
Yaralara merhem olmaktır.
Kayıt Tarihi : 3.10.2008 10:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!