seninle bütün olduğumuz günler andığım
aynı anda aynı adımı atıp
aynı lafı söyleyip
aynı anda seviştiğimiz günler...
o el kadar yatak
nasıl da sabretti öyle
bizim arsız kayboluşlarımıza
ve biz nasıl sabrettik merak ediyorum
yeri göğü yutan bir kasırga gibi ilerleyen
bir tutkuya, bu korkuya...
nasıl dayandık,
mesela ben neden kesmedim bileklerimi
ya da ne bileyim
sen neden damardan vurmaya başlamadın
hayallerini bedenine
madem ben mutlu edemedim seni
neden çantanı alıp defolup gitmedin
neden gideceğini bile bile
elini uzatmaya devam ettin
ve sonunda ben elini tutmaya karar verdiğimde
nasıl öyle ikiyüzlü
nasıl öyle sadece
defolup gittin
biz ki
ayinler, ritüeller, ilahiler, mumlar ve
acılar eşliğinde kutsamıştık aşkımızı
yürü şimdi yolunu haylaz çocuk
adımların adımlarını kovalarken
bilirim ki sen bilmezsin
hep ama hep
bu kara kızı kovaladığını
beni unutama diye ah etti yüreğim
ama unut beni gitsin
çünkü unutamadıkça sen
ışığa çarpan pervane gibi hep
bana döneceksin...
Kayıt Tarihi : 24.9.2009 19:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!