Peronda Hüznüm Kalır

Mustafa Kocabıyık
11

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Peronda Hüznüm Kalır

Ana baba günü istasyonlar
peronlar mahşeri kalabalık
o yana bu yana bi sürü koşuşturan
karmakarışık...

Haydarpaşa, Maltepe'den
Rahmanlar'dan, Pendik'ten
her gün geçen şu tren,
insan değil telaş
kar yağmış dağ ardından umut
nice binbir kahır taşır
hem sıladan
hem gurbetten.
Süzülür de dert gelir
binlerce sırma beden
esmer yorgun can taşır

Titreşir ıslığında tanımsız
çocuksu içli hüzün
düş gider sürer özlem
sel gider kumlar kalır
ayıltır birden yapış yapış
ter kokusu sımsıcak:
'çaka tiki-çak tiki
çaka tiki-çak
çak tiki-çak'...

Kışkırtır yeşil yeşil
keskin yosun kokusu
alır da aklı baştan çıkarır
pencereden dolar kopkoyu
çarşaf gibi zümrüt deniz
gönül çeler sere serpe,
perona yanaşır durur tren
getirir garson tavşan kanı demli çayı
istasyonun kahvesindeyiz...

Çarpar birden gönül gözüne
......'kalbimdeki ince sızı
canım benim gülüm benim'......
çığırır da satar yoksunluğunu biteviye
hat boyu dolanıp durur
yürek sızısı mahzun bir bücür.
Sıcak, taze, ince sesine
küçümencik o boyuna
gören duyan gülüşür.
Boynunda ciklet selpak kutusu
sımsıkı sarılmıştır
sokulur ürkek ürkek
tersler kimi, kimi alır.
Burulur ezim ezim sıkışır göğsüm
bücür de denemez ona
ki boylar poslar utanır.

Kara kışta çocukluklar
çocukçalık gelecek bahara belki
boşa sallanır tahtarevalli
boşuna bekler salıncak
atlıkarınca, park:
'çak tiki-çak tiki-çaka tiki çak
çak tiki-çak tiki-çaka tiki çak
çaka tiki çak'...

Buğulu çalar isli düdük
ağır ağır kalkar yine tren
dilim dilim dilimlenir yürek.
Dargıca mıdır küçük adam
kırgın küskünce midir ki
biraz bana, biraz sana
biraz kara trene?
Olsun varsın o şimdi
biner bir başka trene gene.

Islak ıslak hüzünlü göz
peronda parça parça gönül
gönül gözden de ıslak:
'çaka tiki-çaka tiki-çaka tiki çak
çaka tiki-çak tiki-çaka tiki çak
çak tiki-çak tiki-çaka tiki çak'...

(16.10- Maltepe 27.Ağustos.1986)

Mustafa Kocabıyık
Kayıt Tarihi : 19.3.2008 22:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yerel basında muhabirlik yaptığım bir yaz günü, işimi bitirince kuruma gitmeden önce bir çay içip terimi soğutmak ve nefeslenmek için, Maltepe tren istasyonu kahvesinin bahçesinde boş bir masa bulup oturdum. Rutinliği bozan ve yırtan ince, taze, sıcak bir sesin söylediği türkü kulağıma çalındı. O küçük adamın trenden inip satış için masaları çekine çekine dolanmasını izledim bir süre. Göz göze geldik bir ara, gülümsedik birbirimize. Çağırdım. Ürkek ürkek geldi. Utana sıkıla ısmarladığım meşrubatını içti, bende ikinci çayımı. Kendisi ve ailesi ile ilgili sorduklarımı yanıtladı. İlkokul üçüncü sınıfta okuduğunu, okul çıkışından sonra bu işi yaptığını, kazandığı parayı annesine verdiğini, babasının iş kazası sonrasında sakat kaldığını evde yattığını öğrendim. Ablası konfeksiyonda, abisi mermer atölyesinde, annesi ev işlerinde çalışıyormuş. Kutusundakilerden işime yarıyacak bazı şeyler aldım, parasını verdim. Sevindi. Vedalaşırken öğretmen olduğumu söyledim, paramı geri vermek için üsteledi. Aldıklarımı armağan etmek istedi. Emeğinin hakkı olduğunu söyledim. Öğretmenine -tanıdığım bir arkadaşımdı- selam söyledim. Ayrıldık. O yoluna ben yoluma yürüdüm. Oracıkta bir kaç çay ve sigara içerken şiirimi yazdım.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ayşe Çağdaş
    Ayşe Çağdaş

    Çok etkilendim. Teşekkürler:)

    Cevap Yaz
  • Türkan Bakır
    Türkan Bakır

    şiirinizi okuduğumda,tren istasyonlarında gezindim durdum,Kimi yerde kavuşmaların,kimi yerde ayrılıkların kimi yerde de tren istasyonlarında büyümek zorunda kalan düşleri yitik çocukların hüznü...
    ..

    Cevap Yaz
  • Zambak Beyazı
    Zambak Beyazı


    Şair yüreğiniz ne kadar büyükse insan yüreğiniz de
    o denli kocaman.İşte slogan olmayan toplumsal bir
    anlatım.Binlerce kez teşekkürler!Ülkemin öğretmen
    profili değişti üzülüyorum.Arz talep deyip döviz kuru
    endeksli ders vermeler..vs.Emeğe saygım elbette var

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Mustafa Kocabıyık