Şimdi bir hazan yaprağında ömrümün son sayfasındayım. Ümitlerim bana kızgın hayallerim perişan. Kaybolan gençliğimin son durağındayım. Bir hasret girdabında ruhum perişan.
Gitmek mi kalmak mı yoksa dönmek mi?
Hep bekleyen olupta bekletmemek mi?
Kırılan gönlümü ezip geçmek mi?
Kalbimin sarayında aşkım perişan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Perişan
Şimdi bir hazan yaprağında ömrümün son sayfasındayım. Ümitlerim bana kızgın hayallerim perişan. Kaybolan gençliğimin son durağındayım. Bir hasret girdabında ruhum perişan.
Gitmek mi kalmak mı yoksa dönmek mi?
Hep bekleyen olupta bekletmemek mi?
Kırılan gönlümü ezip geçmek mi?
Kalbimin sarayında aşkım perişan
Bir aşık limanda en son bekleyen
kendini unutup hasreti bilen
Bu sessiz serzenişte yitipte giden
Ben değil sultanım alem perişan.
Yokluğun cehennem sensizlik çok zor
Bu sonsuz bekleyişi gelde bana sor.
Sitemim sana değil sensizliğedir.
Bir ah! çekişinde ömrüm perişan.
Söyletme yazıktır artık canana
Artık gelsende bir gelmesende bana
Sevdanı içime çekerdim ama
Seninle dolmayan bahtım perişan
Yalanmı sitemim söylediklerim
Bir bakışa kurban ettin ömrümü benim
Şayet yoksa eğer kalbinde yerim
O son kibritide çakar giderim.
Gözüm yok dünyayı yakar giderim.
Arzu Göymen
arzu hanım ;
özlenen o sevgiiliye hasret duyan yanık bir yüreğin sesiydi mısralara düşen bu harika duygularınız..
baştan sona bu güzel çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
------------------
Ağlar bu gönül
gidenler gitti bu gönülden
kalan son yolcu sen misin acaba
yıllar ne cabuk geçti ellerimden
son vapurdan inen ben miyim yoksa.
işte akşam;
mesafelerin kabul ettiği kadar akşam
denizde dingin zamanların sarhoşluğu
içimde boşalmış sokakların yalnızlığı
bir kar tanesinde gizli rüyalarım
alır götürür mavi derinliğime düşlerimi
içimi okşayan deniz gözlerin
bir hüzün şarkısında ağlar
saçların dağılırken efkar gecelerimde
seni bana getirmez
içimdeki yangınlar.
dalgın gözleri yıkarken yağmurlar
son vapurdan inenleri bekledi bu gönül
bir akşamın perdesinde kapanırken umutlar
bu sevdanın
kızıl saçlarında ağlar bu gönül
dönmez sevgilinin hayali düşünce geceme
bir hiçran şarkısının
nağmelerinde ağlar bu gönül.
MAYIS/AKÇAY-20007
İbrahim Yılmaz
Tebrikle r arzu yine harika nefis bir şiir okudum kutlarım elinize yüreğinize sağlık Turan
güzel bir paylaşım
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta