Bir sızı var bin geceden daha ağır
Aragon'un her cümlesi gibi büyük
Ve keopsun taşlarına benzer
Tek tek özenle yerine oturtulmuş
Dışına baksan Musa'nın asası
İçine baksan çarmığın İsası
Yedi kat semadan belli eden
Lakin hiç bir gözün görmediği
Bir sızı var göğsümün üstünde
Sanırsın bir şehir kurulmuş
Ağırlığınca beton dökülmüş
Sandığın gibi değil Perisa
En kuvvetlisinden bir zelzele
Alamaz molozlarını kalbimin.
Hala yağmurlar yağıyor eyvallah
Bakma bunun için çıldırdığıma
Sel basiyor göğsümdeki şehri
Islanıyoruz Perisa, tanrı şahit
Aynı eskisi gibi yalınayak
Ve hala bir yerlerde tuhaf sesler
Sanırım insanlar hala gülüyor
Belli ki acısını unutanlar var
Perisa uykusuz rüyalar gördüm
Koşar adım ölüyordum
Dicle'nin kutsal sularında
Babil' in surlarını görünceye dek
Ölümüne kulaç atıyordum
Sonra tükeniyordu nefesim
Göğsümün üstünde bir enkaz
Öylece yıkılıvermiş dev yapılar
Bir yığın moloz ve çamur
Ararat'ın eriyen kar suları
Üşütmüştü her bir zerremi.
Yıllarca sular sürükledi beni Perisa
Yunus'un balıkları şahit buna
Okyanuslarca yol aldım nefessiz
Basra'dan, Yemen'den, Kızıldeniz'den
Geçtim her bir acının denizinden
Asırlarca sürmüştü rüya
Lakin ne sen bitmiştin içimde
Ne şehrin yıkıntıları kalkmıştı
İnanır mısın bilmem Perisa
Bir taşın üstünde uyuakalinca
Bitmişti rüyam.
Hayret et Perisa
İnsan daha ne kadar kötü olabilir
Onca yağmur yağdı sağanak
Asırlar sancılı geçti, ağlayarak
Hala varmı gayretin
Hayret etmeye
İnsan olmak kadar kötü
Bir şiir yazılabilir mi Tanrı aşkına.
Aylarca sürüklenip durdum
Tigris' in suları vurdu beni
Kleopatra'nın nazlı kumsalında
Payıma bir taş düştü,
Acısını kalem yazmaz...
Güneş omuzlarımdan süzülüyor
Tenimin emdiği tuz Perisa
Rota veriyor göğün efendisine
Ve rüzgar da seni okuyor
Zamanlardan ikindiye az kala.
İnsan olmak kadar kötü
Bir şiir yazılabilir mi Tanrı aşkına
Antonius'un dizelerinin üstünde
Göğsümdeki yıkıntılarla
Kokusunu aldım o kadim aşkın
Sonrası şiir işte Perisa
Bir esinti aldı yıkıntılarımı,
Kleopatra kumsalını okudum
O ne güzel şiirdi bir bilsen
İncinmesin diye yarenin teni,
İncinse de yüreği şairin...
İşte o sızı, hani içime oturmuş
O hep kan olup aktı
Yüreğim boğulana dek
Nefessiz kalmışlığım bundandı
Koşar adım gittiğim ölüm
Şimdi usul usul sindi üstüme
Sırtımı verdim Sedir adasına
Yüzüme vuruyor şimdi Perisa
Dudaklarımı çatlatiyor güneş
Olsun, derin bir mavilik var
Ufukta umut tükenince
Bıraktım ucunu hayatın
Götürdüm tüm sancılarımı
Kumlarda şahit, Tanrı da
Perisa, o her çağın sevdası
Her bir sızı için elveda... elveda...
Mesut Arslan
Mesut Arslan 2
Kayıt Tarihi : 13.3.2023 20:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir asır daha...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!