Perijen Şiiri - Hayrettin Taylan

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Perijen

Gül düşlerinin düşmanı değildi yüreği. Geleceğe astığı şiirsel yürüyüşün kaderini tümlüyordu Perijen.Henüz dokuz yaşına yeni girmişti.Doğum günü bile kutlanmamıştı.Annesi ona evde bir pasta yapmış bir tek o kutlamıştı.Yokluğun son baskısında, yoksulluğun mürekkebi bitmişti sanki.
Yüreğini topla da öyle gir yatağına. Bir fısıltıyla geleceğine bir şeyler anlattı,gözlerini yumdu bir türlü uyuyamadı.Dokuz yaşına gelmişti,o gece çok garip geçti,sabaha kadar karnı ağrıdı.Yatakta sızlanıp durdu,annesine seslenemedi,babası çok sert,sevimsiz,ilgisizdi.Korkusundan odalarına giremedi.Gece uzadıkça sancılar yıldızlar eşliğinde artıyordu.Bu acı, bu içsel akış neydi bilmiyordu.Sabahın erken saatinde zorla kendini lavaboya atmıştı.İlk adet olmuştu,ne olduğunu bilmiyordu,ağlayarak annesine anlattı.Annesi,beyaz birkaç çabut verdi,korunması için.Her şeyi anlamış ve rahatlamıştı.Doğum gününde ilk kez adet olmuş,acıdan mutsuz,bezgin evin içinde dolaşıyordu.Geleneksel bağların,törenin, yoğun olduğu bir mahallede yaşıyordu.Okula gitmemişti,evden de çıkamıyordu,biri görür, bu halini diye.
-Babası,işten erken geldi,annesine seslendi Perijen’i süsle, giyindir görücü var dedi.
Anne Muhlise:-Bey, sen deli misin kızımız daha 9 yaşında.
Baba Zerdali: -Sus,büyütüp süs biberi mi yapacağız,adam zengin gitsin onun süs biberi olsun.Beni onu besleyecek gücüm yok.
-Muhlise: -Ben de giderim,ben kıyamam kızıma,daha ilk kez adet görmüş,üstelik bugün doğum günü.Doğum günü sürprizine bak.
-Kim isteyecek.
Zerdali:- Raşit El Tabiri.
Muhlise:- Hangi oğluna..
Zerdali:- Ne oğlu, eşi öleli bir yıl oldu kendisine isteyecek.
Muhlise:- 60 yaşındaki adama mı vereceksin, bu kadar güzel,altından daha değerli biricik kızımı.Ben ölürüm de vermem.
Zerdali:- Sen de kim oluyorsun.Sana soran mı var, bir tane daha yaparız.Adam onun ağırlığı kadar para verecek,şehre taşınır, bir tane daha yaparız.
Muhlise:- Namusunu parayla satıp güzel mutluluklar mı yaşayacağız.
Hangi vicdanın kanadı kırılmış,hangi dine sığar,daha okula tek başına gidemiyor,beslenme çantasındaki yumurtası daha duruyor.Okulu ne olcak,nasıl yapacak yavrum.Oracıkta bayılır,gözlerinde kan akar,Perijen annesinin yanına gelir,ikisi çığlık çığlığa ağlar. Babanın umrunda değil,çayını yudumlar,kapıyı kilitler, sesiniz bana gelmesin.Akşam gelecekler siz evi toparlayın der, vicdanın giyotini keser her duygsunu.

Zulandaki acılarla, öldürücü acıları inlet bakalım. Mum akar,gözyaşı dökülür,göğsümüzde şafak söksün,kader bir gelecek sunar elbet.
Perijen zorla süslendirildi,gözlerindeki yaşlar dinmek bilmiyor,doğum günü,ilk adetin verdiği acı bir yana…Kaderin cilvesi bu kadar acı mı ki?
-İki vicdanının dağ arasında taş bağırlar sertleştikçe dünyanın en acılı damarı açılıyor gibi. Baba başka sahte mutluluk peşinde,kız evladın ederi,hangi sevgiyle anlatılır ki böyle bir erkeğe.Dahası insani hangi duygu böyle bir babayı temizler ki? Zengin olmak için,namusunu pazara sunmak huzur mu, erkeklik mi? O terleyen bıyıkların her teli yarın gerçek cehennemde asılma ipi olmayacak mı?
-Ya 60 yaşındaki zengin Karun adam.Hangi vicdanın kirli emelleri seni mutlu edecek.Dokuz yaşındaki bir kızı sokakta herkes çocuk şefkatiyle sever,ona hediye alır.Bununla hangi çatlamış ar damarıyla yaşayacaksın. Ya bununla ilk gecen nasıl geçecek?
-Daha erkek eli değmemiş,erkek teni görmemiş,cinselliğin hiçbir harfini bilmeyen,cinselliğe dair hiçbir zevk şubesi çalışmayan biricik kızla nasıl olacaksın.Domuzla senin arandaki fark nerde.Ya da hangi domuzun babasısın.
İç çocuk konuştukça gerçeklerin yürek yakan yakarışları susar, acılar susar,yaşanma utanır, dünya bir an son olmak ister.Böyle bir olaya taşlar,dağlar,ağaçlar dayanmaz.
O gece farklıydı.Ay yok,kapkaranlık,adam bir çanta dolu parayla,evin kapısı çaldı. Eve adım,atar atmaz şiddetli bir dolu yağdı, elektrikler gitti,şiddetli bir fırtına çıktı,bütün mahalle toz duman içinde,evin önce çatısı uçtu.Bütün pencereleri kırıldı,dışarıda ne kadar artık varsa eve girdi,ev evlikten çıktı,herkes banyoya kaçtı.Dolu,toz,toprak evi harap etti,evin bir duvarı yıkıldı.Mahşeri andıran bir görüntü vardı,karanlık, göz gözü görmüyor,Perijen durmadan ağlıyor,annesine sarılmış,doğum günü böyle olmalı sanki. Bu felaketin ortasında baba Zerdali,yaşlı damattan para çuvalını alır,sen Perijen’i kucakla götür.
Yaşlı adam,Perijen’i kucaklamaya çalışır,Perijen ağlamaya başlar,sığındıkları banyondan çıkmaz imkansız; ama mecburen kucaklar, ne kadar eşya varsa yaşlı adama değer,adam yara bere içinde yere yuvarlanır. Perijen ordaki büyük ağacın kavuğunda saklanır, sabaha kadar dinmez,fırtına,kar ve tipi.Adam oracıkta baygın baygın yatar.
Perijen ağaç kabuğunda,hiçbir şey olmamış gibi ağlayarak sabahlar.
Güneşin ilk ışıklarıyla her şey normale döner,Perijen, gözleri açtığında müstakbel kocası olacak yaşlı adam,kan,ter içinde tanınmayacak halde orda can çekiştiğini görür.
-Büyük bir felaket olmuş,yoksul mahalleleri herkes kendi derdiyle uğraşır.
Her yer tanınmaz halde,Perijen evine geri dönecek, ne sokak kalmış,ne mahalle,ne evler.
Yaşlı adam,kan ter içinde ayağa kalkar,Perijen’,i arar,gözlerine kan saçağı dolmuş.
-Perijen acır,elinden tutar,adam yerden kıvrıla kıvrıla mahallenin dışındaki arabasına varırlar.
-Oradan bir adamın yardımıyla,şehirdeki hastaneye kaldırırlar.Adam kendine gelir, gelmez Perijen’i arar.Onca felaketten sonra hala dersini almamış..Acılara yapışan geçmişin tozunu az yutmuş olmalı ki,arayışı,hayali kursağında kalır.Perijen,kaçar,kaybolur.

Bütün vardır,an vardır,şan vardır,kan vardır,yaşam vardır,insan vardır, işte varlar,var olan varlara ders veriyor.
Bu vicdani uçkurunun ucunda olan yaşamsal domuzun, amacı gerçek olmaya doğru yol alır. Yaşlı adam, Perijen’,i küçük kasabada aratır,yüzlerce kişi para karşılığında Perijen’i arar ve biri bulur.
-Perijen,bir leğenin içine oturmuş,nehrin suları onu temiz bir geleceğe sürüklemiş,sular kadar hala temiz ve birkaç yara dışında bir şeyi yoktu.
Bir başka kasabada onu bulan adam,yaşlı adama teslim etmek yerine polise teslim eder.Polis,60 yaşındaki adamı arar bulur,adamın her yeri yara içinde,sargılı; ama hayali dokuz yaşındaki Perijen ile gecelemek.
-Polisler, yaşlı adama güzel bir tuzak düşünürler,evinin balkonuna bir demir yığını asarlar.Yaşlı,yaralı,vicdansız,gaddar,gözü dönmüş adamla Perijen eve girerken,önce Perijen girecek,adam tam gireceği sırada,o demir yığının makarası çekilecek adamın üstüne gelip onun altında can verecekti.
-Perijen,elinde pembe çantasıyla bir şey olmamış gibi yaşlı adamla onun evine doğru gider.Kapıyı açar,sen bana dondurma al der gel ondan sonra gel der.
Yaşlı,zavallı adam elindeki dondurmayla tam kapıdan içeri gireceği sırada,balkondaki demir kütle üstüne düşürülür,altında kalarak cansız kalır.
-Perijen,doğum günün kutlu olsun der hayat ve onu sosyal hizmetlere teslim eder polisler,yeni doğum gününde artırılmış mutluluklar onu bekleyecek, güzel bir gelecek onu kucaklayacak,bütün dünyanın duyduğu bu acılı öyküden herkes dersine biraz daha çalışacak ve kazanan hep güzellik olacak PERİJEN.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 11.7.2009 17:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Meltem Sirin
    Meltem Sirin

    Gül düşlerinin düşmanı değildi yüreği. Geleceğe astığı şiirsel yürüyüşün kaderini tümlüyordu Perijen.Henüz dokuz yaşına yeni girmişti.Doğum günü bile kutlanmamıştı.Annesi ona evde bir pasta yapmış bir tek o kutlamıştı.Yokluğun son baskısında, yoksulluğun mürekkebi bitmişti sanki.
    Yüreğini topla da öyle gir yatağına.

    Yüreğinize saglik .....duyğulu ve acılı bir öykü...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hayrettin Taylan