sinsi, sinsi yağar zifiri karanlık
gecenin üstüne, üstüne
gök kubbede tüm kandillere üflenmiş
sokak lambaları, hak getire
köşe başlarını tutmuş batakhaneler
kerhanelerde yosmanın bini bir para
içli, içkili, muhtelif bağırışlar
şuh kahkahalar sarıp sarmalar geceyi
hır gür, hengame, gırla
aşk başlara vurmuş
kibrit çaksan tutuşur bedenler
ateş de var barut da
ıslak kaldırımlarda başlar
gece mesaisi Perihan’ın
sevişmeler laf ola
sevişmeler zamansız
sabahlara kadar
yemidir yeni yetme delikanlıların
maksat,
aç biilaç dönmemek fakirhaneye
ömür törpüsüdür
zevkhanelerde sarhoş kahrı,
sen kokladın mı hiç?
ekşimiş alkol-nikotin deposu bedenleri
düşündün mü hiç?
Perihan’ı bu yola düşüren nedenleri.
namusun namlusunu dayasan ensesine
recmden dem vursan, fayda etmez
sözlüklerde solmuş sözcüklerden o
geceyi emzirir altıntop memelerinden
gündüzler doğurur nur topu
yitirilmez umutlar saklar koynunda
anasından kalma muska taşır
kaç yıllardır boynunda
asıl adını sorsanız bilmez,
adı, unutulmuş mezarların kırık taşıdır
kafakağıdını eline almayalı nicedir.
Perihan bir doğal afet
Perihan balık etli güzel yüzlüdür
saçının tek teline, canlar verir adamlar
bir çoğunun façasındaki iz ondan yadigar
çaresiz ne yaşamlar eskitir
Kayıt Tarihi : 27.12.2003 00:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!