Perigord Yakınlarında – III – (Ezra Pound)

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Perigord Yakınlarında – III – (Ezra Pound)

Kafa karıştıran ilkbahar, ve Auvezere kenarında
Yeşil minede yükseldi üstümüzde
Gelincikler ve papatyalar; ve bütün bu akışı tanıdık,
Ve çıkıp gitti ovalardan iki atımız;
Genç günlerinde gökyüzünün derinliği dostça davrandığında,
Bilirlerdi etrafı kavaklarla çevrili hafif taşkınlı toprakları.
Ve alacakaranlıkta çırptı üstümüzde haşmetli kanatlar,
Ve haşmetli tekerlekler gökte
Taşıdı bizi birlikte... kabararak... ve birbirinden ayrı...
İnanarak dudaklarla ve ellerle karşılaşacağımıza.

Yüksekte, yüksekte ve muhakkak... ve sonra karşı-koyuş:
“Niçin seviyorsun beni? Hep sevecek misin beni?
Fakat tıpkı çimen gibiyim ben, seni sevemem ben”.
Ya da, “Sevgilim, ve seviyorum ve seviyorum seni,
Ve nefret ediyorum arzundan, senden değil, ruhundan, ellerinden”.

Böyledir işte son ayrılış, Tairiran!

Orada kapanıp kendi kalesine, Tairiran,
Ne kulakları ne de dili, fakat sadece elleri olan o kadın,
Gitti -ah, gitti- dokunulmadan, erişilmeden!
O kadın ki sadece bir kişi aracılığıyla yaşayabilirdi,
O kadın ki sadece bir kişiyle konuşabilirdi,
Ve geri kalan her şeyi sürekli bir değişimdi,
Kırık aynaların bir yığını...!

Ezra Pound (1885-1972, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 10.5.2010 10:01:00
Hikayesi:


Near Perigord by Ezra Pound – III – Bewildering spring, and by the Auvezere Poppies and day's-eyes in the green email Rose over us; and we knew all that stream, And our two horses had traced out the valleys; Knew the low flooded lands squared out with poplars, In the young days when the deep sky befriended. And great wings beat above us in the twilight, And the great wheels in heaven Bore us together... surging... and apart... Believing we should meet with lips and hands. High, high and sure... and then the counter-thrust: “Why do you love me? Will you always love me? But I am like the grass, I can not love you.” Or, “Love, and I love and love you, And hate your mind, not you, your soul, your hands.” So to this last estrangement, Tairiran! There shut up in his castle, Tairiran's, She who had nor ears nor tongue save in her hands, Gone -ah, gone- untouched, unreachable! She who could never live save through one person, She who could never speak save to one person, And all the rest of her a shifting change, A broken bundle of mirrors..! '

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Aksoy