Yarım bırakılmış bir öykü gibi dolaşıyorum ,
Gökyüzü değil gözlerim fırtınanın habercisi .
Gözaltına alıyorum kara bulutları ;
Bir kez de onlar kalsın sağanak sokağında .
Ve perde açılır , kont sahneye girer .
-kaybolmak tanrım , var olmaktan öte birşey mi ?
(Etrafına bakınır , susar ve başını yukarı kaldırır )
Bilime göre kalp dört odalı , salonsuz ve de hiç durmaz. İnsan o kadar gürültülü yaşar ki duyamaz sesini. Bu yüzden susuyoruz. Gözlerim bakınca , senin gözlerinde beni gösteriyor . Susuyoruz , hayatın en soluksuz noktası. Duyuyorsun ,gözbebeklerin büyüyor beni karanlık bir çembere alıyor bakışın . Tanrım , kaybolmak diyorum .dinle beni , duy. Bu karanlık kuyudan bir Yusuf , lütfen . Beni kaybolacağım derinliklere bağışla , anlam vereyim rüyasına.
Sükûnet , gece karası gözlerde ay gibi bir parıltı .
Bilinmez bir sokak , anılmaz bir hatıra
Utanmaz bir yüze , utanç kırmızısı tokat
Ve tabii unutmadan , sevi seniyorum .
Kont ayağa kalkar , ışıklar kısılır ve kollarını iki yana açar ;
-Tanrım , cenneti ne ile aydınlatıyorsun ?
Güneşi gör , sevgilim . Dokunma sakın. Uzaktan bak , anla beni. Beni anla güneşim . Uzaklığın aydınlatır beni , ben bunu biliyorum gayrı. Yalnız ve yalnızca dokunup yanışımdan anlıyorum. Yanaşıp dokunuşuma ağlıyorum .
Birşeyin güzelliği atıftır sana , takip eden seni bulur
Sana yaklaşmak koparmaktır çiçeği ,
Unutmak ölümü , bak bu elzem kayıp bir mısra
Bir çay ocağı yitirmişse anlamını gayrı yoktur bu hüznün evi bucağı.
Perde kapanırken kont sahneden iner ,ön sıraya oturur . Hiç cevap alamamıştır, oyun sahne hariç heryerdedir çünkü.
"""yaşasın! ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize"""
Kayıt Tarihi : 1.11.2018 00:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!