Perçemim
Deniz olabildiğince sakin, çarşaf…
Görülmeyen falez diplerinde,
O ılık meltemin kayalara vurduğu minik dalgaların sesi..
Ve o seste keskin deniz ve tuz kokusu.
Olsun, o da sevilmez mi insanı kendinden alan bu manzarada,
Daldı. Uzaklara.
Hafif meltemle gözlerine düşen perçemini yasladı elleriyle saçlarına.
Mırıldandı sonra,
Perçemim…
Rüzgara salındı, yele karıştı,
Suya bulandı, sele karıştı,
Dikene takıldı, güle karıştı,
Kendini dağlara vurdu perçemim.
Bir uzak diyardan haber geldi,
Yapraklar sarardı, döküle geldi,
Yer duman-gök bulut, bozula geldi,
Kendini yollara vurdu perçemim.
Kor ateşe düşen damla neylesin,
Açgözlüye verilen para neylesin,
Yalanla kurulan doğru neylesin,
Kendini kadere vurdu perçemim.
Bir yeşil bir mavi, rengi ne oldu,
Bir davul bir zurna, dengi ne oldu,
Bir galip bir mağlup, fendi ne oldu,
Kendini sorguya vurdu perçemim.
Karanlık, derin, bir uzun gece,
“Çıt” yoktu, tarifi bir tek bu hece,
Sararak alnına bir kara peçe,
Kendini gizeme vurdu perçemim.
Yokoluş, yokluklu varlıktan beter,
Bilmezden yediği sille ki yeter,
Dostu dostuna, dostu mu satar,
Kendini isyana vurdu perçemim.
Bir taze kan, kan ve soluk,
Harika fikir! Fikirler yoluk,
Uzanan yardım eli zehirli oluk,
Kendini yalnıza vurdu perçemim.
Anladı hayatın döngüsü yalan,
Görülen rüyanın kurgusu yalan,
Kalbinin aklına vurgusu yalan,
Kendini kendine vurdu perçemim.
Durdu, gözlerini keskinleştirdi,
Acaba, orada, işte tam orada,
Birleşiyor mudur? , denizle gökyüzü,
Toprakla meyvenin, gül ile dikenin,
Ak ile karanın, dost ile düşmanın,
Birleştiği gibi..
Oysa ne güzel ikisi de masmavi,
İkisi de uçsuz, bucaksız, engin.
Elini başına götürdü,
Perçemini düşürdü,
Ve perçemim…
Kayıt Tarihi : 24.8.2010 11:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!