Hani bilirsin pepuk kuşunu. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur, doğasında isyankar sesi, bir o yana bir bu yana dağların, ovaların en ıssız yerlerinde yankılanmasın uçurumların.
Şimdi tükendi mi isyanlar ya da sızısı yüreğinde. Şimdi dağ mı, ova mı tükendi, ıssız kovuklarımı uçurumların, küstü mü isyankar kanatlar. Sağa bakarım sola bakarım alabildiğine inerim derinliklere, yok yok olmuştur. Yer yarılıp yerin dibine mi sığınmıştır. Yok işte.
Bir acının bir sızının bittiği nerede görülmüştür. Kendisi ile ağlayan isyankar yürekler taş mı olmuştur? Taşa ağlasa, taş yarılsa içine sığınacaktır. Bir pepuk kuşudur isyanım, sessiz harflerin sesli çığlığıdır, avazım çıktığı kadar. Bilirim çaresi yoktur, bilirim hayallerin nerede son bulacağını. Bilmez miyim masalların mavisini, kim bana rengini verecek mavinin. Bilmez miyim kolların, bilmez miyim omuzların yükünü. Kimi kendime pepuk kuşu yapacağım. Nasıl dayanır mavi gökyüzü çırpınan kanatlara. Hangi rüzgar kaldırır kırık kanatları? Hangi fırtınaya kapılır? Ya ben nasıl sığınırım kovuklarına göğsünün? Ya ben lal mı oldum, ya ben kör mü oldum? Bu öyle bir masal ki, kor ateşin yelesine takılmamış doludizgin giden bir atın gamsız haykırışıdır. Nasıl zapt edilir bu ateş bilen var mı, Zerdüşt babaya yalvarırım. Seni saran hayallerim olmasın, seni saran düşlerim olmasın. Kanadı kırık düşmüşüm…
Davut Yıldız 2Kayıt Tarihi : 1.8.2019 17:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!