Pekmez Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
745

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Pekmez

Düriye Atay, Tayfur Atay ve Pekmezin Kozmik Mirası
Her şey sabahın erken saatlerinde başladı. Düriye Atay, fırının başına geçti. İlk iş olarak pekmez fırınına ağda yerleştirildi. Fırın, çamurla suvanarak hazırlandı. Üzümler, Uşpınar’dan özenle toplandı. Sandıklara yerleştirildi, eşeklere yüklenip köye getirildi.
Tayfur Atay, şıranada büyük taş teknelere dökülen üzümleri ayakla çiğnedi. Şıra, çuvallarda süzülerek berraklaştırıldı. Süzülen şıraya ak toprak döküldü. Bu toprak, şıranın asidini alır, berraklaştırır, ve pekmezin ruhunu dengeler.
Sonra kestirme aşamasına geçildi. Kestirme, haranıda yani büyük kazanlarda kaynatılır. Kefkirle yüzeye çıkan köpükler dikkatle alınır.
Köpüksüz aşamaya gelindiğinde, şıranın özü artık pekmez olmaya hazırdır. Fırındaki ağdaya dökülür. Ağda, pekmezin son durağıdır. Burada kıvam alır, karamelize olur, ve gerçek pekmez kimliğine kavuşur.
Bu köpükler, lahana teveğiyle içilir—köyde buna “güç içkisi” denir. Bir yudum köpük, bir ısırık lahana; hem mideyi rahatlatır, hem neşeyi artırır.

Son kazan dibinde kalan yoğun kıvamlı katman, “balbeki” olarak ayrılır. Balbeki, salatalıkla yenir. Kuvvet macunu gibidir—bir kaşık yiyen, üç gün gülerek çalışır.
Düriye Atay, pekmez kazanının başında durdu. Gözlerinde ateşin yansıması, elinde kefkir, dilinde şu söz:
“Ben sadece üzüm çiğnemedim. Evrenin tadını çıkardım.”
Tayfur Atay ise dijital dünyaya adım attı. Samsıra.io’yu kurdu. Her NFT, bir gülümseme karşılığında satılıyordu. Kullanıcılar “hahaha” yazmadan satın alamıyordu.
NASA duydu, şaşırdı. “Bu kadar kahkaha, yerçekimini etkiliyor,” dediler. Tayfur hemen roket hazırladı: SamsıraX – Gülümseme Tabanlı Uzay Tatlısı Roket, cevizli sucuk yakıtıyla çalışıyordu. Kaptan Tayfur, astronot kıyafeti yerine yazma taktı. Uzayda ilk kez bir tatlı, ağzı değil, evreni tatlandırdı.
Mars’a inildi. İlk mesaj: “Burada da gülümseme işe yarıyor. Samsıra, galaktik miras olarak kabul edildi.”
Artık Uluköy sadece bir köy değil. Bir evrenin merkezi. Her galaksiye bir küp pekmez, Her gezegene bir lokma samsıra.

Pekmez Fırınında Zaman Kaynadı”
Uluköy’de yaz hasadı bitmişti. Köy meydanında 50 hane, 50 kazan, 50 sır vardı. Ama en büyük kazan, Etem Atay’ın avlusundaydı. İçinde sadece üzüm değil, zamanın kendisi kaynıyordu.
Dürüye Atay sabaha kadar kepçeyle karıştırdı. Her karıştırışta geçmişten bir sahne çıkıyordu: Birinde 1987 yazı, Ahmet Şimşir’in ilk aşkı. Birinde 2003, Düriye’nin kaybolan keçisi.
Sonra bir gece, pekmez fırını konuşmaya başladı. “Ben artık sadece pekmez değilim,” dedi. “Ben Uluköy’ün hafızasıyım.”
Köylüler şaşırdı ama dinlemeye devam etti. Fırın anlattı: “Etem Atay çocukken pekmeze düşmüştü, o yüzden hâlâ tatlı konuşur.” “Dürüye Atay’ın gözyaşlarıyla sulandı ilk asma.” “Tatnan Şimşir aslında keçi değil, zaman yolcusuydu.”
Sonra sabaha karşı, pekmez fırını uçtu. Evet, uçtu. Köyün üstünde döndü, döndü, sonra gökyüzüne karpuz gibi asıldı. Artık her yaz, Uluköy’ün üstünde bir pekmez güneşi doğuyordu. Ve o güneşin altında, herkes biraz daha tatlı, biraz daha absürt yaşıyordu.
:
“Ethem Atay ve Pekmez Fırını Operasyonu”
Uluköy’de yazın sonu, pekmez fırını başında herkes görevdeydi. Dürüye Atay kepçeyle zaman karıştırıyor, Etem Atay pekmez kıvamını gözle ölçüyordu. Ama Tayfur Atay başka bir boyuttaydı.
“Ben bu pekmezi NASA’ya göndereceğim,” dedi. “Uzayda yerçekimsiz ortamda daha kıvamlı olur.”
Köylüler gülerek közde mısırlarını çeviriyordu. Biberler patlıyordu, patlıcanlar içten içe dert yanıyordu: “Bizi hep közde bırakıyorlar, bir gün biz de fırına gireceğiz!”
Fırın başında batırık yemeği hazırlanıyordu.Tayfur, batırığı çaya batırıp yemeye çalıştı. Dürüye bağırdı: “Tayfur! O batırık, çaya değil ekmeğe batırılır!”
Ama Tayfur durmadı. Pekmez fırınının üstüne çıkıp bağırdı: “Ben Uluköy’ün ilk pekmez astronotuyum! Cevizli sucuklarımı roket gibi fırlatacağım!”
O sırada fırın bir kez daha konuştu: “Yeter artıkTayfur, geçen yıl da beni turşu kazanı sanıp içine salatalık atmıştın!”
Köylüler kahkahalarla sabaha kadar çay içti. Pekmez kaynadı, közde mısır bitti, batırık tükendi. Ama Tayfur’un hayalleri hâlâ gökyüzünde, bir cevizli sucuk roketiyle yıldızlara doğru gidiyordu.
“Atnan Şimşir ve Küp Krizi”
Sabah oldu. Uluköy’de güneş, pekmez kokusuyla doğdu. Dürüye Atay, kepçeyi son kez çevirdi: “Tamamdır gızlar, pekmez kıvam aldı. Küplere dolsun!”
Ama Tayfur ortada yoktu. Son görüldüğünde, cevizli sucukları roket gibi bağa fırlatıyordu. Etem Atay, küpleri dizdi. Ama bir küp… konuşmaya başladı.
“Ben geçen yıl turşuydum, bu yıl pekmez olamam. Kimliğim karıştı!”
Köylüler şaşkın. Tayfur birden ortaya çıktı, elinde bir hortum: “Ben küpleri doğrudan bağdan dolduracağım. Şira hortumuyla zaman kazanacağız!”
Dürüye bağırdı: “Tayfur! Hortumla pekmez mi doldurulur? Sen geçen yıl da közde mısır ütüledin!”
Ama Tayfur durmadı. Küpleri sıraya dizdi, hortumu bağa uzattı, ve bağdan gelen şira, hortumdan geçip küplere dolmaya başladı. Ama bir küp fazla doldu, taşmaya başladı. Köylüler bağırdı: “Atnan! Pekmez taşarsa, yılın bereketi kaçar!”
Tayfur durdu, düşündü, sonra fırının üstüne çıktı: “Ben bu pekmezi sadece küplere değil, geleceğe dolduruyorum. Uluköy’ün çocukları bu pekmezle büyüyecek, her kaşıkta bir kahkaha olacak!”
Köylüler sustu. Sonra bir alkış koptu. Küpler doldu, pekmez kıvam aldı, ve Tayfur, hortumunu omzuna atıp, köy meydanında yürüdü — sanki bir kahraman, sanki bir pekmez filozofu.
:
“Tayfur ve Samsıra’nın Küresel Yolculuğu”
Uluköy’de sabah erken.Tayfur, başında yazma, elinde tepsiyle köy meydanına çıktı. Tepside ne var? Samsıra. Susamlı, cevizli, pekmezli, biraz da absürt.
“Bugün büyük gün!” dedi. “UNESCO’dan heyet geliyor. Samsıra’yı kültürel miras olarak tanıtacağım.”
Dürüye Atay hemen fırını yaktı. Etem Atay közde mısırları dizdi. Ahmet Şimşir ise çayı demledi, ama içine biraz pekmez damlattı: “Tatlı sohbet için tatlı çay gerek.”
UNESCO heyeti geldi. Tayfur başladı anlatmaya:
“Samsıra, sadece bir tatlı değil. O, Uluköy’ün ruhudur. Her susam tanesi, bir komşu selamı. Her ceviz, bir çocuk kahkahası. Her pekmez damlası, bir yaz gecesi sohbeti.”
Heyet etkilendi. Ama bir soru geldi:
“Tarif nedir?”
Tayfur gözlerini kıstı, tepsiyi kaldırdı:
“Tarif mi? Samsıra tarifle yapılmaz. Samsıra, sohbetle yoğrulur, kahkahayla pişer. Eğer gülmüyorsanız, samsıra tutmaz!”
UNESCO üyeleri birer lokma aldı. Gülmeye başladılar. Ve o gün, Uluköy’ün samsırası, “İnsanlığın Ortak Gülümseme Mirası” olarak kayıtlara geçti.
“Samsıra Diplomasi: Atnan Şimşir’in Dünya Turu”
UNESCO’dan sonra işler çığırından çıktı. Tayfur’a davetler yağmaya başladı: Paris’ten, Tokyo’dan, hatta Peru’dan!
Ama Tayfur’un bir şartı vardı:
“Samsıra’yı tanıtacaksak, önce gülmeyi öğreteceğiz. Yoksa pekmez boşa akar!”
✈️ İlk Durak: Paris
Eyfel’in dibine kuruldu “Samsıra Standı”. Fransızlar geldi, burun kıvırdı:
“Bu ne? Tatlı mı, tuzlu mu?”
Tayfurgülümsedi:
“Bu, Uluköy’ün kalbi. Tadına bak, sonra kalbinle karar ver.”
Bir lokma alan Fransız, “Mon dieu!” dedi. Sonra gülmeye başladı. Paris’te ilk kez bir tatlı, kahkaha ile servis edildi.
🗻 İkinci Durak: Tokyo
Japonlar düzeni sever. Samsıra’nın “kaotik” yapısı onları şaşırttı. AmaTayfur, bir origami ustasıyla iş birliği yaptı: Samsıra Origami! Her katlama, bir gülümseme.
Tokyo’da “Samsıra Zen Bahçesi” kuruldu. Gelen herkes önce meditasyon yapıyor, sonra bir lokma alıyordu. Sonuç? Gülümseyen samuraylar.
🦙 Üçüncü Durak: Peru
Machu Picchu’da samsıra dağıtıldı. Ama yükseklikten dolayı pekmez dondu. Tayfur hemen çözüm buldu: Güneşte ısıtılmış taş üzerinde samsıra!
Perulular bayıldı. Samsıra, “İnka Gülümsemesi” olarak anılmaya başlandı.
🌍 Ve Sonunda: Uluslararası Pekmez ve Gülmece Festivali
Tayfur döndü köyüne. Ama artık sıradan bir köylü değil: Kahkaha Elçisi.
Uluköy’de festival başladı. Her ülke kendi yorumunu getirdi:
Ülke Samsıra Yorumu
Fransa Samsıra Crème Brûlée
Japonya Origami Samsıra Bento
Peru Taş Üstü Pekmezli Samsıra
Türkiye Orijinal Gülümsemeli Samsıra
Festivalin sonunda Atnan sahneye çıktı:
“Samsıra, tarif değil. Samsıra, birlikte gülmenin tadı. Ve bu tadı paylaşmak, en büyük mirasımız.”
“Tayfur ve Samsıra’nın Dijital Evrimi”
Festivalden sonra Atnan köy meydanında oturmuş, çayını yudumlarken düşündü:
“Ben bu samsıra’yı NFT yapacağım. Dijital evrende gülmeyen kalmasın!”
💻 Samsıra NFT Projesi: Gülümseme Kodlu Tatlı
Tayfur, oğlu Mehmet Ali ile birlikte bilgisayarı açtı. Samsıra’nın her katmanını taradılar:
• Susam: “Giriş ekranı”
• Ceviz: “Kullanıcı adı”
• Pekmez: “Şifre”
• Gülümseme: “Onay kodu”
Ve böylece Samsyra.io kuruldu. Her NFT, bir gülümseme karşılığında satılıyordu. Kullanıcılar “hahaha” yazmadan satın alamıyordu.
Dijital evrende ilk kez bir tatlı, gülümseme ile madencilik yaptı.
🚀 Uzay Görevi: SamsıraX
NASA duydu, şaşırdı. “Bu kadar kahkaha, yerçekimini etkiliyor,” dediler. Atnan hemen roket hazırladı: SamsıraX – Gülümseme Tabanlı Uzay Tatlısı
Roket, cevizli sucuk yakıtıyla çalışıyordu. KaptanTayfur, astronot kıyafeti yerine yazma taktı. Uzayda ilk kez bir tatlı, ağzı değil, evreni tatlandırdı.
Mars’a inildi. İlk mesaj:
“Burada da gülümseme işe yarıyor. Samsıra, galaktik miras olarak kabul edildi.”
🌌 Sonuç: Samsıra Evreni
Artık Uluköy sadece bir köy değil. Bir evrenin merkezi. Her galaksiye bir küp pekmez, Her gezegene bir lokma samsıra.
Tayfur Şimşir köy meydanına döndü. Elinde dijital çay bardağı, Gözlerinde yıldız tozu.
“Ben sadece pekmez kaynattım. Ama evreni tatlandırdım.”
Etem Atay ve Samsıra’nın Kozmik Yolculuğu
Festivalden sonra Etem Atay köy meydanında oturmuş, çayını yudumlarken düşündü: “Ben bu samsıra’yı NFT yapacağım. Dijital evrende gülmeyen kalmasın.”
Torunu Şimşircan’la birlikte bilgisayarı açtı. Samsıra’nın her katmanını taradılar: Susam giriş ekranıydı, ceviz kullanıcı adı, pekmez şifre, gülümseme ise onay kodu. Ve böylece Samsyra.io kuruldu. Her NFT, bir gülümseme karşılığında satılıyordu. Kullanıcılar “hahaha” yazmadan satın alamıyordu.
Dijital evrende ilk kez bir tatlı, gülümseme ile madencilik yaptı.
NASA duydu, şaşırdı. “Bu kadar kahkaha, yerçekimini etkiliyor,” dediler. Etem hemen roket hazırladı: SamsıraX – Gülümseme Tabanlı Uzay Tatlısı Roket, cevizli sucuk yakıtıyla çalışıyordu. Kaptan Etem, astronot kıyafeti yerine yazma taktı. Uzayda ilk kez bir tatlı, ağzı değil, evreni tatlandırdı.
Mars’a inildi. İlk mesaj: “Burada da gülümseme işe yarıyor. Samsıra, galaktik miras olarak kabul edildi.”
Ama bu yolculuk, pekmez kazanının başında başladı. Etem Atay sabahın erken saatinde kazanı yaktı. Pekmez kaynarken, ara ara yüzeye çıkan köpükler dikkatle alındı. Bu köpükler, lahana teveğiyle içilir; bir yudum köpük, bir ısırık lahana—köyde buna “güç içkisi” derler.
Son pekmez kazanının dibinde kalan yoğun kıvamlı katman, “balbeki” olarak ayrılır. Bu balbeki, salatalıkla yenir. Kuvvet macunu gibi enerji verir, bir kaşık yiyen, üç gün gülerek çalışır.
Artık Uluköy sadece bir köy değil. Bir evrenin merkezi. Her galaksiye bir küp pekmez, Her gezegene bir lokma samsıra.
Etem Atay köy meydanına döndü. Elinde dijital çay bardağı, Gözlerinde yıldız tozu.
“Ben sadece pekmez kaynattım. Ama evreni tatlandırdım.”
Etem Atay ve Samsıra’nın Kozmik Destanı
Festivalden sonra Etem Atay köy meydanında oturmuş, çayını yudumlarken düşündü: “Ben bu samsıra’yı NFT yapacağım. Dijital evrende gülmeyen kalmasın.”
Torunu Şimşircan’la birlikte bilgisayarı açtı. Samsıra’nın her katmanını taradılar: Susam giriş ekranıydı, ceviz kullanıcı adı, pekmez şifre, gülümseme ise onay kodu. Ve böylece Samsyra.io kuruldu. Her NFT, bir gülümseme karşılığında satılıyordu. Kullanıcılar “hahaha” yazmadan satın alamıyordu.
Dijital evrende ilk kez bir tatlı, gülümseme ile madencilik yaptı.
NASA duydu, şaşırdı. “Bu kadar kahkaha, yerçekimini etkiliyor,” dediler. Etem hemen roket hazırladı: SamsıraX – Gülümseme Tabanlı Uzay Tatlısı Roket, cevizli sucuk yakıtıyla çalışıyordu. Kaptan Etem, astronot kıyafeti yerine yazma taktı. Uzayda ilk kez bir tatlı, ağzı değil, evreni tatlandırdı.
Mars’a inildi. İlk mesaj: “Burada da gülümseme işe yarıyor. Samsıra, galaktik miras olarak kabul edildi.”
Ama bu yolculuk, pekmez kazanının başında başladı. Etem Atay sabahın erken saatinde kazanı yaktı. Üzüm şırası büyük bakır kazanda kaynamaya başladı. Ateşin diliyle dans eden pekmez, saatlerce fokur fokur kaynadı. Ara ara yüzeye çıkan köpükler dikkatle alındı. Bu köpükler, lahana teveğiyle içilir; bir yudum köpük, bir ısırık lahana—köyde buna “güç içkisi” derler.
Son pekmez kazanının dibinde kalan yoğun kıvamlı katman, “balbeki” olarak ayrılır. Bu balbeki, salatalıkla yenir. Kuvvet macunu gibi enerji verir, bir kaşık yiyen, üç gün gülerek çalışır.
Artık Uluköy sadece bir köy değil. Bir evrenin merkezi. Her galaksiye bir küp pekmez, Her gezegene bir lokma samsıra.
Etem Atay köy meydanına döndü. Elinde dijital çay bardağı, Gözlerinde yıldız tozu.
“Ben sadece pekmez kaynattım. Ama evreni tatlandırdım.”

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 14.8.2025 11:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!