hiç kimse görmese de
ben şahidim
yıldızlar sana gülümserdi geceleri
sen gülünce
bu şehrin parkları bahçeleri çiçeğe öykünür
göğe biraz hüzünlü baksan
bulutlar anın da yağmur giyinirdi
bir çöl prensesi gibi gelirdin bu örümcek kafalı şehre
ölü toprağını atardı üstünden şehir
caddeler
sokaklar
Fidayda’ya durur
miskin esnaflar
tefeciler
büfeciler
yedi uyuyanlar gibi uykusundan uyanırdı
bazen çapkın bir rüzgar hafifçe uçururdu eteğini
aç gözlerle cama yapışırdı bitirim taksiciler
seyyar satıcılar işi gücü bırakır seni seyreder
eski tüfek hovardalar ağarmış bıyıklarını bükerken
dut yemiş bülbüle dönerdi yeni yetme çapkınlar
aşk varsa eğer…
bu öküzün boynuzundaki yalan dünyada aşk varsa
aşk sendin
senden başkası namahrem
sen ana sütü gibi helaldin
mühür de sendeydi hüküm de
kafesin kapısı açık olsa da kaçmayan kuşlar gibi
ne senden başka bir yere uçardım
ne de kimseyi alırdım kafesimden içeri
seni bekleyen
pejmürde bir tuvalim şimdi
üstüme de hayatın renk karmaşası
içimde muttasıl büyüyen bir özlem
hadi gel
zamanlı ya da zamansız
sadece sen gel
senin renginden başka her renk
kirletiyor
senin elinden başka her el
kanatıyor beni
Ömer Yücekaya 2
Kayıt Tarihi : 13.5.2025 18:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!