Günlerce senden uzak, ben sana hep hasrettim
İçim özlem doluydu,yokluğuna üzüldüm
Görsem senin yüzünü, hasretimi dindirsem
Bir kere sevsen beni,sen gönlümü üzmesen
Uzaklardan gel diye,yolunu gözlüyorum
Yanımda olman için,dualar ediyorum
..
Fısılda bana
Sadece benim duyacağım kadar
Utanırsın biliyorum.
Gözlerime bakamıyorsan
Dön biraz
İçinden kuş diliyle söyle
Mavi olsun kelimeler
..
Kendime bir liste hazırladım
Bunları yapmalıyım adım, adım
Kendimi sana anlatana kadar
Bir hafta daha çalışmalıyım
Yarın hep seni düşüneceğim
Perşembe telefonda sesini dinleyeceğim
..
MALATYA yı baştan başa kaysı bürümüş
Kaysının dalları yeri sürümüş
Aman aman aman aman kaysılar güzel
MALATYA nın kaysısı dünyada özel
MALATYA nın kaysısı dünyada tektir
Ben yemem diyenin hakkı kötektir
..
nedenli,nedensiz
suçlu,suçsuz
farklı,farksız
olabilirsiniz
fakat
sevgisiz olamazsınız
..
Pazartesi sendromuna kapılma
Salı sallanırmış deyip aldanma
Çarşamba çarşafa dolanmaz kanma
Perşembe perişan etmez adamı
Cuma minarelerden dinle ezanı
Cumartesi çoluk çocuk merhaba
Pazar günü tatildesin sakın unutma
..
Sanki bir sanat olmuş ülkemde
Aldatıp, haksız yere hep yenme.
Çakallar ulur yeşil bölgemde.
Cılızlıklara esir direnme.
Okyanuslarda sahil görülmez.
Bu süslü dekor yalan aslında.
..
Delerek geçti serseri bir kurşun.
Puslu, bulanık beyinler hep delik.
Sinsi şeytan şu tarafta bir dursun.
Hayatlar cılız; eyyamcı gündelik.
Atiye ait akınlar ters tepti.
Galiba uzun süreli bu bozgun!
..
Bugün 20 ocak pazartesi
İçimde suskunluğumun haykıran sesi
Ensemde mahşerin atlı esesi
Çınlıyor kulağımda sür borusu uyarış sesi
Uyan artık kalk diyor ilken elden gidiyor
Mazlum feryat figan içinde can pazarı yaşıyor
Zalim zulmün peşinde haddi aştı aşıyor
..
Beklemeye değersin,
-------Her şeye
Rağmen,
Kim bilir belki de,
Sensin
O:
Beklenmeyen,
..
Dokuz Temmuz Pazartesi
Aşkımın değil, aşkın doğum günü
Belki günlerin en güzeli,
Belki de kıyametimin habercisi...
İşte böyle başladı bu aşk serüveni,
Islak çimen üstünde, sıcak yaz geceleri,
Ve bu gecelerde yapılan
..
Nasıl anlatır bu sevda bilmem,
Gönül nağmelerim şarkılarımsın,
Derdine düşeli ağlarım gülmem,
Sen benim o yanık türkülerimsin.
Senelerdir hep araya geldiğim,
Gökte arar iken yerde bulduğum,
..
Genç adam omuzlarını esnetmeye çalıştı. Olmadı başını hızla sağa, sola salladı. Boynundan gelen kütürtüler. Memnun,memnun rahatlamasına sebep oldu. Pencerenin önüne gelerek,tülü kenara çekti. Dışarıda bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağıyordu. Yüzünü iyice cama yasladı. Aşağıda miyavlayan kedi yavrusunu görmek için çabaladı. Ara sıra ileri doğru uzattığı patisini görebiliyordu. Dönerek sırtını cama yasladı. Dili şap gibiydi.Ağzını suyla çalkaladı.Hala başı kazan gibi ağrıyordu. Ne yaparsa yapsın, akşamdan kalmanın ağırlığını üzerinden atamamıştı. Mutfağa geçerek cezveyi ocağın üzerine sürdü.Aç karnına bir sigara yaktı.Ve derin bir nefes çekti. Ayaklarının yerden kesildiğini sandı. Bir nefes sigaranın kendisine bu kadar etki yapacağını hiç düşünememişti. O gideli tam doksan gün olmuştu. Doksan tane yirmi dört saat. O günün akşamı hala zihninde taptaze duruyordu. Nasıl unutabilirdi ki. Ne bir not, ne de bir mektup. Öylece bırakıp gitmiş. Çılgına dönmüştü ondan kalmış bir iz bulabilmek için her tarafı aradı.Çekmeceleri, dolapları karıştırdı. Divan altlarını yokladı. Sanki bu evde böyle bir kadın yaşamamıştı. Pes etti.Yenilmenin verdiği üzüntüyle, odanın ortasında kalakaldı. Omuzları düştü,kolları daha uzun görünüyormuşçasına sarkarken vücudunun kendisini dinlemeyip iflas ettiğini o an anladı. Gözünden yaşlar sicim gibi akıyordu. Beyninde sadece bir tek cevabı verilemeyen soru vardı./ Neden? / Sarsak adımlarla yürüdü, ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Dışarıda bu günkü gibi yağmur yağıyordu. Aylar sonra ilk defa meyhanenin yolunu tuttu. Hayattan hiçbir beklentisi kalmamıştı. Yanında o olmadıktan sonra, yaşanmış hayat, hayat değildi. Cezvenin taşmasından çıkan cızırtıyla kendine geldi.Hayretle ağladığını fark etti. O günden bu güne hiçbir şeyin değişmediğini anladı. Zaten değiştirecek gücüde kalmamıştı. Avuç içi kadar ufacık olan daireyi, ne zorluklarla bulmuşlardı. Hayatının en güzel günlerini onunla beraber yaşamıştı. Hayat oydu, yaşam oydu, onun olmadığı yerde kendisinin hiç olduğunu biliyordu.Mutfaktan çıktı ve yatak odasına geri döndü. Son zamanlarda bir haller olmuştu. Geceleri uyuyamıyordu. Uyusa bile sabahları hiç kıpırdamadan uyanıyordu. Rüyalarında hep onu görüyordu, sarmaş dolaş yatarken. Bazen sabahları uyanınca yastığı okşuyordu. Onu okşar gibi. Günlerce neden terk edildiğini anlayabilmek için kafa yorup durdu. Sanki bir anaforun içine düşmüş,dönüp duruyordu. Kafasının içinde bir sürü soru dolaşıp durmasına rağmen,hiç birini cevaplayamıyordu. Kahveyi içince kendini biraz daha iyi hissetmeye başladı.Üstünü giyindi ve dışarı çıktı. Yağmur dinmiş bembeyaz bulutların arasından güneş yüzünü göstermişti. Minik kedi yavrusu önündeki çöp parçasıyla oynamaya devam ediyordu. Bu gün işe gitmemeye karar verdi./Artık hiçbir şey düşünmeyeceğim./ Dedi / onu bile / Acaba gerçekten içinden çıkarıp atabilmiş miydi? Unutmak o kadar kolay mıydı? Birden aklına onunla yapmış olduğu bir konuşma geldi. O sormuştu:...Dünyada en güzel şey nedir? Hiç düşünmeden soruyu yanıtlamıştı:...Sevmek Arkasından ikinci soru geldi....Ya sonra? ...Sevilmek. Dedi genç adam. Genç kız yeniden sordu:...Neden sevmek sevilmekten daha güzel? Genç adam soruyu rahatlıkla cevaplamıştı....İnsan,sevdiğine, sevildiğinden daha çok emindir. Sokağı baştan sona yürüyüp geçti. Köşeyi dönüp. Gözden kaybolurken, genç adamın yüzünde beliren gülümseme aldığı bir kararın sonucumuydu, yoksa geçmişten kalan bir alışkanlık mıydı bilemeyiz ama o şunu çok iyi biliyordu. Gerçekten sevmişti. Sevildiğine emin olmasa bile.
19-09-2005 Pazartesi Tuğrul Ahmet PEKEL
..
Alır başımı giderim.
Bu bardağı taşıran son damladır güzelim.
Baldırandan bir demet benim tattığım.
Gözümün bebeğisin.
Her gün eriyorum senin için.
Ocakta kıvılcımlardan yaralı kalbim.
Şu dizelerimi vasiyet anla.
..
Pas tutmuş kilitler, anahtar nerede?
Zamanın saçları ağarmış kıl kıl.
Türedi diller kürsüde, bülbüller derede.
Patlak gözlü kurbağalara yem tırtıl.
Her kara bulutta heveskar bir damla.
Haşin fırtınalar kamçılar hayali.
..
Yirmi beş yıl bitirdik,bir ömrü sevgiyle işledik
Zorlu yokuşumuzda bazen bir oturup dinlendik
Karşılıklı sevgimizde hiç eksik kusur görmedik
Sen benim için canım,gönülden yürek verdiğimsin..
Yirmi beş yıl dile kolay,biz çeyrek ömrü devirdik
Gönül sancılarımız olsa da,birbirimizde dindirdik
..
Gün yine pazartesi ama sanki eskide bir gün gibi
Caddede yine insanlar ama sanki adımları ölgün gibi
Şair kimdir bu sabah ama sanki o ben değilim gibi
Kalem yine isyankâr ama sanki mürekkebi silik gibi
Aşk yine uçmaya niyetli ama sanki kanadı kırık gibi
Çayım yine deminde ama sanki kahveye yenik gibi
Ve kahve; bu ilk sabah misafirliğim fincanda
..
Işıkları söndürdükten sonra, mezarına geri dönen bir ölü gibi yatağıma girdim. Bugün kaç ceset taşımıştım da bu kadar yorulmuştum, kaç sigara içmiştim, babamla kaç saniye göz göze gelmiştim, annem kaç kere bakkala göndermişti, kaç insan hakkında belanızı sikeyim, kaç kadın için Allah sahibine bağışlasın, kaç bebek için Allah analı babalı büyütsün demiştim bilmiyorum. Bir sigara yaktım, yatağım sıcaktı, toprak atmadım...
Yastığımı sırtımın kordinatlarına göre ayarladım ve doğruldum. Sol tarafımda bulunan perdeyi yüzümün çapı kadar araladım, dünya zenciydi. Karşımda yeni yapılan binanın, dış mimarisinin ne kadar güzel olduğunu fark ettim iki ay sonra. Sigaramdan bir kaç fırt almayı ihmal etmiyor, küllerin yorganıma düştüğünü fark ediyor ama aldırmıyordum...
İçim o kadar sıkılıyordu ki midem küçülmüştü, ve yaklaşık yedi saattir sadece sigara içiyordum. Sigaramı söndürdüm, yorgan da değil pencerenin kenarında. Sonra başımı yastığa koydum.Hiç bir kadın aklıma gelmedi, yediğim hiçbir kazık aklıma gelmedi, bebekken vefat eden ablam aklıma geldi, elinde büyüdüğüm anneannem, sevmek isteyip de sevemediğim, sevip de kırdığım, üzdüğüm herkes aklıma geldi. Kendime adi biri olduğum aklıma geldi, sonra iyi niyetimden benim ciğerimi sökenler aklıma geldi. Sonra her şey ardı arkası kesilmeden gelmeye başladı. Uykum gelmedi, gözyaşlarımın yanağıma düştüğünü fark ettim, sonra bunun için bir daha ağladım...
Bugün ne yaptığımı düşündüm, on saniye sürmedi vazgeçtim. Allah affedendi ama ben affedilmezdim. Ama bugün içki içmedim, miligramlık bir affedilme şansım vardı, yada ben kendimi kandırıyorum annem öyle derdi. Ama annemi hiç kandırmadım...
..
Miladi Nisan ayı, kutlu ayın yirmisi.
Gecenin seher vakti günlerden pazartesi.
Hicri beş yüz yetmiş bir, gece İsneyn gecesi.
Rebiülevvel ayı, on ikinci gecesi.
“Kutlu Doğum” yaklaştı, O’nu bekler nicesi.
..
21 Aralık 1937 Pazartesi günü doğdum,
Sizlerle ben her gün yeniden doğdum.
Yaşadığımı anladım saygı gördüm.
İki cihanda,yüzünüz ak, olsun,
Allah sizlerden razı,rızkınız bol olsun.,
Sizi kötülerin şerrinden korusun.i
Tuttuğunuz toprak elinizde altın olsun.
..