Yahudi asıllı Rumen şair. Romanya'da doğmuş olmasına rağmen II. Dünya Savaşı sonrası dönemdeki Alman şiirinin önde gelen temsilcilerindendir.
1920 yılında Romanya'nın Czernowitz kasabasında dünyaya geldi. Asıl adı Paul Antschel'dir. 1937/1938 yıllarında ilk şiirini yazdı. 1938 yılında tıp eğitimine başladı fakat II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Romanya'ya döndü. Savaşın sonuna kadar on sekiz ay toplama kampında tutuldu. 1944 yılında İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi ve ilk şiir kitabını yayınladı. 1945-1947 yılları arasında Bükreş't ...
Say bademleri,
say acı olanı, uyanık tutanı say,
beni de onlara kat:
Gözünü arardım hep, gözünü açtığında,
sana kimselerin bakmadığı bir anda,
örerdim ya o saklı, o gizli ipliği ben,
Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü
ve öğlenlerle sabahlarda bir de geceleri
hiç durmaksızın içmekteyiz
bir mezar kazıyoruz havada rahat yatılıyor
Bir adam oturuyor evde yılanlarla oynayıp yazı yazan
hava karardığında Almanya'ya senin altın saçlarını yazıyor Margarete
Uyumuyorduk artık, çünkü hüznün saatiydi yatağımız
ve birer değnek gibi büküyorduk akreple yelkovanı,
ve onlar hızla yaylanıp kırbaçlıyorlardı zamanı
kan gelene kadar,
ve sen, gittikçe bastıran günbatımıyla konuşuyordun,
ve ben, on iki kez sen diye seslendim sözcüklerinle
Bu gözüdür zamanın.
Yedi renkli kaşın altından
şaşı bakan.
Korla yıkanmış göz kapakları
Göz yaşları ise olmuş buhar.
Uyumuyorduk artık, çünkü zemberekleri arasında yatıyorduk
hüznün
ve büküyorduk göstergeleri çomaklar gibi,
ve fırlayıp kamçılıyorlardı zamanı kan çıkasıya,
ve söylüyordun büyüyen alacakaranlığı,
ve oniki kez sen dedim sözlerinin gecesine,
Hiç iyileşmeyecek yaraların şairidir Celan.
Bizi yiyip bitiren sancıların şiirini yazmak ona düştü.
Taşıyamayacağına karar verdi bir gün; düşündü, düşündü, düşündü: atıverdi kendini.
Seine Nehri ve Paris Kahrolsun (Buraya ‘ünlem’ düşen namussuzdur) .
Gündoğumuna bir saat kala saçlarına düşen mavi gibidir
mahmurluğun güneşleri;
bir kuşun mezarının üstünde, otların hızıyla
biterler.
şimdi sen uyuyorsun diye,
tüm ninniler başında nöbette.
-yatağından şaşmayan bir ırmak gibi gövden,
kollarına gerinen çapkın baharda.
Gündoğumuna bir saat kala saçlarına düşen mavi gibidir
mahmurluğun güneşleri;
bir kuşun mezarının üstünde, otların hızıyla
biterler.
güz kendi yaprağını yiyor elimden: biz iki dostuz.
zamanı ceviz kabuklarından ayıklayıp yürümeyi öğretiyoruz ona:
zamansa dönüyor kabuğuna.
aynada pazar,
düşte uyunan uyku,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!