üşümek görmedim ben
böyle, it gibi...
rahmi yaralı bir kadın
tuttu ellerimi,
iki çocuk anası
sırtımıza çaldık ayazı yasak
İzmir karanlığı
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
:)))
Yok, gerçekten gittim,
Sadece giderken aklıma düştü işte:
Bir kadını çok beğenirseniz, ama o istemezse, duygularınızı bastırmak zorunda kalmamanız gerekir...
Aklıma Coşkun diye bi isim geldi işte
:)))))))))))))))))
Gittim ben gittim.
:))))))))))))))))))))))))))))))))
Şiirin Felsefi zemininde ise insanın çaresizliği saklı:
Böyle bir üşümek görmedim ben
it gibi
yaşamın absürdlüğünü,insanın fiziki doğa ve kendi doğası karşısındaki çaresizliğini ifade etmenin en iyi yolu kendini önemsizleştirmektir. Bunu yapabilmek için kurulması gereken en iyi iki cümleyi bulmuş şair. Şiirdeki kadın için çizmiş olduğu pejmürde profilde ise kadının da insan olarak doğa ve kendi doğası karşısındaki çaresizliğini resmetme çabasıdır. Şiirdeki adam ve şiirdeki kadın sosyal satatülerinden, kimliklerinden, 'ne'liklerinden izole iki insandır şaire göre. 'kocasını seviyor..., ağzındaki sigara kadar kıskanmadım onu kocasından..' dizeleri yaşam karşısındaki çaresizliğin, bu iki insanı sadece ve sadece varoluşunu olumla çabasından ötürü bir araya getirdiği anlaşılmaktadır. Nitekim son dizelerede ' geçildi ayrılıklar antolojisine.. Döktü kucağıma memelerini Patuli' derken varoluş için o an mecburi olan olumlama çabasından sonra sosyal akıla geçişten doğan mecburi ayrılık ve insani kucaklaşma şairin ve konu olan kadının uzaydan gelmediğini, sokaktan olan bizim gibi insanlar olduğunu göstermekte.
Öyle ya yaşam n kadar da saçma olsa yaşanmalıdır.
Sonuç :Bu şiir absürdizm ile varoluşçu felsefenin ortaya karışık bir ürünüdür.
Şairi kadar bu şiiri keşfedip buraya asanı da tebrik etmek gerekir.
Tamam, anlaşıldı.
Sürekli yazmaktan da, birilerinin karşısında hep BEN olmaktan da usandım.
Adım gibi biliyorum ki şu sayfaya bakıp benim kadar hatta çok daha hiddet duyanlar var, ama Allah'ın bi akıllısı benim ki hep ben konuşuyorum.
Sustum.
Siz duygularınızı bastırmayın, yoksa ruh sağlığınız bozulur.
Meselâ restoranda yan masadaki kadın çok güzelse gidin öpün.
Ama sakın ola, bize burada böyle lâflar edip çocuklarınıza bir sürü konuda ''Evlâdım bu işin yeri böyle değil, ayıp...'' veya ''İhtiyar adamla niye dalga geçiyorsun'' gibi şeyler söylemeyin.
Baskılamayın o masum istekleri.
Sonra hasta masta olurlar maazallah.
Öptüm sizi.
Bye...
Sayın Ziya Öztürk,
Şiiri vezin ve kafiyeden ibaret sanıp, 3-5 kıytırık şey yazarak kendini şair sananlar sınıfına kimleri koydun bilemeyeceğim ama bu sınıfa ben ve eleştiride bulunan kimler dahil olursa olsun bir gerçek vardır ki;o da, bir yemeğin güzel olduğunu anlamak için illa ahçı olmanın gerekmediğidir.
Sana kesinlikle katılıyorum;güzel veya harika şiir yazmak apayrı bir yetenek ister ama bunu beceremeyen fakat çok güzel eleştiri yapabilen birçok kişi gördüm ben. Bu tamamen ayrı bir yetenektir.
Ve aynı mantıkla baktığımızda;sitede hiç bir şiiri olmayan biri olarak sizin de şiirden hiç ama hiç anlamadığınızı mı düşünmek gerekir acaba?????????
Saygı ve sevgiler.
Fikret Şahin
Elmayla armudu karıştırmayalım istersen.
Hadi ahkâm kes
Sustum, seni dinliyorum:
Bastırılmış cinsel duyguların Feudian analiziyle başla istersen.
Yok, vazgeçtim.
Bastırılmış işeme dürtüsünü anlat bana.
Meselâ bu çok doğal olduğu halde adına tuvalet denen bir yer dışında niye bu işi rahatça yapamıyoruz?
Bu bizim ruh sağlığımızı bozuyordur belki de.
Hı?
Ha, unutmadan, nasılsa ninen bile yazar ya,
Kıytırıktan kafiyeli bi 6 5 alalım.
İster fantastik bir kurgu olsun, ister bire bir yaşanmış gerçek bir olgu olsun, hiç fark etmez. Biyolojik temel iki içgüdüden biri olan cinselliğin tabu olduğu, öcü böcü gösterilip tu kaka edildiği, bastırılmış cinsel duyguların çarpık bir şekilde tezahür ettiği ve yüzlerce somut örneğinin görüldüğü bir toplumda; bu durum, toplumsal bir gerçeklik demektir. Aferin şaire, bir devrim yapmış kendi çapında. Şiiri vezin ve kafiyeden ibaret sanıp, 3-5 kıytırık şey yazarak kendini şair sanan ve burada ahkâm kesenlere de tokat gibi bir cevap olmuş ayrıca!
Sanatta gerçekçiliğe şapka çıkarırım..
Bu;eğrisisiyle doğrusuyla yaşamı,doğayı felsefeyi ele almaktır tabii.
Yapılan sanatta ,bazı karakterler tüm gerçekleriyle ele alınır ve yaşamları , bakış açıları dile getirirlir. Ama bu tiplemede sanatçı, olaylara dışardan bakan biri gibi anlatmak yerine, etikleri çürümüş eserin kahramanını canlandırmayı seçerse, onu anlamamızı ve bu noktaya nasıl geldiğini görmemizi bekleyebilir ama etiklerini veya felsefesini kabul etmemizi beklemesi çok fazla olurdu(tiplerini canlandırmasındaki sanatsal başarısını ne kadar taktir edersek edelim...)
Zamanla değişen tüm değerlerimize rağmen ,biz zavallı insancıkları insan yapan tutunduğumuz o değerlerdir sanırım.
sevgi ve saygılar
Fikret Şahin
Nereden çıkardığımı söyleyeyim:
İki mısra altta iki çocuklu olduğu zaten söylenen kadının tıbbî bir hastalığı olduğunu söylemeye çalışmıyor muhtemelen rahmi yaralı derken. Eğer öyle yapıyorsa şiir kalitesinden çok kaybediyor. Bu vatandaş neyi niye yazdığını çok iyi biliyor. Şimdi makul geliyor mu benim öyle düşünme gerekçem?
Gelelim işin diğer yönüne...
Söylediğiniz şu hususun doğrudan teyididir:
Demek ki şiiri salt şiir kalitesi açısından ele alamayız.
Sonradan sildiğim bir yorumda şöyle yazmıştım:
İyi halt ettun
Başka ne oldun, diyemem, ama,
Dantelektüel olduğun kesundur!
Aferim!
Çok haklısın hocam.
Sanat silâhtan daha etkili ve tehlikelidir.
Silâhla bir iki bin kişiden fazlasını vurursanız bütün dünya 'soykırım' diye ayağa kalkar.
Ama sanatla adamın geleceğini bellersiniz, öldürmeye ne hacet, tam istediğiniz kılığa sokar kuçu kuçu gibi kullanırsınız bir kavmi, kimsenin sesi çıkmaz.
Hadi o zaman:
Silâhlı saldırıya uğrayınca mı daha fazla korkmalıyız,
Bilerek veya bilmeden 'beşinci kol' hizmetinde çalışanların eserleriyle karşılaştığımız zaman mı? Bizim için hangisi daha büyük bir tehdit?
Bugünkü sohbetlerden çok faydalandığımı da belirtmeliyim,
Eskiden beri nedense daha fazla severdim, şimdi kesinlikle biliyorum:
BEN ASYALIYIM
Çok şükür Trabzon 'suyun ötesi'nde değil.
Elhamdülillah...
sanat bu yüzden etkilidir zaten selçuk hoca..sanat tebliğ değil telkin aracıdır..sanat doğrudan değil hava oluşturarak söyler söyleyeceğini..etkisi, etkilediği karşı fikirler için de bu yüzden tehlikelidir..
meslek konusuna gelince...ben meslek diyorum..çünkü bir arkadaşımız konuyu terörist/asker noktasına getirdi...
şiirde böyle bir karşılaştırmaya dönük bir gönderme göremiyorum ben.Askerin kurumsal kimliğini hedef alan, hem de bu ucuz tavırla hedef alan bir ideolojik tavra dair bir emare yok şiirde..
Şiir ve etik konusu da ayrı bir konu...etik eşittir ilmihal dersek mesela olur mu...
Bir budist için, bir gay için var olan etik, müsesses ve majör etik anlayışlarının dışındadır örneğin bu ülkede..
tersine eskimolarda da haliyle müslümanlık minör bir dil olacaktır..
öte yandan şiiri anlamak başkadır..Hak vermek başkadır..Şiire anlatıcı olarak konulan kimlik için bir başka şiirde şu yapılabilir mesela...Bu şiirde aldatılan şahsın yerine koyarak bir başka şiir yazılabilir..
Turgut uyarın şimdi hatırıma geldi...akçaburgazlı yekta'nın mahkeme kararını aldığında söylediği mezmurdur..
isimli uzun başlıklı şiiri böyle bir muhakemeyi de içeriyor..
hasılı şiir soyuttan çıkarak somut gösterime girince başlıyor sıkıntı...oysa hayat bu şiirde anlatılanların da var olduğu olduğu bir yer...
'Yuxularımdan utanıram'
Yuxu görürem,
Aldanıram,
şeytanlaşıram.
Yuxuda gördüyüm qadınları
Heyatda görende utanıram.
Lenet şeytana deyirem,
Yaxşı ki, yuxu görürem
Yuxularımdan xebersizdirler,
Sevinirem.
Rza Rzayev
Bu şiir ile ilgili 70 tane yorum bulunmakta