Hilâl dersanede çalışmaya başlayalı bir kaç gün olmuştu.Ogün herzamanki gibi elinde notları,omzunda çantasıyla dersaneye doğru giderken saatin henüz erken olduğunu farketti.Hep aynı şey oluyordu,geç kalırım korkusuyla Çandarlıdan erken çıkıyor,her seferinde ders saatinden erken dershanede oluyordu.
Ogün ders saatinin gelmesini dersanenin çay ve bisküviden başka birşey olmayan kantininde beklemek istemiyordu.Kahvaltı yapmadan çıkmıştı,uzun yol karnını iyice acıktırmış,midesi gruldamaya başlamıştı.Hem biriki bişeyler atıştırmak hemde bir iki bardak çay içmek için pastane,kafe türü bir yer aranırken karşı caddede camekanı poaça,simit dolu bir mekan farketti.Karşı yola geçip mekana ilerlerken yaklaştığı yerin bir simimt evi olması hoşuna gitti.İzmirde simit çok sevilen bir kahvaltıydı.Gevrek diyordu izmirliler simide yanındada beyaz peynir oldumu bir bardak sıcak sahlep,yada çayla keyfine doyum olmuyordu kahvaltının.Dükkandan içeri girip boş masalardan birini seçmeye çalışırken onu farketti.Dükkanın sonuna doğru lavobaya yakın olan bir masada dersaneden öğrencisi Coşan oturuyordu,karşısında kendisinden yaşça birkaç yaş büyük gösteren biri daha vardı.Hilâl selam vermekle vermemek arasında gidip gelirken Coşan öğretmenini farketmiş kendine has konuşma stiliyle onu masaya çağırıyordu.
--He he heb bbbb
Hilâl onu daha fazla yormadan masaya yaklaştı.Başıyla Coşanı selamladıktan sonra diğer adama döndü
--Merhaba ben Coşanın öğretmeniyim,dersaneden
Genç adam hemen ayağa fırlayıp boş sandalyeyi açtı
--Buyrun hocam,bir çayımızı için.Ben Coşanın abisiyim.Kardeşim duyamadığı için onu sabahları ben getiriyorum,arabalar filan çarpmasın diye
Hilâl kendisine gösterilen nezakete karşılık verip sandalyeye oturdu.
--Adım Hilâl memnun oldum tanıştığımıza,artı kardeşinizi bukadar sahiplendiğiniz içinde tebrik ederim sizi.Bu zamanda bu şartlarda böyle insanlar pek kalmadı
--Sağolun hocam,Murat ben.Sizinle tanıştığıma sevindim.Kardeşim okumaya çok düşkün,illede üniversite okumak istiyor ama....
Genç adam susmuştu aniden,amanın sonrasını getiremiyordu.Kardeşi kendisini duymasada az çok abisinin mimiklerinden kendisi hakkında konuşulduğunu anlıyordu.Belki dudak okuyor,belki her dediğini harfiyen anlıyordu.Hilâl Muratın üzgün ve ümitsiz tavrını kırmaya çalışır bir sestonuyla
--Aması ne? Coşanın dilsiz olması,sağır olması okumasına engel değilki.Hem bu kadar istiyor madem mutlaka başarır.
--Öylede Hilâl hanım diyelim üniversiteyi kazandı,ben sürekli onunla dolaşamam,kaldıki okul bitene kadar dolaştım diyelim,bu haliyle hangi işe alırlar,yani sadece okuduğuyla kalcak.Hiç bir işe yaramayan bir diploma...
--Hilâl kızmıştı bu tavra simidinden bir parça ısırıp,peşine bir yudum çay içtikten sonra,dudağındaki susamları temizlediği halde konu dağılmasın diye acele eder bir ses tonuyla
--Olurmu canım öyle şey.Odiploma belki mesleki anlamda yada para kazanma açısından bir işe yaramayabilir.Ben sen gibi sağlam insanların bile diploması duvarda yıllarca süs eşyası gibi duruyor.Ama Coşanı hayata bağlar,mücadele gücünü artırır,başarmış olmanın verdiği gururla daha mutlu iç savaşlardan,komplekslerden,biraz daha sıyrılmış,öz güveni yüksek bir kişiliği olur.Zaten o özgüveni yakaladığı zaman,sen olmadanda karşıdan karşıya geçebilir,kendine yetebilir.
Murat hayran hayran dinliyordu.Bu genç öğretmen sanki yılların psikoloğu gibi konuşuyordu.Dudaklarından çıkan her kelimede kendine güven,hırs,ikna edici bir eda vardı.
Sohbetleri yeni çayları,çaylar yeni sohbetleri açmış yaklaşık bir saatten fazla konuşmuşlardı.Simit evinden çıkıp dersaneye doğru yürürken artık birbirlerine hocam,yada hanfendi,beyfendi değil,sen diye hitab ediyorlardı.Dersanenin önüne geldiklerinde Hilal Coşanı sırtından kapıya doğru sürerken son birkez Murata döndü
--Kahvaltı ve sohbetinize teşekkür ederim.Bir dahaki karşılaşmamızda çayları ben ödiyeceğim,yoksa oturmam masanıza.Şimdilik hoşçakalın,Coşanıda merak etmeyin ben onunla ilgilenirim
Murat dersanenin kapısından gewri gitmeyi hiç istemiyordu,bu genç öğretmen biraz fazla etkilemişti onu,ama gitmek zorundaydı.
---İyi dersler ve iyi günler dilerim,biz her sabah aynı yerde kahvaltı yaparız,vaktiniz oldukça gelebilirsiniz
Hilâl ve Coşan dersaneden giripte gözden kaybolduklarında dersaneden karşı sokağa doğru ağır ağır ağır yürüyordu Murat hemde çoook ağır.........
devam edecek.....
Serhat ÇalışkanKayıt Tarihi : 25.12.2006 18:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Serhat Çalışkan](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/12/25/patronsuz-kalan-kopekler-5.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!