Hilalin gerçekleri öğrenmesinin üzerinden bir hafta geçmiş fakat halâ Murattan haber alamamıştı.Arzu olaylardan onun kadar etkilenmemiş görünüyordu.Dışarı çıkıyor,alışveriş yapıyor,saçlarını yaptırıyor,günlük yaşantısına devam ediyordu.Arzudaki tek değişim neredeyse son bir haftadır hiç herhangi bir erkeğin ismini telaffuz etmemiş olmasıydı.Hilal bu durumu biraz şaşkınlıkla karşılıyordu,fakat Arzuya birşey sormamıştı.Belki biraz daha ağır yaşamya karar vermiştir diye düşünüyordu.Ama Arzu enson Salimle yaşadıklarını bile Hilale anlatmamıştı,buda onu meraklandırıyordu.Arzu biriyle birşeyler yaşayacak ve bunu kendisine anlatmayacak,bu görülmüş şey değilidi.Arzu neredeyse sevişmelerini bile harfiyen anlatır,hatta bazen suyunu çıkarırdı.Hilal çok kereler onu mahremiyetin bukadar ortalıkta olmaması konusunda uyarmak zorunda kalırdı.Fakat bu sefer merak eden kendisiydi,ve arkadaşı birşey anlatmıyordu.
Mart sonu yaklaşıyordu,fakat sanki bahar havası vardı İzmirde.O gün Arzu erken kalkımış,nasıl olmuşsa kahvaltı hazırlamış,Hilali uyandırmıştı.Hilal halâ bir iş bulamadığı için niye beni sabahın köründe kaldırdın der gibi bakıyordu Arzuya.Ama Arzunun derdi kahvaltı değildi anlaşılan.Masaya oturduklarında çayları doldururken uzun zamandır görülmemiş bir ciddiyetle konuşuyordu Arzu
---Hilal seninle bazı şeyleri konuşmamız lazım
--Konuşalım,ne konuşucaz
Arzu söze nasıl başlayacağını bilemiyordu,
--Sen ve ben yaklaşık altı yedi yıldır arkadaşız değilmi.hatta arkadaş demek hafif gelir kardeş gibiyiz
Hilal Arzunun lafı nereye getireceğini bilmiyordu ama meraklanıyordu
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta